Davalar & Makaleler

CEZA İNFAZINA ARA VEREN NEDENLER

18 Temmuz 2025

A. GİRİŞ

Ceza adalet sisteminin temel hedeflerinden biri, işlenen suçlara karşı orantılı bir ceza öngörmek ve bu cezanın infazı yoluyla toplumsal düzeni korumaktır. Ancak bu ilkenin katı biçimde uygulanması, zaman zaman insan hakları ve insani değerlerle çatışabilmektedir. Ceza infazına ara verilmesi, işte bu noktada bir denge unsuru olarak ortaya çıkar. Ceza infazına ara verilmesi, hukukun yalnızca cezalandırıcı yönünü değil, aynı zamanda bireyin yaşam hakkını, sağlık hakkını, aile bağlarını ve toplumsal bütünleşmesini dikkate alan yönünü de öne çıkarır. Bu bağlamda infaz hukukunda “istisna” olarak yer alan infaza ara verme nedenleri, ceza adalet sisteminin insani ve demokratik niteliğini pekiştirmektedir.

Türk hukukunda ceza infazına ara verilmesinin hukuki dayanakları hem iç hukukta hem de uluslararası hukukta açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler ışığında ceza infazına ara veren sebepleri sağlık, gebelik ve doğum, ileri yaş ve engellilik, ailevi nedenler ile olağanüstü durumlar olarak ifade edebiliriz.

B. TÜRK HUKUKUNDA CEZA İNFAZINA ARA VEREN NEDENLER

1. SAĞLIK NEDENLERİ

Sağlık nedenleri, ceza infazına ara verilmesinde en sık karşılaşılan husustur. Özellikle kanser, ileri derecede kalp rahatsızlıkları, organ yetmezlikleri, ağır ruhsal bozukluklar gibi hastalıklar cezaevinde yaşamı imkânsız hale getirmektedir. Bu noktada adli tıp kurumu raporları, hükümlünün tedavisinin cezaevi koşullarında mümkün olup olmadığını belirlemede temel kriterdir. Sağlık nedeniyle infaza ara verilmesinin yalnızca hukuki değil, aynı zamanda insani bir zorunluluk olup, hukuka aykırı uygulamalar telafi güç sonuçlar doğurmaktadır. Bu noktada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) görülen davalarda da birçok hak ihlali kararı vermiştir. Örneğin Gülay Çetin/Türkiye kararında, kanser hastası hükümlünün cezaevinde tutulmasının, Kudła/Polonya kararında ise psikolojik rahatsızlıkların dikkate alınmamasının AİHS m.3 kapsamında işkence yasağına aykırı olduğu belirtilmiştir.

Bu konuda 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlıklı 16’ncı maddesinde,

“(1) Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geriye bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar Türk Ceza Kanunu’nun 57’nci maddesinde belirtilen sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır.

(2) Diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.

(3) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir. Geri bırakma kararı, mahkûmun tâbi olacağı yükümlülükler belirtilmek suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri bırakma süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir. Geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan kolluk makam ve memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir.”

2. GEBELİK VE DOĞUM

Türk hukukunda gebelik ve doğum, ceza infazına ara verilmesi gereken özel durumlardan biridir. Bu düzenleme, yalnızca annenin sağlığını değil, aynı zamanda çocuğun üstün yararını korumayı hedefler. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de çocuğun aile ortamında büyümesi ve gelişimi için devletlerin gerekli tedbirleri almasını öngörmektedir. Uygulamada cezaevlerinde doğum yapan annelerin ve bebeklerin koşulları halen eleştirilmektedir. Çocukların erken yaşta cezaevi ortamında büyümesi hem psikolojik hem de sosyolojik açıdan sorunlu bir durum yaratmaktadır.

Bu konuda 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlıklı 16’ncı maddesinde,

“(4) Hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren bir yıl altı ay geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır. Çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş olursa, doğumdan itibaren iki ay geçince ceza infaz olunur.

(5) (Ek: 24/1/2013-6411/3 md.) Kapalı ceza infaz kurumuna girdikten sonra gebe kalanlardan koşullu salıverilmesine altı yıldan fazla süre kalanlar ile eylem ve tutumları nedeniyle tehlikeli sayılanlar hakkında dördüncü fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu kişilerin cezasının dördüncü fıkrada öngörülen kısmı, ceza infaz kurumlarında kendileri için düzenlenen uygun yerlerde infaz olunur.”

hükümlerine yer verilmiştir.

Yine 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun “Özel infaz usulleri” başlıklı 110’uncu maddesinde ise,

“(4) Doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçen ve toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan ya da adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlü kadınların cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir. Bu fıkra uyarınca talepte bulunulabilmesi için kadının doğurduğu tarihten itibaren bir yıl altı ay geçmemiş olması gerekir. Konutta infaza karar verdikten sonra çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş olursa infaz hâkimi konutta infaz uygulamasına ilişkin kararını kaldırır.”

hükmü yer almaktadır.

3. İLERİ YAŞ VE ENGELLİLİK

İleri yaş ve engellilik, hükümlülerin cezaevi koşullarına uyumunu zorlaştıran önemli faktörlerdir. Yaşlı hükümlülerin sağlık sorunları ve hareket kısıtlılıkları nedeniyle cezaevinde yaşam kalitesi ciddi şekilde düşmektedir. Engelli hükümlüler için cezaevlerinde uygun fiziksel koşulların sağlanmaması, insan onuruna aykırılık teşkil etmektedir.

Bu konuda 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlıklı 16’ncı maddesinde,

“(3) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir. Geri bırakma kararı, mahkûmun tâbi olacağı yükümlülükler belirtilmek suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri bırakma süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir. Geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan kolluk makam ve memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir.

..

(6) (Ek: 24/1/2013-6411/3 md.) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir.”

hükümlerine yer verilmiştir.

Yine 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun “Özel infaz usulleri” başlıklı 110’uncu maddesinde ise,

“(2) Mahkûmiyete konu suç nedeniyle doğmuş zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine dair hukukî sorumlulukları saklı kalmak üzere;

a) Kadın, çocuk veya altmışbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam üç yıl,

b) Yetmiş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam dört yıl,

c) Yetmişbeş yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam beş yıl,

d) (Ek:4/6/2025-7550/15 md.) Seksen yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam altı yıl,

veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.

..

  1. (Değişik:4/6/2025-7550/15 md.) Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesine karar verilenler hakkında tabi oldukları infaz rejimine göre koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı hükümleri uygulanır.

(6) Cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesi kararı, infaza başlandıktan sonra da verilebilir.

(7) İnfaz hâkimi talep üzerine, cezanın özel infaz usulüne göre çektirilmesi sırasında bu usulün uygulanmasına son verebilir. Özel infaz usulünün gereklerine geçerli bir mazeret olmaksızın uyulmaması hâlinde ise bu usulün uygulanmasına son verilir ve bu hâlde infaza genel hükümlere göre ceza infaz kurumlarında devam edilir. Özel infaz usulüne göre geçirilen süre, infaz aşamasında mahsup edilir. Bu fıkranın uygulandığı hâllerde 105/A maddesi hükümleri uygulanmaz.

(8) Bu madde hükümlerine göre verilen kararlara itiraz yolu açıktır.

(9) Üçüncü ve dördüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri;

a) Terör suçları ile örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçlarından ya da örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkûm olanlar,

b) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar,

c) Adlî para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler,

d) Koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler,

e) (Ek:4/6/2025-7550/15 md.) 105/A maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları uyarınca açık ceza infaz kurumuna gönderilenler,

hakkında uygulanmaz.

(10) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”

hükümlerine yer verilmiştir.

4. AİLEVİ NEDENLER

Ceza infazına ara verilmesine sebep olan bir diğer durum ailevi nedenlerdir. Hükümlünün birinci derece yakınlarının ölümü veya ağır hastalığı durumunda, hükümlünün cenazeye katılmasına veya ailesiyle kısa süreli görüşmesine izin verilebilir. Bu tür düzenlemeler, aile bağlarının korunması ve hükümlünün topluma yeniden kazandırılmasına katkı sağlar. Bu hükümler AİHS m.8 çerçevesinde aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilir.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun “Mazeret izni” başlıklı 94’üncü ve “Özel izin” başlıklı 95’inci maddelerinde bu hususlara yer veren hükümleri görmekteyiz.

Madde 94:

  1. Hükümlülük süresinin onda birini iyi hâlle geçirmiş olanlara hükümlünün isteği ile;

a) Ana, baba, eş, kardeş veya çocuğunun ölümü nedeniyle ceza infaz kurumu en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile,

b) Yukarıdaki bentte sayılan yakınlarından birisinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hâllerinin veya deprem, su baskını, yangın gibi felâketler nedeniyle zarara uğradıklarının belgelendirilmesi koşuluyla kurum en üst amirinin görüşü, Cumhuriyet Başsavcılığının önerisi ve Adalet Bakanlığının onayı ile,

Yol dışında on güne kadar mazeret izni verilebilir.

(2) (Değişik: 27/4/2012-6301/1 md.) Bu Kanunun 25 inci maddesi kapsamına girenler hariç, yüksek güvenlikli ceza infaz kurumunda bulunanlar da dâhil olmak üzere, güvenlik bakımından sakınca oluşturmaması koşuluyla tehlikeli olmayan hükümlünün, dış güvenlik görevlisinin refakatinde bulunmak şartıyla, talebi ve Cumhuriyet Başsavcısının onayıyla;

a) İkinci derece dahil kan veya kayın hısımlarından birinin ya da eşinin ölümü nedeniyle cenazesine katılması için yol süresi dışında iki güne kadar,

b) Sağlık Kurulu raporu ile belgelendirilmesi şartıyla ana, baba, eş, kardeş, çocuk ile eşin anne veya babasından birinin yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık hâllerinin bulunması nedeniyle bunlardan her biri için (…)toplam iki defaya mahsus olmak üzere hasta ziyareti amacıyla yol süresi dışında bir güne kadar,

izin verilebilir. (Değişik ikinci cümle: 24/1/2013-6411/ 10 md.) Hükümlünün, izin süresi içinde gece konaklaması gerektiği takdirde, kendi evi veya (a) bendinde belirtilen bir yakınının evinde, güvenli görülen başka bir yerde ya da gidilen yerde bulunan kapalı ceza infaz kurumunda kalmasına, güvenlik hususu değerlendirilmek ve gerekli güvenlik tedbirleri alınmak suretiyle, gidilen yerin valisi tarafından karar verilir. Yurt dışına çıkmasını gerektirmesi durumunda hükümlüye, bu madde gereğince izin verilemez.”

“Madde 95:

(1) Açık ceza infaz kurumlarında bulunanlarla kapalı ceza infaz kurumunda olup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazananlara, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini veya güçlendirmelerini ve dış dünyaya uyumlarını sağlamak amacıyla kurum en üst amirinin önerisi ve Cumhuriyet Başsavcılığının onayı ile üç ayda bir, yol hariç yedi güne kadar izin verilebilir. (Ek cümle:14/4/2020-7242/39 md) Hastalık veya doğal afet gibi zorunlu hâllerde bu izinler birleştirilerek kullandırılabilir.”

5. OLAĞANÜSTÜ DURUMLAR

Doğal afetler, salgın hastalıklar ve savaş gibi olağanüstü durumlar da ceza infazına ara verilmesine sebep olabilir. Örneğim COVID-19 Pandemisinde Türkiye’de ve birçok ülkede salgın nedeniyle ceza infaz kurumlarında sayının azaltılması amacıyla cezaların ertelenmesi yoluna gidilmiştir. Deprem ve sel gibi afetlerde de hükümlülerin güvenliğinin sağlanması amacıyla infaza geçici olarak ara verilmesi gerekebilir.

Ceza infazına ara verilmesi yalnızca zorunlu sebeplerle değil, adli makamların takdir yetkisiyle de uygulanabilir. Özellikle kısa süreli hapis cezalarında, hükümlünün toplumsal bağlarını kaybetmemesi amacıyla infaz ertelenebilir. Bu tür ertelemeler çoğu kez savcılık veya mahkeme kararına bağlıdır.

Yararlanılan Kaynaklar:

Veli Özer Özbek vd., İnfaz Hukuku, 19. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2024

Bu sitede paylaşılan çalışmalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup, Türkiye Barolar Birliği'nin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.

Popüler

Öne Çıkan

Yeni

Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması Sürecinde Toplu Görüşmelere Kadar Yaşanan Yasal Prosedür
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Mayıs 2019
YLSY Öğrenim Programı Kapsamında Yurtdışında Lisansüstü Öğrenim Gören Öğrencilerin Karşılaştığı Hukuki Sorunlar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
03 Mayıs 2019
İş Makinelerinin Mülkiyetinin Tespiti ve Tescili
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Mayıs 2019
Doktorların Kamu Hastanelerinde ve/veya Özel Hastanelerde Çalışma Halleri
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
09 Mayıs 2019
Kamulaştırma Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
11 Mayıs 2019
Trafik Kazaları Sonrasında Karşılaşılan Hukuki Süreç ve Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Mayıs 2019
Aldatan Eşin Sevgilisinin, Aldatılan Eşe Manevi Tazminat Ödemesi Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Mayıs 2019
Karşılıksız Çek Şikayetinde Başvuru Hakkı ve Şirket Yetkilisinin Belirtilmesi
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Mayıs 2019
Konkordato Halinde İşçi Alacaklarının Durumu
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
21 Mayıs 2019
Konkordato Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
24 Mayıs 2019
Tahkim Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
26 Mayıs 2019
Kişiler Hukukuna İlişkin Davalar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
29 Mayıs 2019
Kredi Kullanımında Hayat Sigortasının Yapılması Durumu, Vefat Eden Kişinin Kredi Borcuna İlişkin Mirasçıların Karşılaştığı Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Haziran 2019
Lex Mercatoria And Arbitration
Av. Fatmira MULAJ
03 Haziran 2019
Maçlarda Görev Alan Polis Memurlarının Harcırah Alacağı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Haziran 2019
Medeni Hukukun Tanımı ve Kapsamı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
08 Haziran 2019
Milletlerarası Tahkimde Ayrılabilirlik İlkesi
Av. Fatmira MULAJ
11 Haziran 2019
Miras Hukukunda Ortaklığın Giderilmesi Davası (Paylaşma Davası)
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Haziran 2019
Miras Hukukuna İlişkin Dava ve Talepler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Haziran 2019
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Haziran 2019