GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARININ HUKUKİ BOYUTU
14 Kasım 2025
1. GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP (GETAT) KAVRAMI VE HUKUKİ ÇERÇEVESİ
Sağlık hizmetlerinin gelişimi, tıp biliminin yalnızca modern yöntemlerle değil, aynı zamanda geleneksel bilgi birikimi ve doğal tedavi yöntemleri ile de desteklenmesini gündeme getirmiştir. Bu bağlamda, "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT)" kavramı hem sağlık hizmetlerinin çeşitlenmesi hem de bireylerin alternatif tedavi yöntemlerine erişiminin düzenlenmesi bakımından önem taşımaktadır. Ancak bu alandaki uygulamaların doğrudan insan sağlığıyla ilişkili olması, beraberinde ciddi hukuki, etik ve idari sorumluluklar da doğurur.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), geleneksel tıbbı "ülkelerin kendi kültürel birikimleriyle şekillenmiş, sağlık koruma ve tedaviye yönelik bilgi, beceri ve uygulamaların bütünü" olarak tanımlamaktadır. Tamamlayıcı tıp ise modern tıbbın yanında veya onunla birlikte uygulanan alternatif yöntemleri ifade eder. Türk hukukunda bu alan, ilk kez sistematik biçimde 27.10.2014 tarihli ve 29158 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği" ile düzenlenmiştir.
Bu yönetmelik, Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılmış olup hem hekimlerin hem de sağlık kuruluşlarının GETAT uygulamalarını hangi esaslara göre yürütebileceğini belirler. Yönetmelikte yer alan uygulama türleri arasında; akupunktur, hipnoz, ozon tedavisi, fitoterapi, sülük tedavisi, kupa, apiterapi, homeopati, refleksoloji gibi yöntemler yer almaktadır. Ancak yönetmelik, bu uygulamaların yalnızca belirli koşullar altında ve yetkili kişiler tarafından yapılabileceğini açıkça vurgular. Yönetmeliğin temel amacı, bu uygulamaların bilimsel esaslara ve etik değerlere uygun biçimde yapılmasını sağlamaktır. Sağlık Bakanlığı, 2014’ten bu yana çıkardığı genelgelerle, uygulama merkezlerinin denetimi, sertifikasyon standartları ve veri toplama süreçlerini geliştirmektedir. Böylece amaç, hem hasta güvenliğini korumak hem de suistimallerin önüne geçmektir.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının hukuki temelini, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun oluşturur. Bu kanuna göre, tıp mesleğini icra yetkisi yalnızca hekimlere tanınmıştır. Dolayısıyla GETAT uygulamaları da tıbbi müdahale kapsamında değerlendirilir ve yalnızca hekimler tarafından veya hekim sorumluluğunda yürütülebilir.
2014 tarihli GETAT Yönetmeliği’nin 5. maddesine göre, bu uygulamaları gerçekleştirebilmek için Sağlık Bakanlığı onaylı sertifikasyon ve uygulama merkezi yetkisi gereklidir. Uygulama merkezleri yalnızca Bakanlıkça yetkilendirilen kamu veya özel sağlık kuruluşları bünyesinde kurulabilir. Yetkili olmayan kişilerin veya kurumların bu tür uygulamalarda bulunması "yetkisiz tıbbi müdahale" niteliğinde olup, Türk Ceza Kanunu’nun 1219 sayılı Kanun ile bağlantılı hükümleri çerçevesinde cezai sorumluluk doğurur.
Hukuki açıdan GETAT uygulamaları, klasik tıbbi müdahalenin tüm unsurlarını taşır: rıza, özen, bilgi ve denetim yükümlülüğü. Bu nedenle hukuken "alternatif tıp" değil, tıbbi uygulama kategorisinde değerlendirilir. Hekim, bu yöntemleri uygularken bilimsel dayanağı olan, güvenilirliği kanıtlanmış teknikleri tercih etmeli ve hastayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmelidir.
Bu uygulamaların yanlış veya yetkisiz kişilerce yapılması, hasta açısından zarar doğurursa tazminat sorumluluğu, idari yaptırım veya cezai sorumluluk doğabilir. Bu yönüyle GETAT, yalnızca sağlık hizmetlerinin tamamlayıcısı değil, aynı zamanda hukuki denetim alanına giren bir tıbbi faaliyet olarak değerlendirilir.
Sonuç olarak, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp uygulamaları, modern tıbbın alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak kabul edilmekte; ancak bu alanda faaliyet göstermek, sıkı mevzuat denetimine tabi tutulmaktadır. Hekimlerin ve sağlık kuruluşlarının yasal sınırlar içinde kalması hem hasta güvenliğini hem de hukuki sorumluluğun sınırlarını belirlemek açısından büyük önem taşır.
2. HUKUKİ SORUMLULUK, HASTA HAKLARI VE İDARİ DENETİM
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) uygulamaları, her ne kadar modern tıbbın tamamlayıcısı olarak tanımlansa da, doğrudan insan sağlığına yönelik müdahaleler niteliğinde olduklarından, klasik tıbbi uygulamalarda olduğu gibi hukuki sorumluluk, hasta hakları ve idari denetim mekanizmalarına tabidir. Bu kapsamda, uygulayıcı hekimlerin özen borcunu ihlali, yetkisiz kişilerin müdahalesi veya hastanın bilgilendirilmeden işlem yapılması gibi durumlar hem özel hukuk hem kamu hukuku hem de ceza hukuku bakımından sonuç doğurur.
A) HEKİMİN HUKUKİ SORUMLULUĞU
GETAT uygulamaları, Türk hukukunda tıbbi müdahale olarak değerlendirildiğinden, hekimlerin sorumluluğu vekâlet sözleşmesinden doğan özen borcu çerçevesinde incelenir (TBK m. 506). Hekim, hastaya uyguladığı yöntemlerin tıp biliminin kabul ettiği ilkelere uygun olmasından, gerekli bilgilendirmeyi yapmasından ve riskleri azaltacak önlemleri almış olmasından sorumludur.
Bu çerçevede, hekimin sorumluluğu şu durumlarda gündeme gelir:
- Yetkisiz veya belgesiz olarak GETAT yöntemi uygulaması,
- Uygulama sırasında gerekli sterilizasyon veya güvenlik önlemlerinin alınmaması,
- Hastanın bilgilendirilmeden işlemin yapılması (rıza eksikliği),
- Uygulama sonucu hastada zarar doğması ve bu zararla işlem arasında uygun illiyet bağının bulunması.
Bu unsurlar bir araya geldiğinde, özel hukuk anlamında tazminat sorumluluğu, idari anlamda disiplin yaptırımı ve cezai sorumluluk doğabilir.
B) HASTA HAKLARI VE BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM
GETAT uygulamaları, hasta hakları açısından da özel bir dikkat gerektirir. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 15. ve 24. maddeleri, hastanın bilgilendirilme ve rıza hakkını düzenler. Bu hak, GETAT uygulamalarında da aynen geçerlidir.
Hastaya, uygulamanın türü, olası yarar ve riskleri, alternatif tedavi seçenekleri ve sonuçları açıkça anlatılmalı; ayrıca hastanın yazılı onamı alınmalıdır. Yönetmelik ayrıca, hastanın "tedaviyi reddetme veya durdurma" hakkını da güvence altına alır.
Rızanın geçerli olabilmesi için, bilgilendirmenin anlaşılır, kapsamlı ve özgür iradeye dayalı olması gerekir.
C) İDARİ DENETİM VE YAPTIRIMLAR
GETAT uygulamaları Sağlık Bakanlığı tarafından sıkı şekilde denetlenir. 2014 tarihli GETAT Yönetmeliği’nin 20. ve 21. maddeleri, merkezlerin ve hekimlerin denetim esaslarını belirlemiştir. Denetimlerde şu hususlar kontrol edilir:
- Sertifikalı personel istihdam edilip edilmediği,
- Uygulama alanlarının fiziksel koşulları,
- Kayıt sistemlerinin düzenli tutulup tutulmadığı,
- Bilgilendirme ve onam belgelerinin eksiksiz olup olmadığı.
Denetim sonucunda tespit edilen aykırılıklar, idari para cezası, geçici faaliyet durdurma veya ruhsat iptali gibi yaptırımlara yol açabilir. Ayrıca denetim sonuçları, Sağlık Bakanlığı tarafından kamuya açık biçimde raporlanarak şeffaflık ilkesi doğrultusunda paylaşılmaktadır.
D) CEZAİ SORUMLULUK
GETAT uygulamaları sırasında meydana gelen ağır zarar veya ölüm hâllerinde, hekimin veya yetkisiz kişinin cezai sorumluluğu doğabilir. Bu durum, TCK m. 85 (taksirle ölüme neden olma) ve m. 89 (taksirle yaralama) kapsamında değerlendirilir. Yetkisiz kişilerin tıbbi müdahalede bulunması ise 1219 sayılı Kanun’un 25. maddesi uyarınca izinsiz hekimlik suçu olarak cezalandırılır.
Hekimin, sertifikası olmasına rağmen tıp biliminin gereklerine aykırı davranması hâlinde de, meslek etiğine aykırılık gerekçesiyle Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliği kapsamında disiplin cezası uygulanabilir.
Sonuç olarak, GETAT uygulamalarında hasta haklarının korunması ve hekim sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesi, bu alandaki hukuki güvenliğin temelidir. Aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi, yalnızca etik değil, aynı zamanda hukuken zorunlu bir unsurdur. Bu denetim mekanizmaları, hastayı koruduğu kadar, hekimleri de haksız suçlamalardan koruyan bir sistem işlevi görür
Yararlanılan Kaynaklar:
Ankara Barosu Başkanlığı: VII. Sağlık Hukuku Kurultayı (Ankara, 01-02 Aralık 2017) Kitabı.