ADLİ KONTROL KARARLARININ İNFAZI
22 Nisan 2025
1. GİRİŞ
Ceza adalet sisteminde kişilerin hürriyetine yapılacak müdahaleler, ancak hukukun belirlediği sınırlar dâhilinde ve temel hak ve özgürlüklerle bağdaştırılacak ölçüde uygulanabilir. Bu nedenle adli kontrol, kişinin tutuklanmaksızın belirli yükümlülüklere tabi tutulması suretiyle toplum içinde denetim altına alınmasını sağlayan koruma tedbiridir. Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği (DSHY)’nde belirtildiği üzere, adli kontrol tedbiri; tutuklama gibi ağır ve özgürlüğü doğrudan sınırlayan bir tedbirin yerine, daha hafif nitelikte ancak etkili denetim sağlayacak bir ara mekanizma olarak tasarlanmıştır.
Anayasa'nın 19. maddesi, kişi özgürlüklerinin ancak kanunla ve ölçülülük ilkesine uygun olarak sınırlandırılabileceğini belirtir. Bu doğrultuda, ceza muhakemesi sürecinde kişi özgürlüğüne yönelik müdahalelerin ölçülü, gerekli ve orantılı olması zorunludur. Bu anayasal gereklilik doğrultusunda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ile getirilen adli kontrol tedbiri, hem yargılamanın güvenliği hem de bireysel hakların korunması arasında denge kurmayı amaçlamaktadır.
2.ADLİ KONTROLÜN HUKUKİ DAYANAKLARI ve AMACI
CMK’nın 109. maddesi adli kontrol tedbirinin uygulanma esaslarını belirlerken, tutuklamaya alternatif olarak başvurulmasını öngörür. Bu çerçevede, hakim tarafından tutuklamaya oranla daha hafif bir tedbir olarak görülen adli kontrol, “ölçülülük” ve “orantılılık” ilkeleri ışığında uygulanmalıdır. CMK m. 100’de belirtilen tutuklama nedenlerinin varlığı halinde, öncelikle adli kontrol tedbirine başvurulması esastır.
CMK m. 109/1’de yer alan “şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrole alınmasına karar verilebilir” ibaresi, kanun koyucunun açık şekilde adli kontrolü tutuklamaya alternatif olarak kurguladığını ortaya koymaktadır. Ayrıca CMK m. 110’da adli kontrol tedbirinin uygulanmasında “yükümlülüğe tabi tutulacak kişi”nin yükümlülüklerini ne şekilde yerine getireceğine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
3.KOŞULLARI VE ORANTILILIK İLKESİ
Adli kontrol tedbirine başvurulabilmesi için öncelikle CMK m. 100’de belirtilen tutuklama sebeplerinin mevcut olması gerekmektedir. Bu kapsamda:
- Şüphelinin kaçma, saklanma veya kaçacağına dair somut olguların bulunması,
- Delillerin yok edilmesi, gizlenmesi veya değiştirilmesi ihtimali,
- Tanık, mağdur ya da diğer kişilere baskı yapılması tehlikesi,
- Bazı suçların işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe bulunması, gibi durumlar, adli kontrol tedbirinin uygulanabilmesine olanak tanır.
Bununla birlikte, CMK m. 109’da açıkça ifade edilen “orantılılık ilkesi” gereğince, tutuklama yerine uygulanabilecek adli kontrol tedbiri ile yargılamanın amacına ulaşılabiliyorsa, tutuklama kararı verilemez. Anayasa Mahkemesi de bu bağlamda, “ölçülülük” ilkesine uygun olmayan tutuklama kararlarını hak ihlali olarak değerlendirmiştir.
Anayasa Mahkemesi 2014/12151 başvuru numaralı kararı ((Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § …): Başvurucunun adli kontrol tedbiriyle yargılamaya devam edilmesi mümkünken, ölçüsüz şekilde tutuklanması kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali olarak değerlendirilmiştir.
Yargıtay 16. CD, E. 2017/1327, K. 2018/556: “Adli kontrol tedbiri uygulanmasıyla yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülebileceği durumda tutuklamaya karar verilmesi, orantılılık ilkesine aykırıdır.”
4. ADLİ KONTROL YÜKÜMLÜLÜKLERİ
CMK m. 109/3’te sayılan adli kontrol yükümlülükleri, şüphelinin bireysel durumuna göre hâkim tarafından belirlenebilir ve bunların bir veya birkaçı birlikte uygulanabilir. Bu yükümlülükler arasında:
- Yurt dışına çıkamamak,
- Belirtilen yerlere düzenli olarak başvurmak,
- Belli bir yerleşim yerini terk etmemek veya belirlenen bölgeler dışına çıkmamak,
- Uyuşturucu madde tedavisi veya psikolojik destek almak,
- Belirli meslekî faaliyetlere devam etmek veya belirli kişilere yaklaşmamak,
gibi çeşitli yükümlülükler yer alır.
Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m. 56 ve 57 uyarınca, adli kontrol tedbirinin uygulanması ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi süreci, ilgili kurumlar arasında koordinasyonla gerçekleştirilmekte ve ihlaller hâlinde tedbirin yeniden değerlendirilmesi sağlanmaktadır.
5. ADLİ KONTROL TEDBİRİNİN İNFAZI
Adli kontrol tedbirinin infazı, yükümlülüklerin başlamasından itibaren doğrudan yerine getirilmesi esasına dayanır. Tedbirin ne zaman ve nasıl uygulanacağı, kolluk birimlerine yazılı olarak bildirilir. Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m. 57’ye göre, şüphelinin yükümlülüklere uymaması halinde Cumhuriyet savcısı durumu değerlendirir ve gerekli hallerde hâkimin yeniden karar vermesi için dosya ile birlikte ilgili yargı merciine gönderir.
6. SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARLA İLGİLİ HÜKÜMLER
Suça sürüklenen çocuklar hakkında adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasında, çocuğun üstün yararı ilkesi ön planda tutulmalıdır. CMK m. 109’un yanı sıra 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 20. maddesi, çocuklar hakkında yapılacak adli kontrol uygulamasının çocuğun gelişimsel, sosyal ve eğitsel ihtiyaçları göz önünde bulundurularak şekillendirilmesini emreder.
Yararlanılan Kaynaklar:
Veli Özer Özbek vd., İnfaz Hukuku, 19. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2024