Davalar & Makaleler

MEHİR SENEDİ

19 Kasım 2025

1. MEHİR SENEDİ NEDİR?

İslam hukukunda mehir, kocanın evlilik akdiyle birlikte, evlilik devam ederken ya da evliliğin sona ermesi halinde kadına vermekle yükümlü olduğu para, malvarlığı unsuru veya ekonomik değeri bulunan bir karşılıktır.

İslam hukukunda mehir, hem vadesine hem de miktarının önceden belirlenip belirlenmediğine göre tasnif edilmiştir. Ödeme zamanına göre yapılan ayrımda iki tür mehir vardır:

  • Mehr-i muaccel, evlilik akdi sırasında yahut nişan esnasında peşinen verilen mehirdir.
  • Mehr-i müeccel ise, bedelin bir kısmının veya tamamının ileri bir tarihe ertelendiği mehir türüdür. Uygulamada, mehr-i müeccelin çoğunlukla evliliğin ölüm ya da boşanma ile son bulması halinde kadına ödendiği görülmektedir.

Eğer ödeme için belirli bir vade kararlaştırılmamışsa, mehir boşanma ya da ölümle birlikte muaccel hale gelmektedir.

2. TÜRK HUKUKUNDA MEHİR SENEDİ GEÇERLİ MİDİR?

Mehir alacağı, günümüz hukuk sisteminde doğrudan düzenlenmiş bir kurum değildir; daha çok İslam Hukuku bağlamında değerlendirilen bir konudur. Bu sebeple, Türk Borçlar Kanunu’nda mehire ilişkin açık bir hükme yer verilmemiştir. Bununla birlikte, uygulamada karşılaşılan örnekler ve toplumda geleneksel olarak varlığını sürdürmesi, mehri hukukumuz açısından göz ardı edilemez hale getirmiştir.

Türk hukukunda mehire ilişkin doğrudan bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay Büyük Genel Kurulu, 02.12.1959 tarih ve 1959/14 E., 1959/30 K. sayılı kararında şu değerlendirmeye yer vermiştir:

"Kanunu Medeni evlenme akti sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini veyahut vermeyi taahhüt edip bir müddet tecil etmesini meneylememiştir. Bu itibarla da ahkamı sabıkata zimmete terettüp eden mihirin, Kanunu Medeni ile kati şekilde menedilmiş bir münasebet olarak kabulü düşünülemez."

Aynı kararda ayrıca, mehir senedinin hukukî niteliği "bağışlama vaadi" kapsamında değerlendirilmiş ve bu yönüyle bağlayıcı bir taahhüt olarak kabul edilmiştir.

3. MEHİR SENEDİNİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI

Yargıtay’ın 02.12.1959 tarihli, 1959/14 E. ve 1959/30 K. sayılı kararında, mehirin hukukî niteliği "bağışlama vaadi" olarak kabul edilmiştir. Bu çerçevede, mehir senedinin geçerli sayılabilmesi Türk Borçlar Kanunu m. 288 uyarınca bazı koşullara bağlıdır:

  • Tarafların sözleşme yapma ehliyetine sahip olmaları gerekir.
  • Düzenlenen sözleşme, kamu düzenine ve ahlaka aykırı olmamalıdır.
  • Sözleşmenin konusu açıkça belirlenmiş ya da belirlenebilir nitelikte olmalıdır.
  • Sözleşme yazılı şekilde yapılmalıdır. Eğer konu taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki bir aynî hakkın bağışlanması ise, bu durumda geçerlilik yalnızca resmî şekilde yapılmış bir işlemle mümkündür.

4. MEHİR ALACAĞI DAVASI NE ZAMAN AÇILIR?

Mehr-i muaccel, evlilik akdi sırasında veya nişan esnasında peşin olarak verilen mehir türüdür ve bu nedenle söz konusu alacak, yapıldığı anda derhal muaccel hale gelir. Dolayısıyla, kocanın bu borcu ifa etmemesi halinde kadın, beklemeksizin dava açma hakkına sahiptir.

Mehr-i müeccel ise, mehir bedelinin tamamının veya bir bölümünün ileri bir tarihe bırakıldığı mehir çeşididir. Genellikle evliliğin boşanma veya ölüm sebebiyle sona ermesi durumunda ödenmesi gerekir. Bu nedenle, bu nitelikteki mehir alacağına ilişkin davalar, evliliğin sona ermesinden itibaren açılabilir. Boşanma halinde, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte kadın dava hakkını kullanabilir. Kocanın ölümü durumunda ise, mehir borcu terekenin borçları arasında değerlendirilir ve kadın bu alacağını kocanın mirasçılarına karşı da talep edebilir.

5. MEHİR ALACAĞI DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Mehir alacağı, boşanmanın fer’î sonuçları arasında değerlendirilemeyeceğinden, bu talebin bağımsız bir dava konusu yapılması gerekir. Bu doğrultuda, Mehir alacağı davalarında görevli mahkeme aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklara bakmakla yükümlü olan aile mahkemeleridir. Ancak, aile mahkemesinin bulunmadığı yargı çevrelerinde söz konusu davalar, asliye hukuk mahkemeleri tarafından aile mahkemesi sıfatıyla görülmektedir.

Yetki bakımından ise, mehir alacağı davası, eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.

6. MEHİR ALACAĞI DAVALARINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ

Yukarıda belirtildiği üzere, Yargıtay içtihatlarında mehir alacaklarının hukuki niteliği "bağışlama vaadi" olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle, bu tür alacaklarda uygulanacak zamanaşımı süresi de bağışlama vaadine ilişkin hükümler çerçevesinde belirlenmelidir. Nitekim Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca, kanunda aksi öngörülmediği sürece tüm alacaklar on yıllık zamanaşımına tabidir.

Mehir alacağı bakımından zamanaşımı, alacağın muaccel hale gelme zamanına göre farklılık gösterir. Mehr-i muaccel niteliğindeki alacak, evlenme sırasında doğrudan muaccel olduğundan, bu andan itibaren zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Mehr-i müeccel ise, kocanın ölümü halinde ölüm tarihiyle, boşanma halinde ise boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte muaccel hale gelir ve bu tarihlerden itibaren zamanaşımı süresi işlemeye başlar.

7. MEHİR ALACAĞI DAVASINDA İSPAT YÜKÜ VE TANIK DELİLİ

Hukukumuzda ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, ileri sürdüğü vakıadan lehine bir hak çıkarmak isteyen tarafa aittir. (HMK m.190/1) Bu bağlamda, mehir alacağını iddia eden kadının, söz konusu alacağını ortaya koyabilmesi için mehir senedi veya tanık beyanları gibi delillere dayanması gerekir. Özellikle mehir alacağını ileri süren tarafın, iddiasını mehir senedi ile desteklemesi önem arz etmektedir.

Eğer mehir, taşınmaz ya da taşınmaz üzerinde ayni bir hakka ilişkinse, geçerliliği yalnızca resmi şekilde düzenlenmiş bir senetle sağlanabilir. Resmi şekle uygun olarak yapılmayan mehir senetleri hukuken geçersizdir. Buna karşılık, mehir konusu taşınır mal veya para olduğunda, adi yazılı bir mehir senedinin varlığı alacağın ispatı için yeterlidir.

Mehir senedinin mevcut olmadığı durumlarda, böyle bir alacağın varlığı tanık beyanlarıyla da ortaya konulabilir. Tanıkların ifadeleri aracılığıyla taraflar arasında mehir konusunda bir anlaşma yapıldığı ve bunun miktarı belirlenebilir. Bununla birlikte, tanık anlatımlarının yalnızca takdiri delil niteliğinde olduğunu vurgulamak gerekir. Bu sebeple, tek başına tanık beyanları her zaman kesin bir ispat aracı olarak yeterli görülmeyebilir.

8. MEHİR ALACAĞINDAN DÖNÜLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Mehir alacağının bağışlama vaadi hükümlerine tabi olduğu hususuna daha önce değinilmişti. Bu çerçevede, Türk Borçlar Kanunu’nun 295 ve 296. maddeleri mehir bakımından uygulama alanı bulmaktadır. Burada, mehirin yerine getirilip getirilmediği geri alma açısından belirleyici bir unsurdur. Eğer mehir ifa edilmişse, "bağışlamanın geri alınmasına" ilişkin hükümler uygulanır; buna karşılık mehir henüz yerine getirilmemişse, durum "bağışlama sözü vermenin geri alınması" hükümleri kapsamında değerlendirilir.

İlgili maddeye göre bağışlayan, belirli şartların gerçekleşmesi halinde, ya gerçekleştirilmiş olan bağışı ya da üstlenilen bağışlama taahhüdünü geri alabilir; ayrıca, bağışlanan kişinin talep anındaki zenginleşmesi oranında bağışın konusunun iadesini talep edebilir.

I. Bağışlamanın geri alınması (m.295)

"Bağışlayan, aşağıdaki durumlardan biri gerçekleşmişse, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir:

  1. Bağışlanan, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse.

  2. Bağışlanan, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa.

  3. Bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse."

II. Bağışlama sözü vermenin geri alınması ve ifadan kaçınma (m.296)

"Bağışlama sözü veren, aşağıdaki durumlarda sözünü geri alabilir ve onu ifadan kaçınabilir:

  1. Elden bağışlanılan bir malın geri verilmesini isteyebileceği sebeplerden biri varsa.

  2. Mali durumu, sonradan sözün yerine getirilmesini kendisi için olağanüstü ağır kılacak ölçüde değişmişse.

  3. Bağışlama sözü verdikten sonra, kendisi için yeni aile yükümlülükleri doğmuş veya bu yükümlülükleri önemli ölçüde ağırlaşmışsa.

Bağışlama sözü verenin borcunu ödeme güçsüzlüğü belirlenir veya iflasına karar verilirse, ifa yükümlülüğü ortadan kalkar."

Bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde bağışı geri alma hakkını kullanabilir. Eğer bağışlayan bu süre dolmadan hayatını kaybederse, geri alma hakkı mirasçılarına geçer ve onlar da kalan süre içerisinde bu yetkiyi kullanabilirler.

Bağışlayan sağlığında geri alma sebebini hiç öğrenmemişse, mirasçıları ölüm tarihinden başlayarak bir yıl içinde bağışın geri alınmasını talep edebilir.

Ayrıca, bağışlanan kişinin bağışlayanı kasten ve hukuka aykırı biçimde öldürmesi veya onun geri alma hakkını kullanmasına engel olması durumunda, mirasçılar bağışı geri alabilir. (TBK m.297)

9. KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 01.03.2012 T. 2011/15070 E. 2012/3263 K. sayılı kararı:

"… Davacı kadın dava konusu edilen mehir senedinde yazılı 100 gr altının, oturma grubunun, fırının davalıda kaldığını, verilmesi kararlaştırılan arsanın halen verilmediğini ve dava sırasında teslim edilmeyen tencere takımı, ütü masası, büyük tüp ve sininin de davalıda kaldığını ileri sürmüş; dinlettiği tanıkların beyanı ile iddiasını ispat edememiştir. Ancak davacı, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmıştır. Mahkemece yemin teklif hakkı hatırlatılmış ise de eda ettirilmeden karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yemin teklif hakkı yeniden hatırlatılıp kullanılıp kullanılmayacağı belirlendikten sonra, sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir."

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 26.03.2025 T. 2023/8876 E. 2025/3113 K. sayılı kararı:

"… Somut olayda; 03.10.2010 tarihli mehir senedi incelendiğinde; \"...yukarıda 26 kalemden ibaret 135.704,00 TL değerinde eşyalarımı eşim ... ... (...'e) verdim, bu eşyalarda benim hiç bir hak ve alacağım yoktur, istediği gibi tasarruf edebilir. Bu mehir akdini birlikte muhtar huzurunda imza edip onayladık\" ibaresinin yer aldığı ve senedin mehir veren ... Ö., mehir alan ... Ö., ... O., şahit ... T. ve ... O. tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.

Tanık listesi vermiş olan taraf, dava dosyasına usulüne uygun biçimde girmiş olan belgelerde isimleri yazılı olan kişilerin (bu kişiler tanık listesinde yazılı olmasa bile) tanık olarak dinlenmesini isteyebilir. Çünkü, mahkeme, bu kişileri kendiliğinden de tanık olarak dinleyebilir (Kuru, ..., İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Kasım 2018, s.301)

Bu açıklamalar karşısında; İlk Derece Mahkemesince davaya konu mehir senedini imzalayan kişilerin dinlenmediği anlaşılmaktadır. Senede konu eşya ve ziynetlerin davacı kadına teslim edilip edilmediği hususunda senette ismi yer alan kişilerin usulüne uygun dinlenerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir."

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 16.01.2025 T. 2024/4970 E. 2025/349 K. sayılı kararı:

"…Dosyanın incelenmesinde; davacı kadın 20.09.2023 günlü ıslah dilekçesinde her ne kadar mehir alacağının aynen iadesine, bu mümkün olmaz ise fiili ödeme günündeki TL karşılığının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep etmiş ise de Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere \"aynen iade olmadığı takdirde fiili ödeme tarihindeki bedelin tahsili\" şeklinde bir karar tesisinin mümkün olmadığı, bu şekildeki bir kararın infazda tereddüt yaratacağı, bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bu talepte davacının hukuki yararının da bulunmadığı açıktır. Buna göre; davacının bedel yönünden talebinden vazgeçmediği de dikkate alındığında, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının davacının dava tarihindeki bedele yönelik talebi yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, ıslahın fiili ödeme günü bedeline ilişkin kısmı kabul edilemeyeceğinden bahisle dava dilekçesindeki bedele ilişkin kısmın da gözetilmemesi gerektiği şeklindeki yanılgılı gerekçe ile davacının istinaf isteminin bu yönüyle kısmen kabulü ile buna ilişkin kısmen kaldırılarak, yalnızca mehir alacağının aynen iadesine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir."

Yararlanılan Kaynaklar:

TEKELİOĞLU, Numan: "MEHİR VERMEK AMACIYLA TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN DEVRİ VE DEVİR VAADİ". Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.16, S.2, 2021, ss.217-72.

TÜRKMEN, Ahmet: "Yargıtay’ın Bağışlama Yaklaşımı Çerçevesinde Mehir ve Mehrin Geri Alınması", Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.22, S.2, 2020, ss. 541-576,

Bu sitede paylaşılan çalışmalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup, Türkiye Barolar Birliği'nin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.

Popüler

Öne Çıkan

Yeni

Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması Sürecinde Toplu Görüşmelere Kadar Yaşanan Yasal Prosedür
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Mayıs 2019
YLSY Öğrenim Programı Kapsamında Yurtdışında Lisansüstü Öğrenim Gören Öğrencilerin Karşılaştığı Hukuki Sorunlar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
03 Mayıs 2019
İş Makinelerinin Mülkiyetinin Tespiti ve Tescili
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Mayıs 2019
Doktorların Kamu Hastanelerinde ve/veya Özel Hastanelerde Çalışma Halleri
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
09 Mayıs 2019
Kamulaştırma Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
11 Mayıs 2019
Trafik Kazaları Sonrasında Karşılaşılan Hukuki Süreç ve Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Mayıs 2019
Aldatan Eşin Sevgilisinin, Aldatılan Eşe Manevi Tazminat Ödemesi Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Mayıs 2019
Karşılıksız Çek Şikayetinde Başvuru Hakkı ve Şirket Yetkilisinin Belirtilmesi
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Mayıs 2019
Konkordato Halinde İşçi Alacaklarının Durumu
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
21 Mayıs 2019
Konkordato Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
24 Mayıs 2019
Tahkim Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
26 Mayıs 2019
Kişiler Hukukuna İlişkin Davalar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
29 Mayıs 2019
Kredi Kullanımında Hayat Sigortasının Yapılması Durumu, Vefat Eden Kişinin Kredi Borcuna İlişkin Mirasçıların Karşılaştığı Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Haziran 2019
Lex Mercatoria And Arbitration
Av. Fatmira MULAJ
03 Haziran 2019
Maçlarda Görev Alan Polis Memurlarının Harcırah Alacağı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Haziran 2019
Medeni Hukukun Tanımı ve Kapsamı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
08 Haziran 2019
Milletlerarası Tahkimde Ayrılabilirlik İlkesi
Av. Fatmira MULAJ
11 Haziran 2019
Miras Hukukunda Ortaklığın Giderilmesi Davası (Paylaşma Davası)
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Haziran 2019
Miras Hukukuna İlişkin Dava ve Talepler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Haziran 2019
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Haziran 2019