Davalar & Makaleler

DAVA TÜRLERİ

27 Kasım 2025

Hukuk yargılamasında dava türleri, mahkemeden talep edilen koruma biçimine, tarafların ileri sürdüğü taleplerin niceliğine ve verilen hükmün doğurduğu sonuçlara göre farklılık göstermektedir. Bu noktada, dava türlerinin ilk ve en temel ayrımı, mahkemeden hangi tür hukuki korumanın talep edildiğine göre yapılan sınıflandırmadır.

1. MAHKEMEDEN İSTENEN HUKUKÎ KORUMAYA GÖRE DAVA TÜRLERİ

A. EDA DAVASI

HMK m.105’e göre eda davası, davacının dava açarken veya yargılama sürecinde davalının bir şeyi yapmaya, vermeye veya yapmamaya mahkûm edilmesini talep edebileceği dava türüdür. Bu yönüyle eda davası, doğrudan icra kabiliyeti taşıması bakımından diğer dava türlerinden ayrılmakta; çoğu zaman hem eda hem de tespit işlevi iç içe geçmektedir. Zira mahkeme, davalının belirli bir edimi yerine getirmesine hükmederken aynı zamanda davacının talebinin hukuken geçerli olduğunu da tespit etmektedir.

Eda davası kabul edildiğinde, mahkeme davacının talebini haklı bularak davalıyı edimi yerine getirmeye mahkûm eder. Bu karar hem kesin hüküm doğurur (HMK m.303) hem de icra kabiliyeti sayesinde davacının doğrudan icra yoluna başvurmasını sağlar.

Ret halinde ise, davacının ileri sürdüğü hakkın mevcut olmadığı tespit edilir. Her ne kadar eda hükmü doğurmasa da red kararı da kesin hüküm etkisi taşır. (HMK m.303)

Uygulamada mahkemelerde en çok görülen dava türünü eda davaları oluşturmaktadır.

B. TESPİT DAVASI

Tespit davası, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesini veya bir belgenin sahte olup olmadığının tespit edilmesini konu alır. HMK m.106’ya göre davacı, hukuki yararını göstermek şartıyla bu davayı açabilir. Bu dava türünde verilen hüküm icra kabiliyeti taşımamakta, yalnızca tarafların hukuki durumunu netleştirmektedir. Ayrıca tespit davalarında zamanaşımı uygulanmaz.

Tespit davaları, olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır. Olumlu tespit davasında davacı, belirli bir hakkın veya ilişkinin mevcut olduğunu ileri sürer ve bunun tespitini ister. Olumsuz tespit davasında ise davacı, kendisine yöneltilen bir borcun ya da hakkın bulunmadığını savunur. Menfi tespit davaları, bu türün en tipik örneğini oluşturmaktadır.

Bu davaların açılabilmesi için hukuki yararın bulunması zorunludur. Hukuki yarar, davacının mevcut bir tehlikeden korunma ihtiyacını veya belirsizliğin giderilmesi gereğini ifade eder. Bununla birlikte, HMK m.106/3 uyarınca maddi vakıalar tek başına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Eğer davacının korunmaya değer menfaati yoksa, dava şartı yokluğundan reddedilir.

Her ne kadar icra kabiliyeti taşımıyor olsa da, tespit davaları sonucunda verilen karar maddi anlamda kesin hüküm doğurur (HMK m.303) ve aynı konuda yeni bir dava açılmasını engeller. Ancak tespit davası sırasında eda davası açma imkânı doğmuşsa, artık tespit değil eda davası açılmalıdır. Çünkü eda davası, hem hukuki durumu ortaya koyar hem de icra edilebilir bir yükümlülük doğurmaktadır.

C. İNŞAİ DAVA

İnşai dava, taraflar arasındaki mevcut bir hukuki ilişkiyi değiştiren, sona erdiren veya yeni bir hukuki durum meydana getiren dava türüdür. (HMK m.108/1) Bu davalarda verilen hüküm, yalnızca tespit yapmak ya da bir edim yüklemekle sınırlı kalmaz; doğrudan tarafların hukuki statüsünü dönüştürür.

İnşai davaların temel özelliği, sonuçlarının mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte kendiliğinden doğmasıdır. Bu nedenle ayrıca icra işlemine ihtiyaç yoktur. Bu özellik, onları eda ve tespit davalarından ayırmaktadır. Bununla birlikte, inşai dava açılabilmesi çoğunlukla kanunda öngörülmüş hâllere bağlıdır; zira bazı hukuki sonuçlar yalnızca mahkeme kararıyla gerçekleşebilmektedir.

Geleceğe etkili inşai davalar, kararın kesinleştiği andan itibaren hukuki sonuç doğurur, geçmişe etkisi bulunmaz. Örneğin boşanma davası, ortaklığın giderilmesi davası ve adi ortaklığın feshi davası bu gruba dâhildir. Bu tür davalarda hükmün sonuçları, karar kesinleştikten sonra tarafların durumunu etkilemektedir.

Geçmişe etkili inşai davalar, kararın kesinleşmesiyle yalnızca geleceğe değil, geçmişteki hukuki duruma da etki etmektedir. Örneğin soybağının reddi davası, Ölüme bağlı tasarrufların iptali davası ve anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davası bu tür davalara örnek gösterilebilir. Belirtmek gerekir ki, HMK m.108/3’e göre inşai davalarda hüküm kural olarak geleceğe etkili olmakta, ancak kanunda aksi düzenlenmişse geçmişe de etki doğurmaktadır.

D. BELİRSİZ ALACAK DAVASI

Belirsiz alacak davası, 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenlenmiş olup, davacının dava açıldığı tarihte alacağın miktarını veya değerini tam ve kesin olarak belirleyemediği hâllerde başvurabileceği bir dava türüdür. Bu durumda davacı, hukuki ilişkiyi ve en azından asgari bir miktarı veya değeri göstererek dava açabilir.

Belirsiz alacak davası açılabilmesi için bazı koşullar gereklidir. Alacağın miktarının belirlenememesi davacının kusurundan değil; alacağın niteliğinden, eldeki verilerin yetersizliğinden ya da karşı tarafın elindeki bilgi ve belgelere ulaşılamamasından kaynaklanmalıdır. Ayrıca dava dilekçesinde hukuki ilişki açıkça gösterilmeli ve asgari bir miktar belirtilmelidir. Bu şartlar mevcutsa, davacı alacak netleştiğinde talebini iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın artırabilir.

Bunun yanında, karşı tarafın verdiği bilgi veya yapılan tahkikat sonucu alacağın kesin olarak belirlenebilir hâle gelmesi durumunda, hâkim davacıya iki haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde davacı talebini tam ve kesin olarak belirtmezse, dava dilekçesinde gösterilen miktar veya değer üzerinden görülerek karara bağlanır.

2. TALEP SONUCUNUN NİCELİĞİNE GÖRE DAVALAR

A. TERDİTLİ DAVA

Terdili dava (kademeli dava), davacının aynı davada birden fazla talebini aslilik-ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle ileri sürmesine imkân tanıyan bir dava türüdür. HMK m.111/1 uyarınca davacı, aynı davalıya karşı, birbiriyle hukuki veya ekonomik açıdan bağlantılı birden fazla talebini aynı dilekçede ileri sürebilir.

Terdili davanın kabul edilebilmesi için, asıl talep ile yardımcı talep arasında hukuki veya ekonomik bağ bulunmalıdır. Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır. (HMK m.166/4)

Mahkeme, öncelikle davacının asıl talebini incelemektedir. Eğer bu talep kabul edilirse, yardımcı talep hakkında karar verilmesine gerek bulunmamaktadır. Ancak asıl talep reddedildiğinde, mahkeme fer’î talebi değerlendirmek zorundadır. Nitekim HMK m.111/2’de de bu durum açıkça düzenlenmiş olup, "Mahkeme, asıl talebin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebi inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” denilmektedir.

Dolayısıyla fer’î talebin incelenebilmesi için ön koşul, asıl talebin esastan reddidir; aksi hâlde mahkeme yardımcı talep üzerinde bir değerlendirme yapamamaktadır.

B. SEÇİMLİK DAVA

Seçimlik davalar, seçimlik borçlara dayanan ve alacaklıya birden fazla edim arasından seçim yapma imkânı veren dava türleridir. TBK m.87’ye göre borçlu, kararlaştırılan edimlerden yalnızca birini ifa etmekle yükümlüdür. Ancak HMK m.112/1 uyarınca, Seçimlik borçlarda, seçim hakkı kendisine ait olan borçlu veya üçüncü kişinin bu hakkı kullanmaktan kaçınması hâlinde, alacaklı seçimlik dava açabilir.

Bu bağlamda, seçim hakkı alacaklıya tanındığında, alacaklı öncelikle hangi edimi istediğini belirlemek zorundadır. Yani dava açılmadan önce alacaklının, seçim hakkını kullanarak borçludan belirli bir edimi talep etmesi gerekir. Ancak borçlu, bu talebe rağmen edimini ifa etmezse, alacaklı artık seçimlik dava açma hakkına sahip olur.

Seçimlik davada mahkeme, talebin hukuka uygun olduğu sonucuna varırsa, seçimlik mahkûmiyet hükmü verir. (HMK m.112/2)

Seçimlik mahkûmiyet hükmünü cebrî icraya koyan alacaklı, takibinin konusunu, mahkûmiyet hükmünde yer alan edimlerden birine hasretmek zorundadır. Ancak, bu durum, borçlunun, diğer edimi ifa etmek suretiyle borcundan kurtulma hakkını ortadan kaldırmamaktadır. (HMK m.112/3)

C. DAVALARIN YIĞILMASI

Davaların yığılması, yani objektif dava birleşmesi, HMK m.110’da düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre davacı, aynı dava dilekçesiyle davalıya karşı birden fazla talebini birlikte ileri sürebilir.

Bu doğrultuda, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.

Uygulamada terditli dava ile davaların yığılması çoğu zaman birbirine benzetilse de aralarında önemli bir fark bulunmaktadır. Terditli davada, davacının talepleri arasında bir öncelik sırası vardır; asıl talep reddedilirse ancak o durumda yardımcı (fer’î) talep incelenir. Buna karşılık davaların yığılmasında ise tüm talepler aynı derecede ve asli niteliktedir, mahkeme her birini bağımsız şekilde değerlendirir.

D. KISMİ DAVA

Kısmi dava, davacının aynı hukuki ilişkiden doğan alacağının tamamını değil, yalnızca bir kısmını talep ettiği dava türüdür. HMK m.109/1’e göre, alacak bölünebilir nitelikteyse davacı alacağın bir kısmını dava konusu yapabilir; kalan kısmı ise sonradan ek dava veya ıslah yoluyla ileri sürülebilir.

Kanunun 109/3. maddesine göre, dava açılırken alacağın geri kalan kısmından açıkça feragat edilmediği sürece kısmi dava açılması, bu kısımdan vazgeçildiği anlamına gelmez.

Davacının kısmi mi yoksa tam dava mı açtığı, dava dilekçesindeki talep sonucu bölümünden anlaşılır. Davacının "fazlaya ilişkin haklarımı saklı tutuyorum” veya "alacağımın şimdilik şu kadarını dava ediyorum” gibi ifadeler kullanması gerekir. Böyle bir açıklama bulunmazsa dava, tam dava olarak kabul edilir.

E. TOPLULUK DAVASI

Dernekler ve diğer tüzel kişiler, statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabilir. (HMK m.113/1)

Yararlanılan Kaynaklar:

AYDEMİR, Efrail/MEMİŞ, Yusuf/RUHİ, Ahmet Cemal/GÜLEÇ UÇAKHAN Sema: Hukuk Davaları, C.1, 1.Bası, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2016.

KURU, Baki: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Kitabevi, Ankara, 2017.

PEKCANITEZ, Hakan/ ATALAY, Oğuz/ÖZEKES, Muhammet: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Yayınevi, 12. Bası, Ankara, 2011.

Bu sitede paylaşılan çalışmalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup, Türkiye Barolar Birliği'nin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.

Popüler

Öne Çıkan

Yeni

Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması Sürecinde Toplu Görüşmelere Kadar Yaşanan Yasal Prosedür
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Mayıs 2019
YLSY Öğrenim Programı Kapsamında Yurtdışında Lisansüstü Öğrenim Gören Öğrencilerin Karşılaştığı Hukuki Sorunlar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
03 Mayıs 2019
İş Makinelerinin Mülkiyetinin Tespiti ve Tescili
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Mayıs 2019
Doktorların Kamu Hastanelerinde ve/veya Özel Hastanelerde Çalışma Halleri
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
09 Mayıs 2019
Kamulaştırma Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
11 Mayıs 2019
Trafik Kazaları Sonrasında Karşılaşılan Hukuki Süreç ve Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Mayıs 2019
Aldatan Eşin Sevgilisinin, Aldatılan Eşe Manevi Tazminat Ödemesi Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Mayıs 2019
Karşılıksız Çek Şikayetinde Başvuru Hakkı ve Şirket Yetkilisinin Belirtilmesi
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Mayıs 2019
Konkordato Halinde İşçi Alacaklarının Durumu
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
21 Mayıs 2019
Konkordato Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
24 Mayıs 2019
Tahkim Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
26 Mayıs 2019
Kişiler Hukukuna İlişkin Davalar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
29 Mayıs 2019
Kredi Kullanımında Hayat Sigortasının Yapılması Durumu, Vefat Eden Kişinin Kredi Borcuna İlişkin Mirasçıların Karşılaştığı Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Haziran 2019
Lex Mercatoria And Arbitration
Av. Fatmira MULAJ
03 Haziran 2019
Maçlarda Görev Alan Polis Memurlarının Harcırah Alacağı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Haziran 2019
Medeni Hukukun Tanımı ve Kapsamı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
08 Haziran 2019
Milletlerarası Tahkimde Ayrılabilirlik İlkesi
Av. Fatmira MULAJ
11 Haziran 2019
Miras Hukukunda Ortaklığın Giderilmesi Davası (Paylaşma Davası)
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Haziran 2019
Miras Hukukuna İlişkin Dava ve Talepler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Haziran 2019
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Haziran 2019