Davalar & Makaleler

FOTOĞRAFLANAN KİŞİNİN HAKLARI

30 Ekim 2024

A. Fotoğraflanan Kişinin Hakları

Kişinin özel ve sosyal hayatının korunması hukukun temel ilkelerinden biri olup fotoğraflanan kişinin de özel ve sosyal hayatının korunmaya değer bir husus olduğu açıktır. Özellikle izinsiz olarak çekilen fotoğraflar, kişinin hayatına yersiz ve hukuksuz bir müdahaledir ve hak ihlali doğurucu nitelikte eylemlerdir. Bu nedenle kişinin fotoğraflanması, kural olarak izne tabidir.

Kişi yazılı veya sözlü olarak ya da davranışıyla fotoğrafının çekilmesine izin verebilir. Fotoğraf çekimden önce izin alınabileceği gibi sonradan kişinin rızası ile çekime onay verilebilecektir. Diğer yandan kural olarak çocukların fotoğraflanmasında anne ve babasının veya vasisinin iznini almak gerekmektedir. Diğer yandan belirtelim ki kişi fotoğrafın asli unsuru olmayıp bir ayrıntı veya rastlantı sonucu fotoğrafın karesine girmişse bu durumda bir izin alınmasına gerek yoktur.

Fotoğraf ister izinle çekilmiş olsun isterse izinsiz çekilmiş olsun, şayet ticari bir amaçla kullanılması söz konusu ise fotoğraflanan kişiden mutlak surette izin alınması gerekir. Diğer bir ifade ile çekim için alınan izin, fotoğrafın ticari olarak kullanılmasına cevaz vermeyecektir. Ancak başlangıçta sözleşme yapılarak hem çekim yapılacağı hem de çekilen fotoğrafın ticari amaçla kullanılacağı aynı anda kararlaştırılabilecektir.

Kişilerin fotoğraflanması ve fotoğraflanan kişilerin haklarına ilişkin yasal düzenlemelere bakacak olursak, ilk olarak 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 86’ncı maddesinden bahsetmek gerekir. Söz konusu 86’ncı madde şöyledir:

“Eser mahiyetinde olmasalar bile, resim ve portreler tasvir edilenin, tasvir edilen ölmüşse 19’uncu maddenin birinci fıkrasında sayılanların muvafakati olmadan tasvir edilenin ölümünden 10 yıl geçmedikçe, teşhir veya diğer suretlerle umuma arz edilemez.

Birinci fıkradaki muvakafatin alınması;

  1. Memleketin siyasi ve içtimai hayatın rol oynayan kimselerin resimleri;
  2. Tasvir edilen kimselerin iştirak ettiği geçit resmi veya resmi tören yahut genel toplantıları gösteren resimler;
  3. Günlük hadiselere müteallik resimlerle radyo ve filim haberleri; için şart değildir.”

Görüldüğü gibi siyasi ve topluma mal olmuş kişilerin bu kapsamda yaptıkları faaliyetlerinin fotoğraflanması için, izin almaya gerek bulunmamaktadır. Bu noktada toplumun haber alma hakkının devreye girdiğini ifade etmek gerekir.

Kişilik haklarının korunmasına ilişkin genel düzenleme 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24’üncü maddesinde yer almaktadır. İzinsiz olarak fotoğraflanan kişi bu düzenlemenin korumasından da yararlanabilir. Söz konusu 24’üncü madde şöyledir:

“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.

Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kamunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”

Kişinin rızası, kamusal yarar, daha üstün nitelikteki bir özel yarar gibi hususlar, hukuka aykırılık iddialarını ortadan kaldırmaktadır. Ancak böylesi bir durum söz konusu değilse fotoğraflanan kişi haklarının ihlal edildiğinden hareketle ilgili mercilere başvuruda bulunabilecektir.

İzinsiz fotoğrafı çekilen kişi, şayet kişilik haklarına bir saldırı olduğunu düşünüyorsa hem hukuk hem de cezası davası açabilecektir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 25’inci maddesine göre bu konudaki hukuk davaları şunlardır;

  • Kişilik Haklarının İhlalinin Önlenmesi,
  • Kişilik Haklarına Yönelik Saldırının Durdurulması,
  • Kişilik Haklarına Yapılmış Saldırının Tespiti,
  • Maddi Ve Manevi Tazminat Davalarıdır.

Söz konusu davalar davacının veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabilmektedir. Ayrıca izinsiz fotoğraflama bir haksız fiil olarak kabul edilebileceğinden haksız fiilin gerçekleştiği, yani fotoğrafın çekildiği yer mahkemesinde de bu davalar açılabilecektir. Görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesidir.

Kişinin izinsiz olarak fotoğraflanması ve kullanımına ilişkin kişilik haklarına ilişkin fiiller ceza davasına da konu olabilecektir.

  • Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali Suçu (Türk Ceza Kanunu m.134)
  • Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu (Türk Ceza Kanunu m.135)
  • Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme ve Ele Geçirme Suçu (Türk Ceza Kanunu m.136)
  • Hakaret Suçu (Türk Ceza Kanunu m.125)
  • Şantaj Suçu (Türk Ceza Kanunu m.107)

Bu suçlara dayalı olarak açılacak davalarda yetkili mahkeme, fotoğrafın suç unsuru olarak kullanıldığı yerdeki mahkemedir. Görevli mahkeme ise asliye ceza mahkemesidir.

B. Yargı Kararları

Hukuk Genel Kurulu 2012/11-392 E. 2012/593 K. Sayılı Kararı:

“Taraflar arasındaki “tazminat ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkeme’since davanın reddine dair verilen 25.09.2008 gün ve 2008/66 E., 2008/533 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.06.2010 gün ve 2009/1555 E., 2010/7121 K. sayılı ilamı ile;

(...Davacı vekili, müvekkilimin 1964 yılında fotoğrafçı olan dedesi tarafından ablası ile birlikte eski gümrük meydanında çekilen fotoğrafını Mersin İli'ni tanıtmak üzere ... com.web sitesine koyduğunu, davalı şirket tarafından bu siteden müvekkilinin izni olmadan alınan bu resmin web sitesi anasayfasında, mağaza vitrininde ve kartvizitlerinde ticari amaçlı olarak kullanıldığını, ticari amaçlı bu kullanımın kişilik hakkına saldırı niteliğinde olduğunu ileri sürerek, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlar doğrultusunda, davacının resmini bizzat .... Com adlı Web sitesine Mersin İli'ni tanıtmak üzere verdiği, internet sitesinde yayınlanan fotoğrafa herkesin ulaşabileceği, davacının resmini siteye vermekle izin vermiş olduğu, dava konusu resimdeki ana amacın kişi olmadığı, bu görünüm ile davacının kişiliğine saldırıdan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, davacının da resminin bulunduğu fotoğrafın davalı tarafından izinsiz olarak ticari amaçla kullanılmasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin olup, ablası ile çekilmiş olan dava konusu resmin davacı tarafından Mersin İli'ni tanıtmak amacıyla ... com.web sitesinde yayınlanmak üzere verildiği çekişmesizdir. Uyuşmazlık, davacı tarafından anılan sitede yayınlanmasına izin verilen dava konusu resmin davacının izni olmaksızın davalı tarafından ticari amaçla kullanılıp kullanılamayacağı noktasında toplanmakta olup, mahkemece, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

Oysa, dava konusu resmin görüntüleme amacının davacının çocukluk çağına ve özel yaşamına ilişkin olduğu kuşkusuz olup, mahkemenin kabulünün aksine dava konusu fotoğrafın kültürel ve tanıtım amaçlı olarak anılan sitede yayınlanmak üzere rıza ile verilmiş olması, bu resmin izinsiz bir şekilde başkaları tarafından ticari amaçlı çoğaltılmasına ve kullanılmasına da izin verildiği anlamına gelmez. Bu bağlamda davalı tarafından dava konusu edilen resmin çeşitli şekillerde izinsiz olarak ticari amaçla kullanıldığının dosya kapsamı ile sabit olması karşısında mahkemece, 5846 sayılı FSEK'nun 86. maddesi yollaması ile uyuşmazlığın BK'nun 49 ile TMK'nun 24. maddeleri bağlamında ele alınıp değerlendirilip tartışılmak ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken isabetli bulunmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, davacıya ait fotoğrafın davalı şirket tarafından kullanılmasında hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.

Bozma ve direnme kararlarının içerikleri itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafından bir internet sitesine konulan fotoğrafın buradan alınarak bir başka yerde kullanılabilmesi için kendisinden izin alınmasının gerekip gerekmediği, bu bağlamda davalı işletme tanıtımında bu fotoğrafın kullanılmasının davacının kişilik haklarına saldırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, uyuşmazlığa ilişkin yasal durum hakkında aşağıdaki açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür:

5486 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK)’in 86. maddesi, eser niteliğinde olmasalar dahi, resim ve portrelerin, tasvir edilen kişilerin muvafakati alınmaksızın teşhir veya başka şekillerde umuma arz edilemeyeceğini öngörmektedir. Bu hükümdeki “resim ve portreler” ibaresi; fotoğrafları, çeşitli tekniklerle yapılmış portreleri, tek başına veya topluluk içinde bulunurken çekilmiş resimleri ifade etmektedir. Bütün bunların, izinsiz olarak teşhiri veya umuma arz edilmesi ya da örneğin bir ilanda, vitrinde vs. kullanılması, anılan hükümle yasaklanmıştır.

Belirtilmelidir ki, Yasa’nın bu hükmüyle korunan şey; resim, portre veya fotoğrafın “eser” niteliği değil, bunlarda tasvir olunan kimsenin kişilik hakkıdır. (Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku,5. Bası, 2012, sayfa:289)

Dolayısıyla, bu yasağa aykırı nitelikteki eylemler, kişilik haklarına saldırı oluşturur ve Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi çerçevesinde manevi tazminat yükümlülüğü doğurur.

FSEK’nun 86. maddesinde, izin alınmasını gerektirmeyen haller üç bent halinde sayılmıştır. Bunlar; “memleketin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan kimselerin resimleri, tasvir edilen kimselerin iştirak ettiği geçit resmi veya resmi tören yahut genel toplantıları gösteren resimler ile günlük hadiselere mütaallik resimlerle radyo ve filim haberleri” şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca, anılan yasa hükmünde, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yayımın caiz olduğu hâllerde dahi, kişilik haklarına saldırıyı düzenleyen 4722 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 24 üncü maddesi hükmünün saklı olduğu belirtilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacıya ait fotoğrafın daha önce kendisi tarafından bir web sitesinde kullanılması, kendisine ait bu fotoğraf üzerinde tasarruf hakkının sona ermesi şeklinde yorumlanamayacağı gibi, davalı şirketin mağaza vitrininde ve işletme sahibinin kartvizitinde davacı fotoğrafının ticari nitelikli olarak kullanılması olayının da davacının kişilik haklarını zedelemediğinden bahsedilemez.

Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,”

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/1117 E. 2019/8033 K. Sayılı Kararı:

“Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 11/12/2018 tarih ve 2018/291-2018/357 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin Habertürk Televizyonu’nun Ankara temsilcisi ve kamuoyu tarafından tanınan ünlü bir gazeteci olduğunu, davalının ise “Hakan Öztürk Medya Eğitim Merkezi” adı altında yürüttüğü ticari faaliyetinin tanıtımını sosyal paylaşım sitesinden yaptığını, müvekkilinden izin alınmaksızın kendisine ait video ve fotoğrafların müvekkilinin şöhretinden yararlanıp kazanç elde etmek maksadı ile “https://www.facebook.com/hakanozturkmedya?fref=ts” linkinden paylaşıldığını, 5846 sayılı FSEK 86. maddesi gereğince eser mahiyetinde olmayan resimlerin tasvir edilenin muvafakati olmadan teşhir veya diğer suretlerle umuma arz edilemeyeceğini, davalının eyleminin müvekkilinin kişilik haklarına yönelik saldırı olduğunun ileri sürerek, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının müvekkilinin eski öğrencisi olduğunu, delil olarak sunulan videonun çekimi ve sosyal paylaşım sitelerinde yayımlanmasının davacının kendi rızası ile olduğunu, müvekkilinin kendisinin anlatan videoyu sitesinde bulundurmasının en doğan hakkı olduğunu, davacının da müvekkilinin sahibi olduğu eğitim merkezinde ders verdiğini, çekilen fotoğrafların bu döneme ilişkin olduğunu, öğrencilerin kendi sosyal medya profillerinde de paylaşıldığını, müvekkilinin izinsiz kullandığı ileri sürülen fotoğrafların davacının kendi sosyal paylaşım sitesinde de yer aldığını, davacının da müvekkilinden fotoğrafları paylaşırken izin almadığını, fotoğrafların 2010, 2012 ve 2013 senesine ait olduğunu ve davacının bu durumu yeni öğrenmiş olmasının mümkün olmadığını, 2010 yılında çekilen fotoğraf için 2015 yılında dava açılmasının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının fotoğraf ve görüntülerinin davalı tarafından internet ortamında tespit edilerek izni alınmaksızın kullanıldığı, eylemin davalının ticari faaliyetinin konusunu oluşturan spikerlik eğitimiyle ilgili yani ticari amaçlı olduğu, bu durumun FSEK’in 86. maddesinde belirlenen davacıya ait fotoğraf ve görüntülerin izni olmadan teşhir ve diğer suretlerde umuma arzı niteliğinde bulunduğu, somut olayda aynı maddede sınırlı olarak belirlenen muvafakat gerektirmeyen istisnai hallerden birinin de bulunmadığı, davacının fotoğrafının ve görüntüsünün izinsiz olarak kullanımı sebebiyle kişilik haklarının örselendiği ve manevi huzursuzluk yaşadığı gerekçesi ile kullanımın niteliğine, tarafların mali ve ekonomik durumlarına, sosyal durumlarına göre davanın kabulüne 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,”

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2013/12081 E. 2013/17646 K. Sayılı Kararı:

“Taraflar arasındaki basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 18/04/2013 gün ve 2012/7754-2013/7320 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK'nun 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, davacının temyiz talebi üzerine karar Dairemizce onanmıştır. Davacı, kararın düzeltilmesini istemiştir.

Davacı, dava dışı eşi ile aralarında boşanma davası devam ederken dosya içerisine sunulan bazı belge ve görüntülerin haber olarak yayınlandığını, kendisinin kamuya mal olmuş bir kimse olmaması nedeniyle izinsiz olarak özel hayatın gözler önüne serilmesinin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; boşanma davası devam ederken yayınlanan haberde, fotoğrafların mozaiklenmek sureti ile isimlerin ise sadece baş harfleri yazılarak kimliklerin net olarak anlaşılmayacak şekilde verildiği, yapılan haberin kişilik haklarını saldırı oluşturacak nitelikte olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Dava konusu haberin,.... gazetesinin 17/05/2010 tarihli nüshasının 3. sayfasında "Boşanma davasında fotoğraf misillemesi" başlığı ile yayınlandığı, haberin, bir kadın ve bir erkeğin yan yana çekilmiş bir fotoğrafı ile bir kadının yüzü açık bir şekilde sadece vücudunun bir kısmının mozaiklenerek yatakta çekilmiş görüntüsü eşliğinde, verildiği anlaşılmaktadır.

Basın özgürlüğü demokratik bir toplumun asli temellerinden birini oluşturur. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu sorumluluk "başkalarının şöhret ve haklarının korunması" için sınırlanabilir. Kamuya mal olmuş kişilerle karşılaştırıldığında özel kişilere yönelik haberlerin ve eleştirilerin sınırları daha dar olmalıdır.

Dava konusu haberde, davacının boşanma dosyasına giren çıplak fotoğrafına yer verilmiş, fotoğraf mozaiklense bile tanınacak ve vücudunun büyük bir kısmı görünecek şekilde yayınlanmıştır. Bireylerin veya ailelerin mahrem özel vaziyetlerine dair fotoğraf ve görüntülerin yayınlanması bu kişilerin iyi bir itibara sahip olma hakkına yapılmış ciddi bir tahkir sayılacağından, kişilik haklarına saldırı oluştuğu kabul edilerek davacı lehine uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, davanın tümden reddi doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile, Dairemizin 13/11/2013 tarih, 2013/12081 esas, 2013/17464 sayılı kararının kaldırılarak, hükmün BOZULMASINA,”

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/27199 E. 2014/14166 K. Sayılı Kararı:

“Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Dosya kapsamına göre, sanığın, eşinin kendisine karşı açtığı boşanma davası sırasında, eşinin, katılanla ilişkisi olduğu ve birlikte yaşadığı yönündeki iddiasını kanıtlamak amacıyla, katılanın evinin önünde ve kapı girişinde katılanla eşinin birlikte bulundukları esnada uzaktan çekilen fotoğraflarını dava dosyasına delil olarak sunması şeklinde gelişen olayda; fotoğrafları üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediği, atılı suçun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,”

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/19534 E. 2015/3182 K. Sayılı Kararı:

“Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; ağabeyinin resmi nikahlı eşi olan katılan ... ile aralarında önceye dayalı husumet bulunan sanık ...'un, sokakta tesadüfen gördüğü katılanın uzaktan ve tek kare fotoğrafını çektiği olayda,

Kişilik haklarından olan kişinin fotoğrafının rızasına aykırı olarak çekilmesinin kişilik hakkının ihlali olabileceği ve sanığın eyleminin özel hukuk yaptırımlarını gerektirebileceği; ancak, söz konusu kişilik hakkının ihlalinin, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaya yetmeyeceği; zira, katılanın kamuya açık alanda bulunduğu sırada uzaktan çekilen tek kare fotoğrafı, onun sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş özel hayatının gizliliğini ihlale yol açacak bir görüntü niteliğinde olmadığı gibi, sokakta yürümek ve kaldırımda durmak biçimindeki gündelik yaşantısına dahil olan hareketlerinin, onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemediği bir bilgi ve özel yaşam alanına ilişkin bir faaliyet de olmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki, sanığın özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sanık hakkındaki beraat hükmünün bozulmasını öneren görüşe iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA,”

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/23302 E. 2015/5841 K. Sayılı Kararı:

"Özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, kişilerin huzur ve sükununu bozma, cinsel taciz suçlarından sanığın mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanığın, katılanın çalıştığı iş hanında çaycı olduğu ve katılana karşı tek taraflı ilgi duyduğu, sanığın facebook paylaşım sitesinde, katılanın isim ve soyismiyle birlikte değişik isimler kullanarak çok sayıda hesaplar oluşturduğu, oluşturduğu bu hesaplarda katılana ait bir kısmı özel nitelikteki fotoğrafları ele geçirip belirtilen facebook paylaşım sitesinde farklı tarihlerde birden çok kez yayınladığı, yine sanığın ikametgah adresinde yapılan arama sonucu suçta kullanılan bilgisayarda yapılan incelemede şikayete konu fotoğrafların aynı zamanda kaydedildiğinin tespit edildiği, yine sanığın oluşturduğu facebook paylaşım sitesindeki hesaplarından katılana karşı birden çok kez cinsel taciz içerikli sözler sarf ettiği ve porno resimler yayınladığı, aynı şekilde sanığın katılana karşı birden çok kez mesaj göndermesi şeklinde gerçekleşen olayda,

Sanığın ikrarı, katılanın beyanı ve bilirkişi raporları dikkate alındığında sanığın üzerine atılı eylemlerin sabit olduğu, sanığın, katılanın isim soyisim ve fotoğrafını kullanarak katılan adına sahte facebook oluşturma eyleminin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu, sahte oluşturulan facebook adresinde katılanın özel hayat kapsamında değerlendirilebilecek fotoğraflarının yayınlanması özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu, değişik isimle oluşturulan hesaptan katılana karşı birden çok kez cinsel taciz içerikli yazılar yazması ve porno resimler yayınlaması eyleminin cinsel taciz, bilgisayarında katılana ait fotoğrafların bulunması kişisel verilerin kaydedilmesi eylemini, katılanın telefonunu birden fazla kez araması eylemi, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu, bu eylemlerin tek bir fiil olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, tebliğnamede, fikri içtima uygulanması yönündeki bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, erteleme hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA,”

Yararlanılan Kaynaklar:

Sıddık Çinko: 101 Soruda Fotoğrafçının ve Fotoğraflanan Kişinin Hakları, 3. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2024.

Bu sitede paylaşılan çalışmalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup, Türkiye Barolar Birliği'nin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.

Popüler

Öne Çıkan

Yeni

Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması Sürecinde Toplu Görüşmelere Kadar Yaşanan Yasal Prosedür
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Mayıs 2019
YLSY Öğrenim Programı Kapsamında Yurtdışında Lisansüstü Öğrenim Gören Öğrencilerin Karşılaştığı Hukuki Sorunlar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
03 Mayıs 2019
İş Makinelerinin Mülkiyetinin Tespiti ve Tescili
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Mayıs 2019
Doktorların Kamu Hastanelerinde ve/veya Özel Hastanelerde Çalışma Halleri
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
09 Mayıs 2019
Kamulaştırma Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
11 Mayıs 2019
Trafik Kazaları Sonrasında Karşılaşılan Hukuki Süreç ve Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Mayıs 2019
Aldatan Eşin Sevgilisinin, Aldatılan Eşe Manevi Tazminat Ödemesi Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Mayıs 2019
Karşılıksız Çek Şikayetinde Başvuru Hakkı ve Şirket Yetkilisinin Belirtilmesi
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Mayıs 2019
Konkordato Halinde İşçi Alacaklarının Durumu
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
21 Mayıs 2019
Konkordato Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
24 Mayıs 2019
Tahkim Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
26 Mayıs 2019
Kişiler Hukukuna İlişkin Davalar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
29 Mayıs 2019
Kredi Kullanımında Hayat Sigortasının Yapılması Durumu, Vefat Eden Kişinin Kredi Borcuna İlişkin Mirasçıların Karşılaştığı Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Haziran 2019
Lex Mercatoria And Arbitration
Av. Fatmira MULAJ
03 Haziran 2019
Maçlarda Görev Alan Polis Memurlarının Harcırah Alacağı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Haziran 2019
Medeni Hukukun Tanımı ve Kapsamı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
08 Haziran 2019
Milletlerarası Tahkimde Ayrılabilirlik İlkesi
Av. Fatmira MULAJ
11 Haziran 2019
Miras Hukukunda Ortaklığın Giderilmesi Davası (Paylaşma Davası)
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Haziran 2019
Miras Hukukuna İlişkin Dava ve Talepler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Haziran 2019
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Haziran 2019