FOTOĞRAF SAHİBİNİN HAKLARININ İHLALİ HALİNDE AÇILABİLECEK DAVALAR VE ESER SAYILMAYAN FOTOĞRAFLARIN KORUNMASI
28 Ekim 2024
A. Fotoğraf Sahibinin Haklarının İhlali Halinde Açılabilecek Davalar
Fotoğrafçı haklarının ihlali durumunda hukuk ve/veya ceza davaları açmak mümkündür. Hukuk davaları, genel olarak ihlalin tespiti, ihlalin durdurulması ve ihlalin gerçekleşmesi durumunda haksız uygulamadan doğan zararın giderilmesi için tazmine yöneliktir. Ceza davaları ise suç niteliğindeki eylemlerin cezalandırılmasına yönelik davalardır.
a) Hukuk Davaları
Bu kapsamda açılabilecek hukuk davaları; tecavüzün men’i davası (haksız saldırının önlenmesi), tecavüzün ref’i davası (saldırının ortadan kaldırılması) ile maddi ve manevi tazminat davalarıdır.
1. Tecavüzün Men’i Davası
Fotoğraf sahibinin haklarına yönelik henüz fiilen gerçekleşmiş bir ihlalin söz konusu olmamasıyla birlikte, fotoğraf sahibinin haklarına ilişkin bir ihlalin gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel ise tecavüzün meni davası açılabilecektir. Örneğin, sahibinden habersiz basılmış bir fotoğraf olmamakla birlikte baskı işlemlerinin yapılacağına dair kuvvetli durumun söz konusu olması halinde veya basılmış olan fotoğrafın dağıtılmadan toplatılmasında bu davanın açılması söz konusu olabilecektir.
Tecavüzün meni davasına ilişkin hususlar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 69’uncu maddesinde düzenlenmiştir.
“Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Vakı olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm caridir.
66 ncı maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının hükümleri burada da uygulanır.”
2. Tecavüzün Ref’i Davası
Fotoğraf sahibinin mali ve manevi hakların ihlali söz konusuysa ve ihlal devam ediyorsa, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 66, 67 ve 68’inci maddeleri kapsamında tecavüzün ortadan kaldırılmasına yönelik bu dava açılabilmektedir. Örneğin, bir fotoğraf izinsiz olarak reklam amacıyla kullanılmakta ise bu haksız kullanımın durdurulması için tecavüzün ref’i davası açılabilecektir.
Kanun’un 66’ncı maddesinde genel olarak tecavüzün refi davasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
“Manevi ve mali hakları tecavüze uğrayan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref'ini dava edebilir.
Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir.
Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir.
Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref'i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref'i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir. (Ek: 7/6/1995 - 4110/19 md.)
Eser sahibi, ikamet ettiği yerde de tecavüzün ref'i ve men davası açabilir.”
“Manevi haklara tecavüz halinde” başlıklı 67’nci maddesinde de tecavüzün refi bakımından hükümlere yer verilmiştir.
“Henüz alenileşmemiş bir eser, sahibinin rızası olmaksızın veya arzusuna aykırı olarak umuma arz edildiği takdirde tecavüzün ref'i davası, ancak umuma arz keyfiyetinin çoğaltılmış nüshaların yayımlanması suretiyle vaki olması halinde açılabilir. Aynı hüküm, esere, sahibinin arzusuna aykırı olarak adının konulduğu hallerde de caridir.
Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olup da eser sahibi 15 inci maddede zikredilen tespit davasından başka tecavüzün ref'ini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye mecburdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmün en fazla 3 gazetede ilanı talep edilebilir.
32, 33, 34, 35, 36, 39 ve 40 ıncı maddelerde sayılan hallerde yanlış veya kifayetsiz kaynak tasrih edilmiş veyahut hiç kaynak gösterilmemişse ikinci fıkra hükmü uygulanır.
Eser haksız olarak değiştirilmiş ise hak sahibi aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
- Eser sahibi, eserin değiştirilmiş şekilde çoğaltılmasının yayım ve temsilinin, yayım ve temsilinin, radyo ile yayımının menedilmesini ve tecavüz edenin, tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalardaki değişiklikleri düzeltmesini veya bunların eski haline getirilmesini talep edebilir. Değişiklik, eserin, gazete, dergi veya radyo ile yayımı sırasında yapılmışsa eser sahibi, masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, eseri değiştirilmiş şekilde yayımlamış olan bütün gazete, dergi ve radyo idarelerinden değişikliğin ilan yolu ile düzeltilmesini talep edebilir.
- (Değişik: 7/6/1995 - 4110/20 md.) Güzel sanat eserlerinde eser sahibi asıldaki değişikliğin kendisi tarafından yapılmadığını veya eserdeki adının kaldırılmasını yahut değiştirilmesini talep edebilir. Eski halin iadesi mümkün ise değişikliğin izalesi ammenin veya malikin menfaatlerini esaslı surette haleldar etmiyorsa eser sahibi eseri eski hale getirebilir.”
3. Manevi ve Mali Hakların İhlali Halinde Tazminat Davası
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 68’inci ve 70’inci maddelerinde tazminat davalarına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
Fotoğraf sahibinin mali ve manevi haklarının ihlali halinde uğranılan zararlara ilişkin olarak tazminat talep edilebilecektir. Bu noktada fotoğraf sahibinin tazminat talebinde bulunabilmesi için ihlali yapan kişinin kusurlu bulunması gerekmektedir.
“Tazminat davası” başlıklı 70’inci maddesinde maddi ve manevi tazminat davasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
“Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir.
Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir.
Birinci ve ikinci fıkralardaki hallerde, tecavüze uğrayan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de istiyebilir. Bu halde 68 inci madde uyarınca talep edilen bedel indirilir.”
“Mali haklara tecavüz halinde” başlıklı 68’inci maddesinde ise mali hakların ihlaline ilişkin telif (üç kat tazminat davası) tazminatına ilişkin hususlara yer verilmiştir.
“Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmışsa hak sahibi, tecavüz edenin elinde bulunan nüshalar hakkında ikinci fıkradaki şıklardan birini kullanabilir.
İkinci ve üçüncü fıkraların eser sahibinden başka hak sahiplerince uygulanabilmesi için eser sahibinin bu Kanunun 52 nci maddesine uygun yazılı çoğaltma izni aranır.
Hak sahiplerinden biri, ikinci ve üçüncü fıkralar uyarınca talepte bulunduklarında Ceza Muhakemesi Kanununun el koymaya ilişkin hükümleri delil elde etmek amacı dışında uygulanmaz.
Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir.”
b) Ceza Davaları
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71’inci maddesinde ise fotoğraf sahibinin haklarının ihlali halinde açılacak ceza davalarına ilişkin hususlara yer verilmiştir.
“Bu Kanun’da koruma altına alınan fikir ve sanat eserleriyle ilgili manevi, mali hakları ihlal ederek:
- Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı hak sahibi kişilerin yazılı izni olmaksızın işleyen, temsil eden, çoğaltan, değiştiren, dağıtan, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten, yayımlayan ya da hukuka aykırı olarak işlenen veya çoğaltılan eserleri satışa arz eden, satan, kiralamak veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yayan, ticarî amaçla satın alan, ithal veya ihraç eden, kişisel kullanım amacı dışında elinde bulunduran ya da depolayan kişi hakkında bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
- Başkasına ait esere, kendi eseri olarak ad koyan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır. Bu fiilin dağıtmak veya yayımlamak suretiyle işlenmesi hâlinde, hapis cezasının üst sınırı beş yıl olup, adlî para cezasına hükmolunamaz.
- Bir eserden kaynak göstermeksizin iktibasta bulunan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
- Hak sahibi kişilerin izni olmaksızın, alenileşmemiş bir eserin muhtevası hakkında kamuya açıklamada bulunan kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı, tanınmış bir başkasının adını kullanarak çoğaltan, dağıtan, yayan veya yayımlayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Bu Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında bahsi geçen fiilleri yetkisiz olarak işleyenler ile bu Kanunda tanınmış hakları ihlâl etmeye devam eden bilgi içerik sağlayıcılar hakkında, fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Hukuka aykırı olarak üretilmiş, işlenmiş, çoğaltılmış, dağıtılmış veya yayımlanmış bir eseri, icrayı, fonogramı veya yapımı satışa arz eden, satan veya satın alan kişi, kovuşturma evresinden önce bunları kimden temin ettiğini bildirerek yakalanmalarını sağladığı takdirde, hakkında verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir.”
Bu çerçevede fotoğrafı izinsiz olarak umuma arz etme, yayma, adın kullanılması, ticari amaçlı kullanılması gibi hallerde cezai soruşturma ve kovuşturmalar gündeme gelebilecektir. Bu konudaki suçlar takibi şikayete bağlı suçlardır. Kanun’un 75’inci maddesinde bu hususta düzenlemelere yer verilmiştir.
“71 ve 72 nci maddelerde sayılan suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması şikâyete bağlıdır. Yapılan şikâyetin geçerli kabul edilebilmesi için hak sahiplerinin veya üyesi oldukları meslek birliklerinin haklarını kanıtlayan belge ve sair delilleri Cumhuriyet başsavcılığına vermeleri gerekir. Bu belge ve sair delillerin şikâyet süresi içinde Cumhuriyet başsavcılığına verilmemesi hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Bu Kanunda yer alan soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlar dolayısıyla başta Millî Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri olmak üzere ilgili gerçek ve tüzel kişiler tarafından, eser üzerinde manevi ve malî hak sahibi kişiler şikâyet haklarını kullanabilmelerini sağlamak amacıyla durumdan haberdar edilirler.
Şikâyet üzerine Cumhuriyet savcısı suç konusu eşya ile ilgili olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre elkoyma koruma tedbirinin alınmasına ilişkin gerekli işlemleri yapar. Cumhuriyet savcısı ayrıca, gerek görmesi hâlinde, hukuka aykırı olarak çoğaltıldığı iddia edilen eserlerin çoğaltılmasıyla sınırlı olarak faaliyetin durdurulmasına karar verebilir. Ancak, bu karar yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunulur. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan karar hükümsüz kalır.”
B. Eser Sayılmayan Fotoğrafların Korunması
Fotoğraf emek ürünü olarak ortaya çıkmakta olup, bu emeğin korunması hukukun bir konusunu oluşturmaktadır. Bu konuda fotoğraf sahibinin önemli güvencelerinden biri 5846 sayılı Fikri ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK)’dur. Yine fotoğraf sanatçısının ortaya koyduğu ürün, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu gibi genel hukuki düzenlemeler tarafından da hukuki koruma altındadır.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu m.1/B’de eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim, edebiyat, musiki, sinema ve güzel sanatlar mahsulü ürünler olarak tanımlanmaktadır. Bir eserin varlığından söz edebilmek için, öncelikle dış dünyada algılanabilir olması gerekir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 19.06.2018 t. 2017/19-642 E., 2018/295 K.) Fotoğraf bu özelliği taşımaktadır. Şayet bir fotoğraf, sanat eseri kapsamında değerlendirilecek olursa hukuken kapsamlı bir korumaya sahip olacaktır. Bu durumda fotoğraf sahibi hem manevi hem de mali haklara sahip olarak eserini ve şahsını güçlü bir şekilde koruyabilecektir.
Eser niteliği taşımayan fotoğrafların ancak adı ve şekli korunmaya tabidir. Bu hususta, Kanun’un 83’üncü maddesinde,
“Bir eserin ad ve alametleri ile çoğaltılmış nüshaların şekilleri, iltibasa meydan verebilecek surette diğer bir eserde veya çoğaltılmış nüshalarında kullanılamaz.
1 inci fıkra hükmü umumen kullanılan ve ayırt edici bir vasfı bulunmayan ad, alamet ve dış şekiller hakkında uygulanmaz.
..
Tecavüz eden tacir olmasa bile, birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete mütaallik hükümler uygulanır.”
Bu çerçevede eser vasfında olmayan bir fotoğraf için Türk Ticaret Kanunu’ndaki haksız rekabete ilişkin 54 vd. düzenlemeler kapsamında koruma sağlanabilecektir.
C. Yargı Kararları
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2012/5912 E. 2013/19454 K. Sayılı Kararı:
“Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.01.2012 tarih ve 2010/225-2012/11 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış bir fotoğrafçı olduğunu, DSP'nin kurucusu ve onursal genel başkanı ... 'in fotoğrafını çektiğini, bu fotoğrafın kendisince çok beğenilerek imzalanıp hatıra olarak davacıya verildiğini, bu fotoğrafın piyasa değerinin 50.000 USD olduğunu ve alelade bir fotoğraf olmadığını, müvekkilinin hususiyetini taşıdığını, estetik bir değere sahip olduğunu, bu fotoğrafın daha sonra partililerce simgesel hale getirildiğini, söz konusu fotoğrafın büyük ihtimalle arşivinden alınarak 2001 yılından itibaren parti reklamı yapılması amacıyla müvekkilden hiçbir izin alınmadan tişört üzerine baskı, flama üzerine işleme yeniden işlenerek karakalem resim çalışması ve afiş üzerine kullanıldığını ve halen kullanılmakta olduğunu, bu şekilde müvekkilinin mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, FSEK'nın 68. maddesi uyarınca şimdilik 300 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının muhtemel tecavüzlerinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini tespit edilen 3.000 TL bedelin üç katı olan 9.000 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davaya konu fotoğrafın, DSP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık yapmış olan merhum ... ’e ait olduğunu, memleketin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan bir lider olarak merhum ... ’in birçok fotoğrafının izni olmadan çekildiğini, dava konusu fotoğrafın da bunlardan biri olduğunu, izinsiz çekilen bu fotoğrafın merhum ... ’e bizzat davacı tarafından hediye edildiğini ve bu fotoğrafın bir örneğinin ’in imzası alınarak davacı tarafından hatıra olarak saklanıldığını, ... ’in kendisine ait bu fotoğrafı, 10 yılı aşkın bir süre önce DSP’nin Genel Başkanı olarak DSP’nin tüm etkinliklerinde kullandığını, davacının ... ’in ölümünden 4 yıl geçtikten sonra açmış olduğu işbu davanın kendisinin kötü niyetinin açık göstergesi olduğunu, fotoğrafın FSEK anlamında bir eser olmadığı gibi, davacının FSEK gereğince korunmaya değer bir hakkının da bulunmadığını, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu ürünün bir güzel sanat eseri olduğu, davacının, çektiği dava konusu ... ’in orijinal fotoğrafının bir nüshasını kendi rızasıyla ... ’e verdiği ve ... ’in imzasını taşıyan bir nüshasını da kendinde alıkoyduğu, bu rızanın sadece ... ’in kullanımına yönelik olduğu, ... ’in davacının kendisine verdiği bu fotoğrafını DSP Genel Başkanlığı yaptığı dönemlerde veya daha sonraları kullanmasının hukuka aykırı olmadığı, zira davacının rızasının kapsamının belli olmadığı, ancak, davacının ... ’in resminin davalı tarafından kullanımına yönelik bir rızasının bulunmadığı, bu konuda dosyada yazılı herhangi bir belge ya da mali hak devir sözleşmesinin mevcut olmadığı, dosyada mevcut muhtelif gazete kupür ve fotokopileri ile DSP seçim broşürünün incelenmesinden, ... ’in dava konusu fotoğrafının imzalı orijinalinden rötuşlanmış olanlarının davalının değişik faaliyetlerinde, duvar resimlerinde, vefat anma ilanlarında, tabak üzerinde ve davalı DSP’nin seçim ve duvar afişlerinde ve seçim broşüründe ... ’in vefat ettiği tarihten (5 Kasım 2006) beri siyasi partinin tanıtımı amacıyla reklam vasıtası olarak yoğun ve uzun bir süre kullanıldığı, bunların davacının eser sahibi olduğu ve fotoğrafik eser şeklindeki ... ’e ilişkin fotoğrafın davalı tarafından uzun süre yani ... ’in ölümünden sonra davacının izni olmaksızın ve FSEK'nin 52. maddesinde öngörülen şekilde bir mali hak devir sözleşmesi yapılmaksızın davalı DSP’nin çeşitli faaliyetlerinde parti reklamı olarak kullanıldığını gösterdiği ve dosya kapsamından bu fotoğrafın davalı tarafından kullanımına ilişkin davacının bir rızasının olmadığının anlaşıldığı, davalının söz konusu fotoğrafı partinin faaliyetinde ilk kez ne zaman kullandığının kesin olarak tespit edilemediği, ancak davalı vekili müvekkilinin bu fotoğrafı 18 Nisan 1999'da yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimi broşuründe kullandığını beyan ettiği, zamanaşımı def'nin ileri sürüldüğü hallerde davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ilk eylem değil, son eylem tarihinin dikkate alınarak hesaplandığı, davalının davaya konu eseri 1999'da yapılan mahalli seçim broşüründe ilk kez kullandığı kabul edilse bile, söz konusu kullanımın ... 'in sağlığında bir kullanım olduğu gibi, davalının söz konusu fotoğrafı o tarihten itibaren değişik emtia üzerinde kullanageldiği de, sabit olduğundan davanın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği, davacının rızasının sadece ... ’in kullanımına yönelik olduğu, ... ’in davacının kendisine verdiği bu fotoğrafını DSP Genel Başkanlığı yaptığı dönemlerde veya daha sonraları kullanmasının hukuka aykırı olmadığı, zira davacının "rıza"sının kapsamının belli olmadığı, ancak, davacının ... ’in resminin davalı tarafından kullanımına yönelik bir rızasının bulunmadığı, ... 'in ölümünden sonra söz konusu fotoğrafın partinin tanıtımında çeşitli emtia üzerinde kullanılarak adeta ticari bir meta gibi kullanılmasına davacı eser sahibinin izni olduğundan söz edilemeyeceği, dolayısıyla susma yolu ile hak kaybına neden olduğu ve MK'nın 2. maddesi anlamında hakkı kötüye kullandığının kabul edilemeyeceği, FSEK'nin 52. maddesi hükmüne göre bir mali hak devir sözleşmesi olmaksızın ... ’in 05.11.2006 tarihinde ölümünden itibaren değişik yerlerde, parti binalarında duvar afişi şeklinde ve DSP’nin çeşitli faaliyetlerinde ve partinin tanıtım ve reklamı amacıyla yoğun olarak kullanması sonucu FSEK’nda öngörülen ‘işleme hakkı’ (21. madde), ‘çoğaltma hakkı’ (22. madde) ve ‘Yayma hakkı’ (23. madde) şeklindeki malî haklarının ihlâl edildiği, ihlâlin yoğunluğu, ağırlığı ve sürekliliği, ihlâl edilen mali hak sayısının birden fazla oluşu, mali hak tazminatının piyasa şartlarına ve hayatın olağan akışına göre ve ayrıca sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak miktarın 3,000.00 TL olması gerektiği, davacının izni olmadan kendisine ait fotoğrafik eserin değişik emtia üzerinde kullanılmasının FSEK'nin 14. maddesine aykırılık oluşturduğu, aynı şekilde fotoğrafın kullanıldığı yerlerde fotoğraf sanatçısının adının yazılmamasının anılan yasanın 15. maddesinin ihlali olarak kabul edildiği, dava konusu tabaktaki ... ’in resminin ise orijinal fotoğraftan rötuş yapılmış hali yani bir nevi işlenmiş hali olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 9.000 TL maddi tazminatın ve 5.000 TL manevi tazminatın 05.11.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının davaya konu esere muhtemel tecavüzlerinin önlenmesine, karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dava konusu güzel sanat eseri sahibi olan davacının 5846 sayılı FSEK'nin 27. maddesi uyarınca kendisine koruma müddeti içerisinde eserinin izinsiz kullanımına ilişkin olarak aynı Kanun'un 69. maddesine dayalı tecavüzün önlenmesini isteyebilecek olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Ancak, dava dosyasındaki bilgi, belge ve tarafların kabullerine göre dava konusu eserin davalı parti faaliyetleri kapsamında uzunca bir süredir kullanıldığı ve bu kullanıma karşı davacının da itiraz etmeyerek sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2012/11-171 Esas ve 2012/380 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, bu şekilde bir kullanıma uzun süre sessiz kalındıktan sonra aynı kullanımın bu kez 5846 sayılı FSEK’dan kaynaklanan mali ve manevi haklara tecavüz oluşturduğundan bahisle aynı Kanun'un 68. ve 70. maddelerine dayalı olarak davalının geçmiş dönemdeki kullanıma yönelik maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulması Medeni Kanun’un 2. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu durumda mahkemece davacının davalı partinin dava konusu eserin kullanımına karşı uzunca bir süre sessiz kaldığı hususu göz önünde bulundurulmak suretiyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle tazminat isteminin de kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2013/7913 E. 2013/23493 K. Sayılı Kararı:
“Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12.06.2012 tarih ve 2011/269-2012/155 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava konusu Defne Joy Foster'ın ve bebeğinin birlikte görüntülendiği fotoğrafın müvekkili şirket çalışanı tarafından çekildiğini, mali haklarının fotoğrafı çeken sanatçı tarafından sözleşme ile müvekkiline devredildiğini ve müvekkiline ait dergide yayınlandığını, davalı tarafa ait Sözcü Gazetesi'nin 03/02/2011 tarihli nüshasında, “ölüm Defne'ye yakışmadı” adlı haberin görselinde bu fotoğrafın izinsiz olarak kullanıldığını ileri sürerek dava konusu fotoğrafın davalıya ait gazete ve dergilerde yayınlanmasının yasaklanmasına, muhtemel tecavüzün men'ine, FSEK’nın 68. maddesine göre 2.500,00 TL tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu fotoğrafın bir eser niteliğinde olmadığını, bu fotoğrafın davacıya ait olduğunun ispatlanamadığını, fotoğrafın haber amaçlı olarak kullanıldığını ve talep edilen tazminat rakamının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Defne Joy Foster ve bebeğinin görüntülendiği dava konusu fotoğrafın, davacıya ait Mother & Baby adlı dergide önceden yayınlandığı ve davalıya ait Sözcü Gazetesi’nin 03/02/2011 tarihli nüshasında aynı fotoğrafa yer verildiği, söz konusu fotoğrafın eser niteliğinde olduğu ve eser sahibinin davacı olduğu, fotoğrafta görüntülenen kişinin ölümüyle ilgili verilen haberde bu fotoğrafın kullanımı için herhangi bir zaruretin bulunmadığı, adı geçen kişinin yüzlerce fotoğrafı kullanılabilecek iken, davacı tarafından harcanan emek, para ile fotoğrafçılık teknikleri kullanılarak çekilen ve adı geçen kişiyle birlikte bebeğinin bulunduğu bu fotoğrafın kullanılmasının haber amaçlı kullanım biçiminde görülemeyeceği, FSEK’da yazılı istisnaların, eser sahibinin ya da mali hak sahibinin haklarını sınırlayacak ya da ortadan kaldıracak biçimde yorumlanamayacağı, eser niteliğinde olan dava konusu fotoğraf için yayın tarihinde istenebilecek rayiç bedelin 750,00 TL olduğu bunun 3 katının talep edilebileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 2.250 TL tazminatın davalıdan tahsiline, davalının bu fotoğrafı yeniden gazete ve dergilerde yayınlamasının yasaklanmasına, muhtemel tecavüzün men' ine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili, kararı temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/5598 E.2014/11532 K. Sayılı Kararı:
“Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/09/2013 tarih ve 2010/299-2013/302 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, fotoğraf sanatçısı olan müvekkiline ait manzara fotoğrafının davalı firmaya ait 2010 yılı takviminde Şubat ayı bölümünde ve sair tanıtım kataloglarında müvekkilinden izin alınmaksızın kullanıldığını belirterek FSEK'nin 68. maddesi kapsamında 5.000,00 TL fotoğraf kullanım bedelinin üç katı tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, takvim ve masa takvimleri ile 2010 yılına ilişkin diğer promosyon ürünlerinin bir bütün halde dizayn edilerek basılması işinin dava dışı Z. B.'e yaptırıldığını, dava konusu fotoğrafın matbaanın mutad işlerinde kullandığı ve müşterilerine önerdiği fotoğraflardan olduğunu, husumetin matbaaya yöneltilmesi gerektiğini, dava konusu fotoğrafın eser niteliğinde bulunmadığını, istenilen bedelin fahiş olduğunu, manevi tazminat talep koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve toplanan delillere göre, davalı tarafından 2010 yılı masa takviminin Şubat ayı sayfasında davacıya ait fotoğrafın kullanıldığı, söz konusu fotoğrafın 5846 sayılı Yasa kapsamında eser niteliğine sahip olduğu, maddi tazminat talep koşullarının oluştuğu, davalının davacıya ait fotoğrafı bilerek kullanma kastı taşımadığından manevi tazminat talebinin unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle davacının maddi tazminata yönelik talebinin kısmen kabulü ile 2.250,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak, 5846 sayılı FSEK'nin 70/1 maddesinde, manevi hakları haleldar edilen kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabileceği düzenlenmiş olup, somut olayda, davacıya ait fotoğrafın izinsiz yayınlanması suretiyle davacının manevi haklarından FSEK'nin 14. maddesi kapsamında umuma arz salahiyetinin ve aynı Yasa'nın 15. maddesi kapsamında eser sahibinin adının belirtilmesi salahiyetinin ihlal edilmiş olduğu ve FSEK'nin 70. maddesi kapsamında manevi tazminat talep koşullarının oluştuğu gözetilmeksizin yazılı şekilde manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
MUHALEFET ŞERHİ
Mahkemece eser sahibi davacının eseri üzerindeki mali haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle talep gibi 5846 sayılı kanunun 68.maddesi uyarınca üç kat telif tazminatına hükmedilmiş ise de; kanunun 68.maddesinin 1. Fıkrasında eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltanların “bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını” isteyebileceği belirtilmiş olup, aynı kanunun 66/3 fıkrası gereğince mahkeme, mali haklara tecavüz halinde, “tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını” takdir etmek durumunda bulunduğundan, dava konusu olayda talep edilebilecek “en çok üç kat fazla” tazminatın tecavüzün şümulüne ve kusurun ağırlığına göre belirlemek yetkisinin mahkeme hâkimine ait olduğu, BK’nın 43/1 maddesinin de bu yetkiyi desteklediği, mahkemenin bu hususları tartışmadan doğrudan belirlenen rayiç bedelin üç katına hükmetmesinin isabetsiz bulunduğu, Anayasa Mahkemesinin konu ile ilgili 28.2.2013 gün 2012/133 Esas 2013/33 sayılı kararında yer verilen -maddedeki “üç katı” ibaresi ile- “hak sahiplerinin dava yoluyla isteyebileceği bedele üst sınır getirildiği, hâkimin taleple bağlı olduğuna dair veya takdir yetkisine ilişkin olumsuz bir düzenleme içermediği, bu sınır içerisinde kalmak şartıyla hâkimin dosya içeriği ve talebi de gözeterek takdir yetkisi kullanacağının açık olduğu ve her dava konusu olayda tartışılması ve değerlendirmesi gerektiği” şeklindeki gerekçenin de muhalefet görüşümüz doğrultusunda bulunduğu ve hükmün bu nedenlerle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2013/12909 E. 2014/2521 K. Sayılı Kararı:
Taraflar arasında görülen davada ... 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/03/2013 tarih ve 2011/117-2013/38 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin profesyonel bir fotoğraf sanatçısı olduğunu ve mesleki bilgisini kullanarak estetik değere sahip fotoğraf çalışmaları yaptığını, Türkiye'nin çeşitli yerleri ile ilgili seyahat noktaları konusunda çekmiş olduğunu fotoğrafların davalılar tarafından ... ... TURKEY adıyla kitaplaştırıldığını, bu kitabın editörünün davalı ... tarafından yapıldığını, kitabın davalı ... tarafından diğer davalı ... ... Şirketi'ne hazırlatıldığını ve diğer davalı ... Uniprint tarafından basılarak yayına hazır hale getirildiğini, böylece müvekkillerinin haklarının ihlal edildiğini, müvekkiline ait estetik değere sahip ve eser niteliğindeki 57 adet fotoğrafın davalılarca izinsiz olarak kullanıldığını, bu fotoğrafların davalılarca kitapta kullanılması konusunda herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını ve davalılara bu konuda herhangi bir izin verilmediğini bundan dolayı tüm davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek, davalıların hukuka aykırı kullanımlarının durdurulması amacıyla kitabın toplatılmasını, FSEK 68/1 md. gereğince emsal değerin 3 katına karşılık şimdilik 10.000 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, mahkeme kararının en yüksek tirajlı 3 ulusal gazetede yayınını talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Şirket Vekili, müvekkilinin sadece sponsor olduğunu basın yayın alanında bir faaliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin bu kitaptan ve satışlardan hiç bir gelir elde etmediğini sadece sponsor olduğunu ve belirli adette satın aldığını, bir kısmını da ... Parlamentosu üyesi parlamenterler ile bazı büyük elçilere ve konsoloslara yılbaşı hediyesi olarak gönderdiklerini, mali haklara tecavüz kastının ve kötü niyetin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... ... vekili, müvekkilinin matbaacılık ve basım alanında faaliyet gösterdiğini, kitabın içeriğinden bilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar ... ... ve ... vekili, söz konusu resimlerin tamamının doğa fotoğrafları olduğunu ve bunların bedelinin davacıya ... + ... dergisinin fotoğraf çekim bedeli olarak fatura karşılığı ödendiğini bunların müvekkilinin talebi üzerine ve müvekkil tarafından sağlanan yolluk ve konaklama imkanları ile çekildiğini, müvekkili ile davacı arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğunu, fotoğrafların 2006, 2007 ve 2008 yıllarında basılan aylık dergilerde yayınlandığını, bu fotoğraflardan bir kısmının daha sonra
... adı altında toplandığını ve yayınlandığını bunlardan 2000 adedinin ... Şirketine bila bedel verildiğini geri kalan 1750 adedinin ise müvekkiline teslim edildiğini bunlardan 399 adedinin satıldığını, kalanların hurda olarak değerlendirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu fotoğrafların her ne kadar davalılardan ... ... tarafından, konaklama giderleri ve yolluk ile bir miktar ücret ödenerek davacıya çektirilmiş ise de, fotoğrafların eser sahibinin davacı olduğu, bunların davalı ... ... tarafından kullanımına dair yazılı bir sözleşme ibraz edilemediği, 5846 sayılı Yasa'nın 18/2. maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı, bu fotoğraflar için davacı ile davalı ... ... arasında geçmişte bir ticari ilişki kurulduğu iddia edilmekte ise de, bunun sabit olması durumunda bile davalı ... ... şirketinin bu fotoğrafları başka yayınlarda ya da dava konusu kitapta kullanma yetkisi bulunmadığı, davacıya ait fotoğrafların, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında yayınlanan bazı dergilerde kullanılmasının dışında ... adıyla kitaplaştırılıp, Türkçe ve ... olarak 2 ayrı versiyon biçiminde yeniden yayınlandığı, davalılardan ... Şirketi kendilerinin sadece sponsor olduklarını savunarak kendilerinden talepte bulunulamayacağı itirazında bulunmuş ise de, dava konusu kitaptan önemli bir sayıda nüshayı alarak dağıtan davalı ... Şirketi'nin de bu kitap yayınından dolayı sorumlu olduğu, davalı ... ... Şirketi kendilerinin sadece kitabı bastıklarını ve içeriğini bilmediklerini savunmuş ise de, adı geçen davalının da kitabın baskısını yaparken gerekli özeni göstermediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacıya ait dava konusu fotoğrafların davalılarca ...Turkey adlı kitapta izinsiz olarak kullanımı nedeniyle tüm fotoğraflar için FSEK 68/1 md. gereğince talep edilebilecek rayiç bedelin 5.000 TL olduğu kabul edilerek 3 kat hesabıyla ve ancak taleple bağlı kalınarak 10.000 TL telif tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve davacıya verilmesine, her ne kadar davacı taraf davalının eyleminin durdurulması amacıyla kitabın toplatılmasını talep etmiş ise de, davacının talebi üzerine FSEK 68/1 md. gereğince telif tazminatına hükmolunduğu için, dava tarihinden önce basılmış olan toplam 4250 adet kitapla sınırlı olmak üzere taraflar arasında farazi sözleşme ilişkisi kurulmuş olacağından, toplatma talebinin ve fotoğrafların kullanılmasını önlenmesi taleplerinin reddine, karar kesinleştiğinde karar özetinin masrafı davalılardan tahsil edilmek üzere Türkiye çapında yayın yapan ve kararın kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde 1/8 gazete tek sayfası ebadında ve 1 kez ilanına, karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.”
Yararlanılan Kaynaklar:
Sıddık Çinko: 101 Soruda Fotoğrafçının ve Fotoğraflanan Kişinin Hakları, 3. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2024.