FAİR PLAY NEDİR? FAİR PLAY KAVRAMI VE GELİŞİMİ, TÜRKİYE’DE FAİR PLAY, SPOR HUKUKUNDA FAİR PLAY, YARGITAY KARARLARINDA FAİR PLAY, FAİR PLAY KURULUŞLARI VE FAİR PLAY’E ÖRNEK DAVRANIŞLAR
17 Ekim 2019
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte insanların, spor müsabakalarına ulaşması, haberdar olması, seyretmesi, bahis oynaması da kolaylaşmaktadır. Bu sebeple insanların spora olan ilgilileri doğrultusunda spor da bir gelişim kaydetmektedir. Uluslara has olarak yapılan sporlar, uluslararası alanda yapılmaya başlanmış, turnuvalar ve müsabakalar düzenlenmesiyle, muhtelif spor dalları oluşmuştur. Spor her ne kadar kişisel gelişim sağlayıp, takım ruhu, takım çalışması gibi kavramları ön plana çıkarmakta ise de niteliği gereği, bir tarafın galip gelip diğer tarafın mağlup olması gerektiğinden rekabeti de içermektedir. Çoğu spor dalında karşı tarafın mağlup edilmesi amaçlanmaktadır.
Zamanla gelişen spor alanında müsabakalar sonucunda galip gelenlere verilecek ödüller arttığından ve kazanma hırsı da insan doğasında olduğundan dolayı rekabet ortamı giderek artmaktadır. Gelişen rekabet karşısında bu çekişmenin belirli kurallar dâhilinde kalması adına, gerek ulusal, gerek uluslararası düzenlemeler getirilmiştir. Buna ek olarak insan onurunun her zaman üstün tutulması gerektiğinden dolayı, müsabakalar belirli bir hoşgörü çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Bu noktada çalışmamızın konusu olan fair play ön plâna çıkmaktadır. Çalışmamızda fair play kavramını, buna ilişkin pozitif düzenlemeleri ve fair playin Yargıtay kararlarındaki yerini ele alarak, spor hukuku kapsamında fair play ilkesini incelemeye çalışacağız.
- GENEL OLARAK
- KAVRAM GELİŞİMİ
- TANIM
- TÜRKİYE’DE FAIR PLAY
- SPOR HUKUKUNDA FAIR PLAY
- POZİTİF HUKUKTA FAIR PLAY
- YARGITAY KARARLARINDA FAIR PLAY
- FAIR PLAYE İLİŞKİN KURULUŞLAR
- FAIR PLAY’E İLİŞKİN ÖRNEK DAVRANIŞLAR
Fair play, 15. yüzyılda İngiltere’de kullanılan çeşitli kavramlardan türeyerek günümüzdeki kullanımını almış ve artık tüm dünyaca bilinen bir kavram hâline gelmiştir.
Günümüzde sportif yarışmaların ticarileşmeye başlaması fair play anlayışını, fırsat eşitliğini bozacak davranışlardan kaçınma, rakibi düşman olarak görmeme, rakibin dezavantajlarından yararlanmama şeklindeki ahlâkî ve hoşgörülü şeklinden gittikçe sadece yarışma kurallarına uyulması şekline evirilmiştir. Bu durum informal (biçimsel olmayan) fair play anlayışından formal (biçimsel) fair play anlayışına geçiş şeklinde ifade edilebilir. Fair play kavramı yalnızca oyun kurallarına uygun davranmak olarak yorumlanmamalıdır. Zira fair play olgusunun temelinde insan onuru bulunmaktadır.
Fair play kavramının net bir tanımı bulunmamaktadır. Ancak Türkçeye çevirisi “adil oyun” anlamına gelmektedir. Bu kavram aslında centilmenlik, hoşgörü, dostluk, kardeşlik sevgi, saygı, barış gibi muhtelif mefhumların sporda ki görünüş biçimidir. Fair play günümüzde artık sporla özdeşmiş bir kavramdır.
Fair play, sporcuların müsabaka süresince, her halde kurallara riayet etmeleri, fırsat eşitliğini bozacak davranışlardan kaçınmaları, rakibi düşman olarak görmemeyi, rakibin dezavantajlarından yararlanmamayı içerir. Bir başka deyişle fair play, hoşgörülü ve dürüstçe oynamak anlamına gelmektedir. En genel tanımla ise, spor müsabakalarındaki insanların, rakiplerinin de insan olduğunu unutmaması ve bu doğrultuda davranmasıdır.
Fair play kavramı Türkçeye “sporda erdemlik” olarak girmiş ve “sportif erdem” olarak evirilerek bu şekilde yerleşmiştir. Fair play, sporda ki hoşgörü olup, bu sebeple fair play kavramının Türkiye’deki gelişimi hızlı ve kolay olmuştur. Doğası gereği spor, rekabeti içinde barındırmaktadır. Maalesef, spor müsabakalarında karşılaşmak istemediğimiz anlar da yaşanmaktadır. Profesyonel anlamda müsabakalar neticesinde elde edilecek kâr yahut amaç daha büyük olsa da sporun her alanın da rekabet bulunmaktadır. Halı sahalarda yapılan futbol maçlarında, kafes sahalarda oynanan tek pota basketbol maçlarında dahi bir çekişme vardır. Sporun doğasında rekabet bulunduğu kadar bireylerin kişisel gelişimlerine katkısı da mevcuttur. Aslen burada bir denge söz konusudur. Spordaki rekabet fair play çerçevesinde kalarak heyecanlı bir hal almaktadır. Aksi halde rekabetin şiddeti arttığında insan haklarına aykırılıklar gündeme gelecek ve sporda heyecandan ziyade şiddet ön plana çıkacaktır. Netice itibariyle fair play kavramının kurumlarca düzenlenmediği, ödüllendirilmediği yerlerde, sporun her alanında var olduğunu görmekteyiz.
6222 sayılı Sporda Şiddetin ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun birinci maddesinde kanunun amacı açıklanmıştır:
“Bu Kanunun amacı; müsabaka öncesinde, esnasında veya sonrasında spor alanları ile bunların çevresinde, taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş ve geliş güzergâhlarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesidir.”
Kanunda fair play kelimeleri geçmese de, nitelik itibariyle fair playe hizmet eden bir Kanundur. Şöyle ki, fair play ilkesi sporcunun oyunda ve oyun dışında, rakibe, taraftarlara, hakemlere, seyircilere sportmence davranmasını amaçlamaktadır12. Spor faaliyetine katılan herkesin birbirine sportmence davranması ile fair play gerçekleşecektir. 6222 sayılı Kanunda da bu amaçlanmaktadır. Yalnızca sporcular değil, müsabaka içi ve dışı tüm süjeler bu Kanun kapsamında değerlendirilmektedir.
Sporda karşılaşılan doping, seyirci taşkınlığı, şike, rüşvet gibi bir çok sorunun da çözümü aslında fair play ilkesinin iyi anlaşılmasından geçmektedir.
Fair play kavramı etik üstü bir kavram olduğundan dolayı15 belirli kalıplara sokularak tanımının yapılması ya da belirli davranışlarla sınırlandırılması düşünülemez. Bu sebeple kalıp bir kanun hâline sokulması fair play anlayışı ile çelişmektedir. Ülkemizde de fair playe münhasıran çıkarılmış bir kanun bulunmamaktadır.
Fair play her ne kadar pozitif düzenleme olarak bulunmasa da sporcular ve spora dâhil olan süjeler tarafından bağlayıcı olarak kabul edilmektedir. Bunun gerekçelendirilmesi ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 .maddesine dayandırılmaktadır. Türk hukuku bakımından ise gerek Yargıtay uygulamalarınca gerek dürüstlük kuralının (TMK m.2) geniş bir şekilde yorumlanması ile gerekçelendirilebilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında fair play ilkesi açıklanmıştır. Bu kararda özetle 10 Nisan Polis Bayramı kapsamında düzenlenen halı saha turnuvasında çevik kuvvet memurlarının rakip memura sert girmesi sonucu sakatlanması ve bu sakatlık sonucunda sakatlanan memurun maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay bu kararında fair playin bir ilke olarak benimsendiğini görmekteyiz. Fair play ilkesi Yargıtay tarafından, Türkiye Futbol Federasyonu’nun Fair Play Talimatına atıfta bulunularak açıklanmaktadır: “Futbol oyununu dürüstlük içinde oynama, rakibine sportmence davranma düşüncesinden hareketle, müsabakalara katılan kulüpler, oyuncular, hakemler, teknik yönetici, öğretici ve eğiticiler ve seyircilerin: a-oyun ve yarışma kurallarına riayet etmeleri, b-karşı takım oyuncularına, maçı yönetenlere, maçla ilgili diğer görevlilere, seyircilere, basın ve yayın temsilcilerine sportmence davranmaları ve bu konuda her türlü çabayı harcamaları, c-maçlara katılan herkesin, maçtan önce, maç sırasında ve maç sonrasında, maçın sonucuna ve maçı yönetenlerin verdiği kararlara saygılı davranmaları, fair play hareketleridir.” Görüldüğü üzere Yargıtay tarafından fair play ilkesi Spor Hukuku alanında bir genel ilke olarak kabul edilmiştir. Ayrıca yine belirtmek gerekir ki bu kararda fair play kavramı spor ahlâkı olarak nitelendirilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ise bir kararında, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı olduğundan bahisle açılan davanın kısmen kabulü yerine davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur: “…..Dava konusu haberdeki başlık, o tarihteki ... – ... futbol karşılaşması sırasında, ... spor klübü yöneticisi olarak bilinen davacının, maç seyri sırasındaki söz ve davranışlarına karşı başka bir yöneticinin uyarı mahiyetindeki bir beyanına dayandırılmış olup, kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Haber başlığının, sporda fair-playi teşvik eden bir başlık olarak algılanması gerekir. Bu itibarla davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA…” Bu kararda da Yargıtay fair play ilkesinin üstünlüğünü belirtmiştir. Yargıtay bu tutumu ile Spor Hukuku alanında önemli bir ilke olan ve yazılı olmayan fair play ilkesinin varlığını kabul etmiştir. Böylece fair playin yalnızca oyun kurallarına uymak olduğu anlamına gelmediği Yargıtay tarafından da kabul edilmiştir.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin, Uluslararası Fair Play Konseyi19’ni kabul etmesi ve onu kuruluşu olarak benimsemesi ile ülkeler ulusal olimpiyat komitelerinde fair play komisyonları kurmaya bağlamışlardır.
Türkiye’de, Fair Play konusunda ilk kurumsal yapılanma, 1981 yılında Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi (TMOK) çatısı altında kurulan Fair Play Komisyonu’dur20. 1993’te ise Fair Play Yönetmeliğinin hazırlanmış ve Fair Play çalışmaları yapması ve fair play ödülü almaya hak kazanacakların belirlenmesi amacıyla Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi Fair Play Konseyi kurulmuştur. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Fair Play Konseyi çalışmaları sayesinde uluslararası Fair Play kuruluşları arasında saygın bir yer edinmiştir.
1994’te, Zürih’te kurulan, Avrupa ülkelerinin Fair Play temsilcilerinin katıldığı Avrupa Fair Play Birliğinde (EFPM) Türkiye kurucu üyedir ve bazı Kafkas ve Balkan ülkelerinin fair play çalışmaları ve kurumsal yapılanmaları konularında yol gösterme ile görevlendirmiştir.
Fair play uluslararası bir kavram olduğundan dolayı, dünya çağında birlik sağlamakta ve sporun gelişimine de katkı sağlamaktadır.
UEFA Şampiyonlar Ligi, Final Maçı, Bayern Munich – Valencia Oliver Kahn adlı efsanevi Alman kaleci, Şampiyonlar Ligi final maçının penaltılara gitmesi sonucunda, son penaltı vuruşunu yapmış ve eşitliği bozarak takımının şampiyon olmasını sağlamıştır. Ancak golün ardından şampiyonluğu kutlamak yerine rakip takım kalecisi Santiago Canizares’i teselli etmeye gitmiştir. Bu davranışı neticesinde kendisine UEFA tarafından fair play ödülü verilmiştir.
Messina – Roma Maçı
De Rossi açılan orta sonucunda kafa topuna çıkmış ancak top eline çarpmış ve ardından gol olmuştur. Fakat De Rossi gidip hakeme topun eline çarptığını söylemiş ve golü saydırmamıştır. Hakemin görmediği bir anda eliyle gol atan De Rossi bu golü iptal ettirerek fair playin güzel örneklerinden birini sergilemiştir.
1956 Avustralya Ulusal Şampiyonası
John Landy o dönem koşuda rekor kırmak için çok iyi çalışmıştı. Koşu sırasında Ron Clarke yere düştü. Diğer sporcular yarışa devam etmesine rağmen, Landy, Ron Clarke'ı ayağa kaldırarak yarışa devam etmesini sağladı. Burada zaman kaybetmesine rağmen Landy yarışı birinci olarak kazandı ve sportmenliğe yakışır bir davranış sergilemiş oldu.
*Çalışmanın hazırlanmasında belirtilen kaynaklardan yararlanılmıştır.
- DOĞU, Hakkı Mert: Türk Spor Hukukunda Fair Play, TBBD, S. 133, Ankara 2017.
- GENÇ, DurmuĢ Ali: Spor Hukuku, İstanbul 1998.
- PEHLİVAN Zekai: Fair-Play Kavramının Geliştirilmesinde Okul Sporunun Yeri ve Önemi, Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, ı (2) Ankara 2014, C. 2, S. 2, s. 49-53.
- ŞENOL Talay: Spor Hukuku ve Spor Etiği Işığında Fair Play, Ankara Barosu Spor Hukuku Kurulu Av. İsmail İnan Armağanı, Ankara 2013, s. 707-715.
- TEL, Mikail: Türk Toplum Yaşantısında Fair Play, International Journal of Science Culture and Sport, Special Issue 1, Ankara 2014, s. 694-704.
- VĠEWEG, Klaus: Spor Hukukunun Büyüsü, Ġnönü ÜHFD, Malatya 2010, s. 1-39, Çeviren: Mehmet Arslan.
- YILDIRAN, İbrahim: Fair Play: Kapsamı, Türkiye’deki Görünümü Ve Geliştirme Perspektifleri, Gazi BESBD, C. 9, S. 4, s. 3-16. YURTCAN, Erdener: Sporda Şiddetin ve Düzensizliğin Önlenmesi Kanunu ve Yorumu, İstanbul 2006.