MİRAS HUKUKUNDA ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (PAYLAŞMA DAVASI)

14 Haziran 2019
TMK.m.599 hükmü uyarınca miras ölümle açılmakta olup, ölenin bütün hak ve borçları bir bütün halinde ölüm anında kendiliğinden mirasçılara geçmektedir. Ölüm olayı ile mirasın geçmesi arasında eş zamanlılık söz konusu olup, mirasçıların kabulüne ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu çerçevede, mirasçıların birden fazla olması halinde mirasçılar arasında kanundan doğan bir miras ortaklığı meydana gelmektedir. Miras ortaklığı sırasında mirasçıların TMK.m.701 hükmü gereğince elbirliği halinde mülkiyet hakları vardır ve bu nedenle de mülkiyet hakları elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Mülkiyet dışındaki haklar bakımından ise TMK.m.701-703 hükümleri çerçevesinde elbirliğiyle hak sahipliği bulunmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 703’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre ise, elbirliği mülkiyetinin malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesiyle sona ereceği edilmiştir. Bu çerçevede elbirliği mülkiyeti, malın ortaklığa tabi olmaktan çıkması ile örneğin malın bütün ortakların oybirliğiyle başkasına devri halinde ya da ortakların tümünün rızası ile paylı mülkiyete çevrilmesi ile sona erebilecektir. Çalışma konumuz açısından önem arz eden husus, elbirliği ortaklığı halinde mülkiyetin “topluluğun dağılmasıyla”, başka bir ifadeyle “ortaklığın sona ermesiyle” ortadan kalkmasıdır.
Elbirliği ortaklığının nasıl sona ereceği miras ortaklığında TMK.m.642 hükmünde düzenlenmiştir. Birlikte (elbirliği veya paylı) mülkiyetin sona erdirilmesi için açılan davaya, “izale-i şüyu (ortaklığın, paydaşlığın giderilmesi) davası” denilmektedir. Doktrinde ortak (elbirliği veya paylı) mülkiyetin sona erdirilmesi için açılan "izale-i şuyu (ortaklığın giderilmesi) davası" ile ortak malın nasıl bölüştürüleceğine yönelik olan “taksim (paylaşma) davası” ile ayrım yapılsa da, uygulamada genellikle böyle bir ayrım yapılmadan ortaklığın giderilmesi davası denilmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun “Paylaşmayı isteme hakkı” başlıklı 642’nci maddesi hükmünde, mirasçılardan her birinin sözleşme veya kanundan kaynaklı olarak yükümlülükleri söz konusu olmadıkça, her zaman mirasın paylaşımı isteyebilecekleri belirtilmiştir. Paylaşmayı isteme hakkı miras ortaklığını sona erdirmek için mirasçılara tanınmış yenilik doğuran bir haktır. Mirasın paylaşımı hususunda tüm mirasçıların elden paylaşma veya bir paylaşma sözleşmesi ile anlaşmaları mümkün olmazsa, her mirasçı paylaşmanın mahkeme eliyle yapılması için ortaklığın giderilmesi(paylaşma davası) açabileceklerdir. Böylece bu uyuşmazlığın çözümü için maliyetli ve uzun bir sürecin içerisine girilecektir.
Bu davayı açma hakkı mirasın açılmasıyla birlikte kurulan miras ortaklığından doğan, mirasçıların birbirine karşı terekeyi paylaşma borçlarını ifa etmekten kaçınmalarına dayanan bir tür eda davası niteliğinde olduğu kabul edilmekteydi. Ancak Türk Medeni Kanunu’nda mirasçıların paylaşmaya yönelik bazı yükümlülüklerinden bahsedilse (TMK.m.649) de, terekeyi paylaşma yükümlülüğü düzenlenmemiştir. Bu çerçevede bugün kabul edilen görüş, paylaşma davasının bir yenilik doğuran dava olduğudur. Bu dava ile, mirasçıların tereke üzerindeki elbirliğiyle mülkiyet ilişkisi sona ererek her bir mirasçının her bir tereke unsuru üzerinde belirli hakları doğacaktır.
Miras ortaklığında yer alan mirasçılar sözleşme veya kanunen ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebileceklerdir. (m.642/I) Bu davanın açılmasında zamanaşımı veya hak düşürücü süreler bulunmamaktadır. Ortaklığın giderilmesi davasını kural olarak mirasçılardan her biri tek başına açabileceklerdir. Davalı tarafı ise, davayı açan mirasçı veya mirasçılar dışında kalan miras ortaklığına dahil mirasçılar oluşturacaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 6’ncı ve 11’nci maddeleri kapsamında dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın sulh hukuku mahkemeleri görevli olup, ölen kimsenin son yerleşim yeri sulh mahkemesi kesin yetkilidir.