Davalar & Makaleler

İHTİYATİ TEDBİR

12 Eylül 2025

1. GENEL OLARAK

İhtiyati tedbir, medeni usul hukukunda tarafların mevcut haklarını dava süresince korumaya yönelik geçici bir hukuki koruma mekanizmasıdır. Bu kurum sayesinde, yargılama devam ederken hakkın zedelenmesi, elde edilmesinin güçleşmesi veya tamamen imkânsız hale gelmesi ihtimaline karşı tarafların menfaatleri güvence altına alınır. Böylece dava sonuçlanmadan önce ortaya çıkabilecek telafisi güç zararların önlenmesi amaçlanır.

İhtiyati tedbirin kanuni dayanağı, HMK m. 389’da açıkça ifade edilmiştir. İlgili hükümde,

"Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir."

Bu düzenleme, ihtiyati tedbirin hangi şartlarda başvurulabileceğini ortaya koymakta ve kurumun sınırlarını belirlemektedir.

2. İHTİYATİ TEDBİR ŞARTLARI

Yukarıda da bahsedildiği üzere, İhtiyati tedbirin uygulanabilmesi, kanunda belirtilen bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanmıştır.

Bir mahkemenin ihtiyati tedbir kararı verebilmesi için, öncelikle başvuran tarafın gerçekten korunmaya layık bir hakkının bulunması gerekir. Söz konusu hak, yalnızca soyut bir iddia düzeyinde kalmamalı; somut olayla bağlantısı kurulabilen ve hukuken korunabilir nitelikte olmalıdır.

İhtiyati tedbirin amacı, tarafın hakkının yargılama sürecinde korunmasını sağlamaktır. Bu sebeple, mevcut durumda ilgili hak üzerinde somut bir tehlikenin bulunması şarttır. Şayet hakkın elde edilmesi gecikme nedeniyle zorlaşacak, tamamen imkânsız hale gelecek veya taraf bakımından ciddi zararlara yol açacaksa, mahkeme tarafından ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür.

Bir diğer şart ise, tedbir talebinde bulunan tarafın dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebi ile türünü açıkça belirtmesi ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etme zorunluluğudur. (HMK m. 390/3) Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, ihtiyati tedbir talep eden tarafın kesin ispat yükü bulunmayıp, yalnızca iddiasını yaklaşık ispat ölçüsünde ortaya koyması yeterli görülmüştür.

3. İHTİYATİ TEDBİR NASIL TALEP EDİLİR?

İhtiyati tedbir, hem dava açılmadan önce hem de dava sırasında talep edilebilir. HMK m. 390/1’ de "Dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. " denilerek, tedbirin hangi mahkemede talep edileceği belirtilmiştir. Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuşsa, kanunda öngörülen süre içinde esas dava açılmadığı takdirde, verilen tedbir kararı kaldırılır.

İhtiyati tedbir talebi dilekçe ile yapılır. Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. (HMK m. 390/3)

İhtiyati tedbir talep eden taraf, haksız çıkması halinde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği muhtemel zararları karşılamak üzere teminat göstermek zorundadır. Ancak talebin resmi belge veya kesin delile dayanması ya da koşulların gerektirmesi halinde mahkeme gerekçesini belirtmek suretiyle teminat aramayabilir; ayrıca adli yardımdan yararlanan kişiler de teminat göstermekten muaftır. Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya tedbirin kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davası açılmadığı takdirde, yatırılan teminat iade edilir. (HMK m. 392)

4. İHTİYATİ TEDBİR KARARI

Mahkeme, ihtiyati tedbir talebini değerlendirirken zararı önleyecek ya da tehlikeyi ortadan kaldıracak her türlü önleme karar verebilir; bu, mal veya hakkın muhafaza altına alınması, yediemine bırakılması ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması şeklinde olabilir.

Kararda, tarafların kimlik bilgileri, tedbirin hangi sebep ve delillere dayandığı, hangi mal veya hak üzerinde ne tür bir tedbire hükmedildiği ve talep edenin göstereceği teminatın türü ile miktarı açıkça belirtilir. (HMK m.391)

İhtiyati tedbir talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf da kanun yoluna başvurabilir. Bu başvurular öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. (HMK m. 391/3) Ayrıca, hakların derhâl korunmasının zorunlu olduğu durumlarda mahkeme, karşı tarafı dinlemeksizin de tedbir kararı verebilir. (HMK m. 390/2)

5. İHTİYATİ TEDBİRİN UYGULANMASI

İhtiyati tedbir kararının verilmesi tek başına yeterli değildir; kararın fiilen uygulanabilmesi de şarttır. Bu husus HMK m. 393’te şu şekilde düzenlenmiştir:

“MADDE 393- (1) İhtiyati tedbir kararının uygulanması, bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi hâlde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar.

(2) Tedbir kararının uygulanması, kararı veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan veya tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yer icra dairesinden talep edilir. Mahkeme, kararında belirtmek suretiyle, tedbirin uygulanmasında, yazı işleri müdürünü de görevlendirebilir.

(3) İhtiyati tedbir kararının uygulanması için, gerekirse zor kullanılabilir. Zor kullanmak hususunda, bütün kolluk kuvvetleri ve köylerde muhtarlar, uygulamayı gerçekleştirecek memurun yazılı başvurusu üzerine, kendisine yardım etmek ve emirlerine uymakla yükümlüdürler.

(4) İhtiyati tedbiri uygulayan memur, bir tutanak düzenler. Bu tutanakta, tedbir konusu ve bulunduğu yer gösterilir; tedbir konusu ile ilgili her türlü iddia bu tutanağa geçirilir. Tedbiri uygulayan memur, bu tutanağın bir örneğini tedbir sırasında hazır bulunmayan taraflara ve duruma göre üçüncü kişiye tebliğ eder.

(5) İhtiyati tedbir kararları hakkında kanun yoluna başvurulması hâlinde, tedbire ilişkin dosya ve delillerin sadece örnekleri ilgili mahkemeye gönderilir.”

Buna göre, dava açılmadan önce verilen ihtiyati tedbirin geçerliliğini koruması, kararın uygulanmasından itibaren iki hafta içinde esas davanın açılarak belgelendirilmesine bağlıdır (HMK m. 397/1); dava açıldıktan sonra verilen tedbirin geçerliliği ise, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren en geç bir hafta içinde uygulanmasının talep edilmesi şartına bağlanmıştır.

6. İHTİYATİ TEDBİR SÜRESİ

İhtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder. (HMK m. 397/2) Ancak kararın içeriğinde aksine bir düzenleme yapılmışsa ya da mahkeme tedbiri değiştirmiş veya kaldırmışsa, hüküm kesinleşmeden önce de tedbir sona erebilir. Tedbirin kendiliğinden ortadan kalkması veya mahkemece kaldırılması halinde ise bu durumun ilgili mercilere bildirilmesi gerekir. (HMK m.397/3)

7. İHTİYATİ TEDBİR KARARINA İTİRAZ

İhtiyati tedbir kararları zorunlu hallerde karşı tarafın görüşü alınmadan verildiğinden, taraflar arasındaki menfaat dengesini korumak ve adil yargılanma hakkını güvence altına almak için kanun itiraz yolunu öngörmüştür. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz.

İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir.(HMK m.394/2)

İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler; bu düzenleme ile yalnızca taraflara değil, zarar gören üçüncü kişilere de başvuru hakkı tanınmıştır. (HMK m. 394/3)

8. İHTİYATİ TEDBİR SONRASI TAZMİNAT DAVASI

İhtiyati tedbir, esas davanın sonucunu güvence altına almak için öngörülmüş geçici bir koruma aracıdır. Ne var ki, haklı bir sebep olmaksızın veya yerinde olmayan şekilde verilen tedbir kararları, karşı tarafın ya da üçüncü kişilerin zarara uğramasına neden olabilir. Bu durumda zarar görenler, uğradıkları kayıpların giderilmesi amacıyla haksız tedbirden doğan tazminat davası açma hakkına sahiptir.

Tazminat davasının açılabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir:

  • Tedbirin uygulanması veya devamı haksız olmalı,
  • Uygulama sebebiyle zarar meydana gelmeli,
  • Zarar ile tedbir arasında uygun illiyet bağı bulunmalı,
  • Zarar görenin menfaatinin ihlal edilmiş olması gereklidir.

Bu noktada Kusur şartı aranmamaktadır; tedbir talebinde bulunan taraf, kötü niyeti bulunmasa ya da haklı olduğu izlenimini verse bile, haksız çıkan tedbir nedeniyle meydana gelen zararlardan sorumludur.

Haksız olarak uygulanan ihtiyati tedbirden doğan zararların tazmini için açılacak dava, esas davaya bakan mahkemede görülür. Tazminat davası açma hakkı, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren, bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. (HMK m.399/3)

9. İHTİYATİ TEDBİR-İHTİYATİ HACİZ AYRIMI

  • İhtiyati haciz yalnız para (ve teminat) alacakları hakkındaki davalarda (veya icra takiplerinde) söz konusu olduğu halde, ihtiyati tedbir kural olarak paradan başka şeyler (haklar, taşınır ve taşınmaz mallar) hakkındaki davalarda alınır.
  • İhtiyati tedbirde dava konusu mal veya hak üzerinde geçici koruma sağlanırken, ihtiyati hacizde ise alacaklının henüz kesin haciz talep edemediği aşamada, para alacağının zamanında tahsil edilmesi güvence altına alınır.
  • İhtiyati hacizde, haczedilen mallar üzerinde taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmaz; bu nedenle söz konusu mallar alacaklının açtığı davanın veya yürüttüğü icra takibinin doğrudan konusu değildir. Buna karşılık ihtiyati tedbirde, tedbire konu edilen mal veya hak taraflar arasında çekişmeli olup davanın esasını oluşturmaktadır.
  • İhtiyati haczin kesin hacze dönüşmesi halinde, haciz konulan mal icra dairesince satılarak elde edilen bedelden alacaklının alacağı karşılanır. Buna karşılık ihtiyati tedbirde, davacının davayı kazanması durumunda tedbir konulan mal satılmaz; doğrudan davacıya aynen teslim edilir.

10. KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 19. H.D. 17.10.2019 T. 2019/2981 E. 2019/4812 K. Sayılı Kararı:

" …Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.

Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararda belirtmelidir. Ayrıca verilecek ihtiyati tedbir kararının da uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte olmaması gerekir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir."

Yargıtay 12. H.D. 12.07.2005 T. .E-12108/K-1540 Sayılı Kararı:

"… İhtiyati haciz kararı geçici bir tedbirdir. Bu nedenle ihtiyati tedbir kararı ihtiyati hacze bir etkisi olmaz. Ancak, bu tedbir kararı ihtiyati haczi de etkileyecek biçimde tavzih edilmişse, bu mahkeme kararı uygulanarak, şikayetin kabulüyle haciz ve muhafaza işlemlerinin iptaline karar vermek gerekir.’

Yargıtay 21.H.D 06.03.2013 T. 2013/3708 E. 2013/4084 K. Sayılı Kararı:

"… Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ihtiyati haciz ile ihtiyati tedbir arasında ki farklara da değinmek gerekmektedir.

Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HUMK'un 101 vd., HMK'nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temine sağlayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur.

Konuları bakımından ihtiyati haciz sadece taşınır ve taşınmaz mallarla alacak ve haklara ilişkin olabildiği halde, ihtiyati tedbirin konusu daha geniştir. Gerçekten ihtiyati hacze konu teşkil eden şeyler dışında bir şeyin yapılması veya yapılmamasına dair fiil ve hareketler ile bir şeyin teslimi veya bir paranın ödenmesi veya ödenmemesi gibi yükümlülükler de ihtiyati tedbirin konusu teşkil ederler.

Sonuçları bakımından ihtiyati haciz kararından sonra alacaklı borçlu hakkında mutlaka dava açmaya mecbur olmayıp icra takibinde de bulunabildiği halde (İİK mad. 264) ihtiyati tedbir kararı alan kimse mutlaka süresi içinde dava açmak zorundadır.

İstihkak davaları bakımından da ihtiyati haciz ile ihtiyati tedbir farklılık arzeder. İhtiyaten haczedilen şeyler hakkında açılan istihkak davalarına İİK'nun 96 vd. hükümlerine göre İcra Mahkemelerince (İ....Geçici 6.Madde) bakıldığı halde ihtiyati tedbir kararına konu teşkil eden şeyler hakkında istihkak iddiaları genel hükümlere göre genel görevli mahkemelerde incelenir."

Yararlanılan Kaynaklar:

AYDEMİR, Efrail/MEMİŞ, Yusuf/RUHİ, Ahmet Cemal/GÜLEÇ UÇAKHAN Sema: Hukuk Davaları, C.1, 1.Bası, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2016.

KURU, Baki: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Kitabevi, Ankara, 2017.

PEKCANITEZ, Hakan/ ATALAY, Oğuz/ÖZEKES, Muhammet: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Yayınevi, 12. Bası, Ankara, 2011.

Bu sitede paylaşılan çalışmalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup, Türkiye Barolar Birliği'nin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.

Popüler

Öne Çıkan

Yeni

Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması Sürecinde Toplu Görüşmelere Kadar Yaşanan Yasal Prosedür
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Mayıs 2019
YLSY Öğrenim Programı Kapsamında Yurtdışında Lisansüstü Öğrenim Gören Öğrencilerin Karşılaştığı Hukuki Sorunlar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
03 Mayıs 2019
İş Makinelerinin Mülkiyetinin Tespiti ve Tescili
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Mayıs 2019
Doktorların Kamu Hastanelerinde ve/veya Özel Hastanelerde Çalışma Halleri
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
09 Mayıs 2019
Kamulaştırma Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
11 Mayıs 2019
Trafik Kazaları Sonrasında Karşılaşılan Hukuki Süreç ve Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Mayıs 2019
Aldatan Eşin Sevgilisinin, Aldatılan Eşe Manevi Tazminat Ödemesi Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Mayıs 2019
Karşılıksız Çek Şikayetinde Başvuru Hakkı ve Şirket Yetkilisinin Belirtilmesi
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Mayıs 2019
Konkordato Halinde İşçi Alacaklarının Durumu
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
21 Mayıs 2019
Konkordato Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
24 Mayıs 2019
Tahkim Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
26 Mayıs 2019
Kişiler Hukukuna İlişkin Davalar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
29 Mayıs 2019
Kredi Kullanımında Hayat Sigortasının Yapılması Durumu, Vefat Eden Kişinin Kredi Borcuna İlişkin Mirasçıların Karşılaştığı Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Haziran 2019
Lex Mercatoria And Arbitration
Av. Fatmira MULAJ
03 Haziran 2019
Maçlarda Görev Alan Polis Memurlarının Harcırah Alacağı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Haziran 2019
Medeni Hukukun Tanımı ve Kapsamı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
08 Haziran 2019
Milletlerarası Tahkimde Ayrılabilirlik İlkesi
Av. Fatmira MULAJ
11 Haziran 2019
Miras Hukukunda Ortaklığın Giderilmesi Davası (Paylaşma Davası)
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Haziran 2019
Miras Hukukuna İlişkin Dava ve Talepler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Haziran 2019
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Haziran 2019