HUKUK YARGILAMASINDA OLAĞANÜSTÜ KANUN YOLLARI
13 Kasım 2025
Olağanüstü kanun yolları, kesinleşmiş yargı kararlarının esaslı hata veya eksiklikler sebebiyle yeniden incelenebilmesini sağlayan istisnai başvuru yollarıdır. Hukuki güvenlik ilkesi gereği kararların kesinliği esastır; ancak kanun yararına bozma, yargılamanın yenilenmesi gibi yollar sayesinde hatalı kararların düzeltilmesi ve hak ihlallerinin giderilmesi mümkün olmaktadır. Bu kurumlar, adaletin tam olarak gerçekleşmesini ve yargıya duyulan güvenin korunmasını temin etmektedir.
A. YARGILAMANIN İADESİ (YENİLENMESİ)
Yargılamanın iadesi, HMK m.374–381’de düzenlenmiş olup kesin hükme bağlanmış davalarda, önemli yargılama hataları veya eksiklikler nedeniyle yeniden inceleme yapılmasına imkân tanıyan olağanüstü bir kanun yoludur. Ancak bu yol yalnızca kesinleşmiş hükümler bakımından uygulanabilir; henüz kesinleşmemiş kararlar hakkında yargılamanın iadesine başvurulması mümkün değildir.
1. YARGILAMANIN İADESİ SEBEPLERİ
Yargılamanın iadesine ilişkin sebepler, HMK m.375 ve 376’da sınırlı sayıda düzenlenmiştir. Bu hükümlerde belirtilen nedenlerin dışında yeni bir sebep ileri sürülememekte ve mevcut sebepler genişletilememektedir.
MADDE 375- (1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
- a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
- b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
- c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
- ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
- d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
- e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
- f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
- g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
- ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması. h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
- ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
- i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.
2. YARGILAMANIN İADESİ YOLUNA KİMLER BAŞVURABİLİR?
HMK m.376 hükmü, yargılamanın iadesi yoluna başvurma hakkını yalnızca davanın tarafları ile onların haleflerine tanımaktadır. Maddeye göre, Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler. Bununla birlikte, başvuruda bulunan kişinin salt taraf veya halef sıfatına sahip olması yeterli olmayıp, ayrıca hukuki yararının da bulunması şarttır.
3. YARGILAMANIN İADESİ TALEBİNDE BULUNMA SÜRESİ
Kanun koyucu, HMK m.377’de yargılamanın iadesi taleplerine ilişkin süreleri şu şekilde düzenlemiştir:
MADDE 377- (1) Yargılamanın iadesi süresi;
- a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olduğunun öğrenildiği,
- b) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörülen hâllerde, kararın davalıya veya gerçek vekil veya temsilciye tebliğ edildiği; alacaklı veya davalı yerine geçenlerin karardan usulen haberdar olduğu,
- c) Yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı,
- ç) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (d), (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde, ceza mahkûmiyetine ilişkin hükmün kesinleştiği veya ceza kovuşturmasına başlanamadığı yahut soruşturmanın sonuçsuz kaldığı,
- d) Karara esas alınan ilamın bozularak kesin hüküm şeklinde tamamen ortadan kalkmasından haberdar olunduğu,
- e) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (i) bendinde yazılı sebepten dolayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararının tebliğ edildiği,
tarihten itibaren üç ay ve her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden
İtibaren on yıldır.
(2) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (ı) bendinde yazılan sebepten dolayı Yargılamanın yenilenmesi süresi ilama ilişkin zamanaşımı süresi kadardır.
4. YARGILAMANIN İADESİ USULÜ
Yargılamanın iadesi talebini içeren dilekçe, kararı veren mahkemece incelenir. Mahkeme, dayanılan sebebin niteliğine göre yargılamanın iadesi talebinde bulunandan karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak uygun bir miktar teminat göstermesini isteyebilir. (HMK m. 378/2)
Mahkeme, yargılamanın iadesi talebini incelediğinde tarafları dinledikten sonra öncelikle başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığını, iadesi istenen hükmün kesinleşmiş ya da kesin olarak verilmiş olup olmadığını ve ileri sürülen sebebin kanunda öngörülen nedenlerden biriyle örtüşüp örtüşmediğini kendiliğinden araştırır. Bu ön şartlardan herhangi birinin eksikliği hâlinde ise hâkim, esasa girmeksizin talebi reddeder. (HMK m. 379)
Mahkeme, ileri sürülen iade sebebini yerinde görürse yeniden yargılama yaparak kararı onarır veya kısmen ya da tamamen değiştirir. Ancak davacının rızası olmadan yetkisiz kişilerin katılımıyla verilmiş kararlar yahut HMK m.375/1-ı bendine dayalı başvurular kabul edilirse, doğrudan hüküm iptal edilir. Bu durum, kararın tüm nüshalarında belirtilir. (HMK m.380)
5. YARGILAMANIN İADESİ İCRAYA ETKİSİ
Yargılamanın iadesi davası, kural olarak hükmün icrasını durdurmaz. Ancak dava veya hükmün niteliği gerektirirse, talep üzerine ve teminat karşılığında mahkeme icranın durdurulmasına karar verebilir. Eğer iade talebi bir mahkeme kararına dayanıyorsa, bu durumda teminat aranmaz. (HMK m.381/1)
6. YARGILAMANIN İADESİNE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 03.07.2025 T. 2024/12218 E. 2025/10343 K. sayılı kararı:
"…Yargılamanın yenilenmesi, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 10 uncu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 449 uncu maddesi ile 381 inci maddesinin birinci fıkrasında maddelerinde açıkça düzenlendiği üzere bağımsız bir dava niteliğinde olduğu, bu davanın ayrı bir esasa kaydı ile inceleme yapılması gerekir, ancak karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 238.730,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir."
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 30.06.2025 T. 2025/2282 E. 2025/3413 K. sayılı kararı:
"…Davacılar her ne kadar 6100 sayılı HMK’nın 375/1-ı maddesine dayanarak yargılamanın iadesini talep etmişlerse de; İdare Mahkemesince verilen karar ile davaya konu yargılamanın iadesi istenen hükmün konusu aynı gayrimenkul olmakla birlikte, kararlardan bir tanesi adli yargıya diğeri idari yargıya aittir. HMK'nın 375/1-ı maddesinde düzenlenen yargılamanın iadesi sebebinin uygulanabilmesi için her iki kararın da adli yargıya ait olması gerekir. Hükümlerden biri hukuk mahkemesi, diğeri idari mahkeme tarafından verilmiş ise, yargılamanın iadesi yoluna değil, hüküm uyuşmazlığının giderilmesi için uyuşmazlık mahkemesine başvurulmalıdır."
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 20.02.2024 T. 2023/2265 E. 2024/945 K. sayılı kararı:
"…Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, temyiz edenin sıfatına, 6100 ... Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup yargılamanın iadesini isteyen davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir."
B. KANUN YARARINA TEMYİZ
Kanun yararına temyiz, ilk derece mahkemelerinin veya bölge adliye mahkemelerinin kesinleşmiş kararlarına karşı öngörülmüş olağanüstü bir kanun yoludur. Bu yol, hukuka açıkça aykırı kararların gelecekte yanlış uygulamalara emsal teşkil etmesini önlemek amacıyla düzenlenmiştir. Buradaki amaç, kesinleşmiş olsa bile hatalı kararların Yargıtay denetiminden geçirilerek bozulması ve bu şekilde yargıya duyulan güvenin korunmasıdır.
1. KANUN YARARINA TEMYİZE KİMLER BAŞVURABİLİR?
Kanun yararına temyiz yoluna başvuru hakkı taraflara tanınmamıştır. Bu olağanüstü kanun yoluna yalnızca Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı başvurabilmektedir. Bununla birlikte, ilgililerin talebi üzerine bu kurumların harekete geçmesi de mümkündür. Dolayısıyla tarafların doğrudan başvuru imkânı bulunmamakta, kanun yararına temyiz talepleri yalnızca yetkili merciler aracılığıyla gündeme gelebilmektedir.
2. KANUN YARARINA TEMYİZİN ÖNEMİ NEDİR?
Kanun yararına temyiz, kesinleşmiş bir hükmün doğrudan ortadan kaldırılması sonucunu doğurmaz. Yargıtay, inceleme sonunda hukuka aykırılığı tespit ederse kararı bozar, ancak bu bozma yalnızca geleceğe yöneliktir ve tarafların kazanılmış haklarını etkilemez. Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla, bundan sonraki benzer uyuşmazlıklarda aynı hatalı kararların verilmesinin önlenmesi amaçlanır. Dolayısıyla kanun yararına temyiz, bireysel menfaatleri değil, hukuk düzeninin bütünlüğünü ve yargıya olan güveni korumaya hizmet eder.
3. KANUN YARARINA TEMYİZE İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 02.10.2019 T. 2019/6552 E. 2019/17198 K. sayılı kararı:
"…Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece davacı vekiline, dayandığı bilirkişi delili için gerekli masrafı yatırması için 2 haftalık kesin süre verdiği, ancak belirlenen süre içerisinde masrafı yatırmadığı ve yatırılması istenilen bu masrafın ise delil avansı niteliğinde olduğu sabittir.
Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, 6100 sayılı Kanun’un 324. maddesine göre davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçtiği kabul edilip, mevcut delil durumuna göre uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesinden ibaret iken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363/2. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeplerle kabulü ile hükmün, "sonuca etkili olmamak üzere" BOZULMASINA…"
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 25.09.2019 T. 2019/1422 E. 2019/8836 K. sayılı kararı:
"…Somut olayda, davalının haksız eyleminin varlığı, bu eylem nedeniyle zararın oluştuğu, zarar ile davalının eylemleri arasında illiyet bağının bulunduğu iddiaları Rekabet Kurulu'nun anılan kararına dayandırılmıştır. Bununla birlikte söz konusu kararın iptali istemiyle davalı tarafından dava açıldığı ve devam eden yargılama süreci bulunduğu gözetildiğinde ortada davacının iddialarına dayanak yapılacak türden kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, Rekabet Kurulu kararı aleyhine açılan davanın bekletici mesele yapılarak bu davanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile işin esasına yönelik karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma talebinin, açıklanan bu nedenle kabulü gerekir.
Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile, Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19.07.2018 tarih 2018/182 E., 2018/391 K. sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA…"
Yararlanılan Kaynaklar:
AYDEMİR, Efrail / MEMİŞ, Yusuf / RUHİ, Ahmet Cemal / GÜLEÇ UÇAKHAN Sema: Hukuk Davaları, C.1, 1.Bası, Ankara 2016.
KURU Baki: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2017.
PEKCANITEZ Hakan/ ATALAY Oğuz/ ÖZEKES Muhammet: Medenî Usul Hukuku, 12. Bası, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2011.