DAVANIN İHBARI

22 Ağustos 2025
1. DAVANIN İHBARI VE AMACI
Hukuk yargılamasında hüküm kural olarak yalnızca davacı ve davalı bakımından sonuç doğurur; ancak bazı durumlarda taraf olmayan üçüncü kişiler de rücu ilişkisi sebebiyle bu hükümden dolaylı olarak etkilenebilir. Bu ihtimal göz önünde bulundurularak, 6100 sayılı HMK’da 61. madde ve devamında üçüncü kişilerin davaya ihbarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Görülmekte olan davanın taraflarından birinin üçüncü bir kişiye bu davanın açılmış ve görülmekte olduğunu haber vermesine "davanın ihbarı" denilmektedir.
Davanın ihbar edilmesinin hem usul hukuku hem de maddi hukuk bakımından iki yönlü amacı bulunmaktadır. Usul hukuku açısından ihbarın amacı, davanın sonucundan etkilenme ihtimali bulunan üçüncü kişinin yargılamaya katılarak ihbar eden tarafa destek olmasını sağlamaktır. Bu destek, üçüncü kişinin fer’î müdahil sıfatıyla davaya katılması yoluyla gerçekleşir.
Maddi hukuk bakımından ise ihbarın amacı, davayı kaybeden tarafın üçüncü kişiye yönelteceği rücu davasında veya üçüncü kişinin ihbar eden tarafa karşı açabileceği tazminat davasında, tarafın haklarını daha güçlü ve güvenilir bir biçimde ileri sürebilmesine imkân tanımaktır.
2. DAVA KİME İHBAR EDİLEBİLİR?
Bir dava, ancak üçüncü kişi durumunda olan kişilere ihbar edilebilir. ( HMK m. 61/1)
Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir. (HMK m. 61/2)
3. DAVANIN İHBAR EDİLEBİLMESİ ŞARTLARI
Davanın ihbar edilebilmesi için gereken şartlar şu şekildedir:
- Davanın açılmış (görülmekte) olan derdest bir dava olması gerekmektedir. İleride açılması düşünülen bir davanın üçüncü kişiye bildirilmesi, davanın ihbarı olarak nitelendirilemez.
- Davanın ihbarında hukuki yarar bulunmalıdır. Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir.
- Davanın ihbarı için, taraf sıfatı taşımayan ancak dava ehliyetine sahip bir üçüncü kişinin bulunması şarttır.
4. DAVANIN İHBARI USULÜ
İhbar yazılı olarak yapılır; ihbar sebebinin gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve yargılamanın hangi aşamada bulunduğunun belirtilmesi gerekir. (HMK m. 62/1)
Davanın ihbarı sebebiyle yargılama bir başka güne bırakılamaz ve ihbarın tevali etmesi gibi zorunlu olan durumlar dışında süre verilemez. (HMK m. 62/2)
Dava tahkikat sona erinceye kadar üçüncü kişiye ihbar edilebilir.
Davanın ihbarının mutlaka mahkeme aracılığıyla yapılması şart değildir; mahkeme dışında da gerçekleştirilebilir. Nitekim noter aracılığıyla ya da taahhütlü mektupla yapılan ihbar da hukuken geçerlidir.
Davanın ihbarının mahkeme aracılığıyla yapılması halinde, ihbar eden tarafın üç nüsha dilekçe ile mahkemeye başvurması gerekir. Bu dilekçede davanın tarafları ve konusu belirtilmeli, yargılamanın hangi aşamada bulunduğu ile ihbar sebepleri gerekçeleriyle birlikte açıklanmalıdır.
Mahkeme, davanın ihbarına ilişkin dilekçeyi üçüncü kişiye tebliğ etmeden önce, ihbarın şartlarını taşıyıp taşımadığını inceleyemez ve ihbar talebini kabul ya da reddetme yönünde bir karar veremez. Mahkemenin görevi, dilekçeyi üçüncü kişiye tebliğ etmektir; bu yükümlülük yerine getirilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulamaz. Buna karşılık, dava kendisine ihbar edilen üçüncü kişi fer’î müdahil olarak davaya katılırsa, mahkeme bu durumda ihbarın şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini inceleyebilir.
Davanın ihbarı HMK m.61 ‘den açıkça görüleceği üzere tarafların talebine bağlıdır. Taraflardan birinin talebi olmadıkça mahkeme re’sen davayı üçüncü bir kişiye ihbar edemez. Bu kuralın bazı istisnaları vardır:
- Mahkeme, hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine açılan tazminat davasını, ilgili hakime kendiliğinden ihbar eder. (HMK m. 48/2)
- Mahkeme babalık davasını, kendiliğinden cumhuriyet savcısına ve Hazineye, babalık davası ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar eder. (TMK m.301/3)
- Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebiyle işveren aleyhine açılan davalarda, dava SGK’ ya re’sen ihbar edilir. (İş Mah. K. m.7)
5. DAVANIN İHBAR EDİLMESİ SONUÇLARI
Üçüncü kişi fer’i müdahil olarak katıldığından davanın tarafı olmaz ve onun hakkında hüküm verilemez. (Yargıtay 10.HD. 17.10.2011 T, 2011/11-8914 E, 2011/140156 K.)
Dava kendisine ihbar edilen üçüncü kişi, taraf sıfatına sahip olmadığından hükmü kural olarak temyiz edemez. Ancak kanuna aykırı biçimde doğrudan kendisi hakkında hüküm kurulmuşsa, bu durumda ihbar olunan üçüncü kişi yalnızca kendiyle ilgili kısım bakımından temyiz yoluna başvurabilir.
Nitekim Yargıtay HGK 01.07.2020 T. 2016/826 E. 2020/499 K. sayılı kararı:
"…Davacı vekili ise dosyanın tekemmül ettiğini, sadece davanın ihbarı konusunda uzadığını, ihbarın da davalıyla ihbar olunanlar arasında bir mesele olup dava ile doğrudan bağlantılı olmadığını beyan etmesi üzerine mahkemece aynı duruşmada verilen ara karar ile dosyanın karar aşamasına gelmiş olması nedeniyle davanın ihbar edilenlere tebliğ edilmesinden vazgeçilmesine karar verilerek aynı duruşmada esasa ilişkin hüküm kurulmuştur.
Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 62. maddesinde belirtildiği gibi davanın ihbarı ile yargılamanın başka bir güne bırakılamayacağı ve ihbarın mahkeme dışı vasıtalarla da yapılabileceği dikkate alındığında mahkemece, bildirilen adresler esas alınarak ihbar dilekçesinin tebliğe çıkarılması ile yetinilmesi yerindedir.
O hâlde açıklanan bu nedenlerle yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, işin esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir." şeklindedir.
İhbar edilen davada verilen hükmün ihbar eden kişiye etkisi hakkında 69 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyasen uygulanır. (İHBARIN ETKİSİ )
“Fer’î müdahalenin etkisi
MADDE 69- (1) Müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir.
(2) Fer’î müdahilin, tarafla rücu ilişkisinde, asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez. Ancak, müdahil, zamanında ihbar yapılmadığı için davaya geç katıldığını veya yanında katıldığı tarafın iddia ve savunma imkânlarını kullanmasını engellediğini ya da kendisince bilinmeyen iddia ve savunma imkânlarının, tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığını belirterek, yanında katıldığı tarafın yargılamayı hatalı yürüttüğünü ileri sürebilir.”
Davanın üçüncü kişiye ihbar edilmesi, kural olarak bu kişi bakımından zamanaşımını kesici bir sonuç doğurmaz. Ancak kambiyo senetleri açısından farklı bir düzenleme söz konusudur. Zira TTK m.750 uyarınca, kambiyo senetlerinde davanın üçüncü kişiye ihbarı, onun yönünden de zamanaşımını kesici etki doğurmaktadır.
Yararlanılan Kaynaklar:
AYDEMİR, Efrail/MEMİŞ, Yusuf/RUHİ, Ahmet Cemal/GÜLEÇ UÇAKHAN Sema: Hukuk Davaları, C.1, 1.Bası, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2016.
KURU, Baki: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Kitabevi, Ankara, 2017.
PEKCANITEZ, Hakan/ ATALAY, Oğuz/ÖZEKES, Muhammet: Medenî Usul Hukuku, Yetkin Yayınevi, 12. Bası, Ankara, 2011.