HUKUK YARGILAMASINDA YEMİN DELİLİ
10 Kasım 2025
1. GENEL OLARAK
Yemin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda 225 ile 239. maddeler arasında düzenlenmiş olup, taraf beyanına kesin delil niteliği kazandıran istisnai bir ispat aracıdır. Nitekim Yargıtay BG. Büyük Genel Kurul 03.03.2017 T. 2015/2 E. 2017/1 K. sayılı kararında "yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kendisine kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır." şeklinde tanımlanmıştır.
Bu noktada özellikle vurgulanmalıdır ki, anılan İçtihadı Birleştirme Kararı’nın sonuç kısmı " 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde 'sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller' gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hakimin ispat yükü kendisine düşen tarafa 'yemin teklifinde bulunma hakkı'nı hatırlatamayacağına 03.03.2017 günlü oturumda gerek önsorun gerek esas hakkında üçte ikiyi aşan oyçokluğu ile karar verilmiştir." şeklindedir. Bu nedenle, dilekçelerde yemin deliline dayanılacaksa bunun açıkça belirtilmesi zorunludur.
2. YEMİN KONUSU
Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. (HMK m.225/1)
Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez. (HMK m.230/1)
3. YEMİNE KONU OLAMAYACAK VAKIALAR
Yemine konu olamayacak vakıalar HMK m.226/1‘de düzenlenmiş olup ilgili düzenlemeye göre aşağıdaki hususlar yemine konu olamaz:
- a) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar.
- b) Bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller.
- c) Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar.
Bu doğrultuda tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular kamu düzenine ilişkin olup yeminle ispatlanamaz; örneğin evlenme, boşanma veya velayet gibi aile hukukuna dair hususlar bu kapsamdadır. Ayrıca, geçerliliği yalnızca tarafların irade beyanıyla değil, kanunun öngördüğü özel şekil şartlarına bağlı olan işlemler de yemine konu edilemez; taşınmaz satışlarının resmi şekilde yapılma zorunluluğu buna örnek gösterilebilir.
4. KİMLER YEMİN TEKLİF EDEBİLİR, KİMLER YEMİN EDER?
Yemin teklif etme ve yemini yerine getirme hakkı yalnızca davanın taraflarına aittir. Bu kapsamda, dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olan davacı ile cevap dilekçesinde aynı delile başvuran davalı yemin teklifinde bulunabilir.
Yemin teklifini yerine getirecek kişilere ilişkin düzenleme HMK m. 232/2’de yer almaktadır. Buna göre, taraf tüzel kişi, ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse ise, onlar adına yapılan işleme dair vakıanın ispatı için yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili organ veya kanuni temsilci tarafından eda ya da iade edilir. Ancak, ergin olmayan ya da kısıtlı kişiye doğrudan dava hakkı tanınmışsa, bu durumda yemin bizzat kendileri tarafından yerine getirilmelidir.
5. YEMİNE DAVET
Yeminin usulüne uygun şekilde yerine getirilmesi için, tarafların duruşmada hazır bulunması esastır. Bu sebeple yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır. (HMK m. 228/2)
6. YEMİN ETMEMENİN SONUÇLARI
Yemin etmemenin sonuçları HMK m.229’ da açıkça düzenlenmiş olup şu şekildedir:
"(1) Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte Mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.
(2) Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır."
Bu düzenlemeye göre, yeminden kaçınan taraf, yemine konu edilen vakıaları kabul etmiş sayılmakta veya yemin iade edilmişse ilgili vakıa ispat edilememiş kabul edilmektedir. Dolayısıyla yemin, kesin delil niteliğiyle davanın sonucunu doğrudan belirleyebilen güçlü bir ispat aracıdır.
7. YEMİNİN ŞEKLİ
Yemin, mahkeme huzurunda hâkim gözetiminde yerine getirilir. Öncelikle hâkim, yeminin hangi konuya ilişkin olduğunu açıklar, anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin edilmesi hâlinde cezai sorumluluk doğacağını hatırlatır. Eğer yemin konusu yeterince açık değilse, karşı tarafın da görüşü alınarak hâkim bu konuda derhal karar verir. Sonrasında, yemin edecek kişiye, kendisine yöneltilen sorulara gerçeğe uygun yanıt verip hiçbir hususu gizlemeyeceğini namusu, şerefi ve kutsal değerleri üzerine beyan edip etmediği sorulur. Bu soruya olumlu cevap verilmesiyle yemin yerine getirilmiş kabul edilir. Yemin işlemi sırasında ise, mahkeme salonunda bulunan herkes, hâkim de dahil olmak üzere, ayağa kalkar. (HMK m.233)
Yemin edecek kişi sağır ve dilsizse, okuma yazma biliyorsa beyanını yazıp imzalayarak; bilmiyorsa işaretlerini anlayan bir bilirkişi aracılığıyla yemin eder.
(HMK m.234)
Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya engelli ise hâkim, bulunduğu yerde o kimseye yemin ettirir. Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir. (HMK m.235/1)
Mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak, yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir. (HMK m.236/1)
Yemin edildikten sonra tutanak düzenlenir; Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder.
8. YALAN YERE YEMİN İDDİASINDA BULUNULABİLİR Mİ?
HMK m. 239/1’e göre, yemin edildikten sonra yalan yere yemin iddiasıyla açılan ceza davası, esas davada bekletici mesele yapılamaz. Bu nedenle, ceza davasının sonucunun beklenmesine gerek olmaksızın asıl davanın görülmesine devam edilir.
9. KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 29.05.2019 T. 2019/2259 E. 2019/6920 K. sayılı kararı:
*" … Bozma öncesi mahkemece verilen 25.06.2015 tarihli kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 26.03.2018 tarih, 2016/1948 E.-2018/3489 K. sayılı ilamında özetle; davalının sair tüm temyiz itirazlarının reddi ile ispat yükü üzerine düşen davalı tarafından yemin deliline dayanıldığından, mahkemece yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozmaya uyulmuş, 25.10.2018 tarihli celsede yemin teklifinde bulunacağını beyan eden davalıya yemin teklifine konu vakıaları açıklaması için iki haftalık kesin süre verilmiş, davalı 05.11.2018 havale tarihli dilekçe ile yemin teklif ettiğini beyan etmiş, mahkemece, teklif edilen yemin metninin usulüne uygun olmadığı ve dosyadaki mevcut delil durumu itibarıyle değerlendirme yapıldığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK.'nun yeminin konusunun açıklattırılması başlıklı 237/1 maddesinde 'Hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir.' düzenlemesine yer verilmiştir. Davalı mahkemeye sunduğu yemin metnini yanlış düzenlemiş ise de, yemin sorusunu (yemine konu vakıanın ne olduğunu) hazırlama görevi yukarıda bahsedilen yasal düzenleme gereğince mahkemeye aittir. *Bu itibarla mahkemece yemin deliline dayanan davalının beyanlarına uygun yemin sorusu hazırlanıp davacıya yemin davetiyesi çıkarılarak usulüne uygun şekilde yemin eda ettirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir."
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 20.06.2018 T. 2018/154 E. 2018/6843 K. sayılı kararı:
"…Somut olayda, davalılar cevap dilekçelerinde, davacının ziynet eşyalarını üzerinde taşıdığını evden ayrılırken de yanında götürdüğünü belirtmişler, mahkemece davalılara; ''davacının ziynet eşyalarının tümünün düğün borçlarının ve diğer borçların ödenmesi için elinden alınıp alınmadığı'' hususunda yemin teklif edilmesi üzerine, davalılar tarafından davaya konu ziynet eşyalarının bozdurulduğu ve nerelerde kullanıldığına dair beyanda bulunularak yemin edilmiş, bir sonraki celsede de, ''davacının ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere davalı kocaya verilip verilmediği, ziynet eşyaları konusunda bozdurulması bakımından kadın isteği ve onayı alınıp alınmadığı'' hususunda yemin teklif edilmiş, davalılar tarafından davaya konu ziynet eşyalarının davacı kadının rızası ile bozdurulduğu ve nerelerde kullanıldığına dair beyanda bulunularak yemin edilmiştir. Bu yemin beyanı sonrasında davanın reddine dair verilen hükmün Dairemizin 27.04.2016 tarih 2015/15592E. - 2016/6620 K. sayılı ilamı ile, "yemin metninin hazırlanması bakımından yemin teklif edene kısa ve kesin bir mehil vererek, yemin sorusu yeteri kadar açık bir şekilde tespit edip, karşı tarafın da yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesi sağlandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olmayan şekilde eda edilen yemin çerçevesinde hüküm kurulması doğru görülmediği" gerekçesiyle bozulması üzerine; davalıların "davacı ...'ın dava konusu tüm ziynet eşyalarını yanında götürdüğüne, çeyiz senedinde yazılı olanlar ve düğünde takılanlarda dahil olmak üzere hiçbir ziynet eşyasını almadığıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum" şeklinde ikinci yemini eda ettiği ve böylece iki yemin arasında çelişki olduğu anlaşılmıştır.
O hâlde, mahkemece tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davalılara usulüne uygun tekrar yemin ettirilerek yemin içeriğindeki çelişkinin giderilmesi, eğer bozdurduk şeklindeki yemin beyanında ısrar ediliyorsa ispat yükünü aldıklarının kabulü ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir."
Yararlanılan Kaynaklar:
AYDEMİR, Efrail / MEMİŞ, Yusuf / RUHİ, Ahmet Cemal / GÜLEÇ UÇAKHAN Sema: Hukuk Davaları, C.1, 1.Bası, Ankara 2016.
KURU Baki: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2017.
PEKCANITEZ Hakan/ ATALAY Oğuz/ ÖZEKES Muhammet: Medenî Usul Hukuku, 12. Bası, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2011.