TANIK DELİLİ
23 Kasım 2025
1. GENEL OLARAK
Tanıklık, davanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin, uyuşmazlığa konu vakıaya ilişkin olarak doğrudan edindikleri bilgileri mahkemeye aktarmalarıdır. Bu nedenle tanık, olayın tarafı değil; olayın gerçekleşmesine dışarıdan şahit olan kişidir. (HMK m.240)
Tanık anlatımları, senet gibi "kesin delil" niteliğinde değildir. Hâkim, tanıkların beyanlarını değerlendirirken serbestçe takdir eder ve bu ifadelerin davanın sonucuna ne ölçüde etki edeceğini kendi kanaatine göre belirler. Bununla birlikte, senetle ispat zorunluluğu olan durumlarda tanık beyanları tek başına yeterli kabul edilmemektedir.
HMK m.200/1’e göre, bir hakkın doğması, sona ermesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar edilmesi veya sona erdirilmesi gibi hukuki işlemler kural olarak senetle ispatlanmalıdır. 2025 yılı itibarıyla senetle ispat zorunluluğu için öngörülen parasal sınır 33.000 TL’dir. Bu miktarı aşan hukuki işlemler ancak senetle ispatlanabilir; bu sınırın altındaki işlemler ise tanık beyanlarıyla ispatlanabilir.
Ayrıca, HMK m.200/2 hükmü uyarınca, normal şartlarda senetle ispat edilmesi gereken bir durum söz konusu olsa dahi, karşı tarafın açıkça rıza göstermesi halinde tanık dinlenmesine izin verilebilir.
Bunun yanında, hukuki fiiller bakımından herhangi bir parasal sınırlama söz konusu değildir. Örneğin haksız fiilden kaynaklanan zararlar veya sebepsiz zenginleşme gibi olgular, değeri ne kadar olursa olsun tanık beyanıyla ortaya konabilir. Çünkü senetle ispat kuralı yalnızca hukuki işlemler için öngörülmüş, hukuki fiiller bu zorunluluğun dışında bırakılmıştır.
2. TANIK OLABİLECEK KİŞİLER
Tanıklık, taraf sıfatı bulunmayan ve uyuşmazlığa dair doğrudan bilgi edinen kişilerin mahkemede dinlenmesidir. Bu nedenle taraflar ve onların yasal temsilcileri tanık olamaz (HMK m.240/1). Tüzel kişiler bakımından da organ üyeleri ve temsilciler tanıklık yapamaz. Bunun dışında kalan üçüncü kişiler tanık olabilir.
Bunun yanında, taraf avukatlarının da tanıklık yapması mümkündür. Ancak bu durumda avukat, vekil sıfatıyla değil, doğrudan bilgi sahibi bir üçüncü kişi olarak dinlenir.
Kamu görevlileri bakımından ise farklı bir düzenleme söz konusudur. Görevlerinden ayrılmış olsalar bile, meslekleri gereği sır saklama yükümlülüğü altında bulundukları konularda, bağlı oldukları makamın yazılı izni olmadan tanıklık yapamazlar. Milletvekilleri için bu izin TBMM tarafından, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar için Cumhurbaşkanı tarafından, diğer kamu görevlileri için ise ilgili bakan veya kurum amiri tarafından verilir. Kanun gereği, kamu yararına aykırı bir durum bulunmadıkça izin verilmesinden kaçınılamaz. Mahkemenin talebi üzerine alınan yazılı izin sonrasında kamu görevlisi tanık olarak davet edilir ve dinlenir. (HMK m. 242)
3. TANIK GÖSTERİLMESİ
Tanık deliline başvurmak isteyen taraf, bunu usulüne uygun biçimde mahkemeye bildirmekle yükümlüdür. Bu doğrultuda tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez. (HMK m.240/2)
Ancak, tanığın ölümü, tanıklık yapamayacak hale gelmesi veya listede yer alan tanığın dinlenmesinin imkânsızlaşması gibi istisnai durumlarda ikinci listeye izin verilmektedir.
Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için, işin niteliğine uygun kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır. (HMK m.240/3)
Tanık listesi verilmemiş olsa bile, taraf tanıklarını duruşmaya bizzat getirirse mahkeme bu kişileri dinleyebilir. (HMK m.243/1)
Ayrıca tanığın davada menfaat ilişkisi bulunması veya beyanlarının doğruluğunu kuşkulu hale getiren sebeplerin varlığı halinde, taraflardan biri buna itiraz edebilir. (HMK m.255/1)
4. TANIKLARIN MAHKEMEYE DAVET EDİLMESİ
Tanıkların mahkemeye çağrılması kural olarak davetiye ile yapılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir. (HMK m.243/1)
Davetiyenin duruşma gününden en az bir hafta önce tebliğ edilmiş olması gerekir. Acele hâllerde tanığın daha önce gelmesine karar verilebilir. (HMK m.243/2)
Tanığı davet, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, davete rağmen gelmemeye bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz. (HMK m.243/3)
Tanıklara gönderilen davetiyede, kimlik ve adres bilgileri, hangi olay hakkında tanıklık yapacağı, duruşmanın günü ve saati, gelmemenin ya da tanıklıktan veya yeminden kaçınmanın sonuçları ile tanığa ödenecek ücret belirtilir. (HMK m.244/1)
Hâkim gerekli gördüğünde, tanığın mahkemede sözlü dinlenmesi yerine, soruların yazılı olarak yöneltilmesine ve cevapların yazılı şekilde alınmasına karar verebilir. Ancak verilen yazılı yanıtların yetersiz bulunması halinde, hâkim tanığın duruşmada dinlenmesini isteyebilir. (HMK m.246/1)
5. TANIKLIK YAPMA ZORUNLULUĞU
Tanıklığa davet edilen herkes, kanunda öngörülen istisnalar dışında mahkemeye gelmek zorundadır. Usulüne uygun şekilde çağrıldığı halde haklı bir mazeret göstermeksizin duruşmaya katılmayan tanık hakkında zorla getirme kararı verilir.
Ayrıca bu kişinin gelmemesi nedeniyle oluşan giderlerden sorumlu tutulmasına ve beş yüz liraya kadar disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına hükmedilir. Bununla birlikte, zorla getirilen tanık daha sonra gelmeme sebebinin haklı olduğunu ortaya koyarsa, hakkında verilen gider ve ceza kararları kaldırılır. (HMK m. 245/1)
6. TANIKLIKTAN ÇEKİNME HALLERİ VE İSTİSNALAR
Tanıklık herkes için bir yükümlülük olmakla birlikte, kanun bazı hallerde kişilere tanıklıktan çekinme imkânı tanımıştır. Bu düzenleme, aile bağlarının korunması, sır saklama yükümlülüğünün güvence altına alınması ve kişilerin temel haklarının zedelenmemesi amacıyla getirilmiştir.
A. Kişisel Nedenlerle Tanıklıktan Çekinme (HMK m.248):
Aşağıdaki kişiler, yakınlık veya hısımlık ilişkisi sebebiyle tanıklık yapmaya zorlanamaz:
- a. İki taraftan birinin nişanlısı.
- b. Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi.
- c. Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu.
- ç. Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar.
- d. Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları.
- e. Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk.
B. Sır Nedeniyle Tanıklıktan Çekinme (HMK m.249):
Meslekleri gereği sır saklama yükümlülüğü bulunan kişiler, bu çerçevede edindikleri bilgileri açıklamaya zorlanamaz ve bu konularda tanıklık yapmaktan çekinebilirler. Avukat, stajyer, hekim, eczacı, diş hekimi, ebe, hemşire, mali müşavir, noter gibi meslek grupları bu kapsamdadır.
Bu kişiler, yalnızca sır sahibinin açık rızasının bulunması halinde tanıklık yapma yükümlülüğü altına girerler. Ancak avukatlar açısından istisna söz konusudur; sır sahibinin rızası olsa dahi avukatlar tanıklığa zorlanamamaktadır.
C. Menfaat İhlali Veya Zarar Tehlikesi Nedeniyle Tanıklıktan Çekinme (HMK m.250):
Bazı durumlarda tanıklık, kişinin veya yakınlarının menfaatlerini doğrudan zedeleyebilir. Bu hallerde tanık, çekinme hakkını kullanabilir. Bu durumlar şu şekildedir:
- a. Tanığın beyanı kendisine veya 248 inci maddede yazılı kimselerden birine doğrudan doğruya maddi bir zarar verecekse.
- b. Tanığın beyanı kendisinin veya 248 inci maddede yazılı kimselerden birinin şeref veya itibarını ihlal edecek ya da ceza soruşturmasına veya kovuşturmasına sebep olacaksa.
- c. Tanığın beyanı, meslek veya sanatına ait olan sırların ortaya çıkmasına sebebiyet
Verecekse.
Her ne kadar kanun koyucu bazı kişilere tanıklıktan çekinme imkânı tanımış olsa da, bazı durumlarda bu kişiler için dahi tanıklık yapmaktan kaçınma hakkı kabul edilmemiştir. Bu istisnai haller şu şekilde ortaya çıkmaktadır: (HMK m. 251)
- Bir hukuki işlemin yapılması sırasında tanık olarak bulundurulmuş olan kimse o işlemin esası ve içeriği hakkında,
- Aile bireylerinin doğum, ölüm veya evlenmelerinden kaynaklanan olaylar hakkında,
- Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin vakıalar hakkında,
- Taraflardan birinin hukuki selefi veya temsilcisi olarak kendisinin yaptığı işler
Hakkında, tanıklıktan çekinilemez.
7. ÇEKİNME SEBEPLERİNİN BİLDİRİLMESİ VE İNCELENMESİ
Tanıklıktan çekinmek isteyen kişi, gerekçesini ve bunu destekleyen delilleri ya mahkemeye önceden yazılı olarak sunmalı ya da duruşmada sözlü olarak açıklamalıdır. Çekinme sebeplerini önceden bildiren tanık, ayrıca duruşmaya gelmek zorunda değildir. Mahkeme ise tarafları dinledikten sonra çekinmenin haklı olup olmadığına karar verir. (HMK m.252)
Eğer tanık geçerli bir sebep göstermeksizin tanıklıktan kaçınır, yemin etmez veya bildirdiği gerekçe mahkemece kabul edilmediği halde tanıklık yapmaktan vazgeçerse, kendisine 500 TL ile 5.000 TL arasında disiplin para cezası verilir ve yargılama ertelenir. Ayrıca, tanık sorulara cevap vermemekte veya yemin etmekte ısrar ederse, iki haftayı geçmemek üzere disiplin hapsiyle cezalandırılır.(HMK m.253)
8. TANIĞIN DİNLENİLMESİ USULÜ
Tanıkların dinlenmesi kural olarak davaya bakan mahkeme huzurunda yapılır. Ancak hakimin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görmesi halinde, tanığın olayın gerçekleştiği yerde veya şeyin bulunduğu yerde dinlenmesine de karar verilebilir. Bunun yanında, hasta ya da engelli olması sebebiyle mahkemeye gelemeyen tanık bulunduğu yerde dinlenir. Mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan tanıkların dinlenmesi ise istinabe yoluyla yapılabilir. Bu durumda tanığın hangi yer ve tarihte dinleneceği taraflara tebliğ edilir ve hâkim, tanığın hangi konularda beyanda bulunacağını önceden belirler (HMK m.259)
Tanık dinlenmeden önce hakkında beyanda bulunacağı olay kendisine açıklanır ve gördüklerini ya da bildiklerini anlatması istenir. (HMK m.260/1) Dinleme sırasında tanığa önce kimliği, doğum tarihi, mesleği ve adresi sorulur; ayrıca taraflarla arasında akrabalık veya başka bir yakınlığın bulunup bulunmadığı ile beyanının güvenilirliğini etkileyecek herhangi bir husus olup olmadığı araştırılır. (HMK m.254)
Tanığa dinleme öncesinde birtakım hatırlatmalar yapılması da zorunludur. Buna göre tanığa, gerçeği söylemesinin önemi, aksi halde yalan tanıklık sebebiyle cezai sorumluluk doğacağı, doğruyu söyleyeceği konusunda yemin edeceği ve mahkeme başkanının açık izni olmadan duruşma salonunu terk edemeyeceği bildirilir. Ayrıca tanığın gerek görülmesi halinde diğer tanıklarla yüzleştirilebileceği de kendisine anlatılır. (HMK m.261/1)
Bununla birlikte, on beş yaşını doldurmamış olanlar ile yeminin anlamını ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücüne sahip olmayanlar yeminsiz olarak dinlenir (HMK m.257/1)
Tanık, bildiğini sözlü olarak açıklar ve sözü kesilmeden dinlenir. Dinlenilme sırasında, tanık, yazılı notlar kullanamaz. Şu kadar ki, tanık tarihleri ve rakamları tespit etmek veya bazı hususları açıklamak ya da hatırlayabilmek için yazılarına bakmak zorunda olduğunu hâkime söylerse, hâkim derhâl yazılarına bakmasına veya belirleyeceği duruşmada yeniden dinlenmesine karar verebilir. ( HMK m. 261/2)
Tanığın sözleri tutanağa yazılarak önünde okunur ve tutanağın altı kendisine imza ettirilir. ( HMK m. 261/5)
9. YALAN YERE VEYA MENFAAT TEMİN EDEREK TANIKLIK EDİLMESİ VE SONUÇLARI
Hâkim, tanığın tanıklığı esnasında yalan söylediği veya menfaat temin ederek tanıklık ettiği hakkında yeterli delil veya emare elde ederse bir tutanak düzenler ve bu tutanağı derhâl Cumhuriyet başsavcılığına gönderir. (HMK m.264/1)
Hâkim, tanığın ve suçta ortakları varsa onların tutuklanmasına da karar verebilir ve kovuşturma yapılmak üzere Cumhuriyet başsavcılığına sevk eder. (HMK m.264/2)
10. KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 01.04.2019 T. 2018/1516 E. 2019/3723 K. sayılı kararı:
"… HMK m. 259/3. maddesine göre tanıkların "Hasta veya özürlü olmasından dolayı gelememesi halinde bulunduğu yerde" dinlenilebileceğini belirtmekle birlikte Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre ancak dinlenilmesi imkansız hale gelmiş tanık yerine, sunulan tanık listesinde, dinlenilmesi imkansız hale gelen tanık ile aynı konuda tanıklık yapacak başka bir tanık ismi belirtilmemiş ise yeni bir tanık ismi belirlenebilecektir. O halde mahkemece yapılması gereken iş, tanık listesinde bulunan tanığın, dinlenilmesinin imkansız hale gelip gelmediğinin araştırılması sonucuna göre, gerekirse bulunduğu yerde dinlenilmesine karar verilmesi gerekirken, tanık listesinde ismi olmayan tanığın dinlenilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir."
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 24.11.2015 T. 2015/23251 E. 2015/33400 K. sayılı kararı:
"…Somut uyuşmazlıkta hamile olan davacı ayrılma iradesi olmadığını, baskı ile ayrılma dilekçesi imzaladığını iddia etmekte ve iki tanık bildirmektedir. Hamilelik sağlık sebebi değildir. Kıdem tazminatı davacıya ödenmiştir. Bu bir çelişkidir. Davacı tanıklardan birinin tanıklık yapmayacağını bildirmiş, ancak vazgeçmemiştir. Bildirilen tanık çağrılmak zorundadır. Tanıklıktan çekinme ancak mahkemeye geldikten sonra mazereti olursa geldikten sonra mümkündür. O halde mahkemece davacının bildirdiği tanık çağrılmalı, mahkemeye geldiğinde çekindiği takdirde çekinme sebebi sorulmalı ve sebebi kabul edilirse dinlenmemeli, aksi halde ise beyanına başvurulmalıdır. Eksik inceleme ile çelişki de giderilmeden karar verilmesi hatalıdır."
Yararlanılan Kaynaklar:
AYDEMİR, Efrail/MEMİŞ, Yusuf/RUHİ, Ahmet Cemal/GÜLEÇ UÇAKHAN Sema: Hukuk Davaları, C.1, 1.Bası, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2016.
KURU, Baki: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Kitabevi, Ankara, 2017.
PEKCANITEZ, Hakan/ ATALAY, Oğuz/ÖZEKES, Muhammet: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Yayınevi, 12. Bası, Ankara, 2011.