ÖNCEDEN KURULAN MECRA HAKKINDAN YARARLANMA VE MECRA HAKKI TESİS EDİLEMEYECEK YERLER
15 Eylül 2024
A. Önceden Kurulan Mecra Hakkından Yararlanma
Yükümlü taşınmaz üzerinde daha önceden başka bir taşınmaz lehine kurulmuş mecra hakkı varsa ve ihtiyaç sahibi taşınmaz maliki davacı, bu mecra yerinden yararlanmayı amaçlarsa; bu durumda aynı yerden başka bir taşınmaz lehine de mecra verilmesi söz konusu olur ki, böyle bir durum, önceki mecra hakkını etkileyeceğinden, davanın yükümlü taşınmaz malikinin yanı sıra, önceki mecra hakkı sahibine karşı da yöneltilmesi gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 727’nci maddesi uyarınca kurulan ve işletme sahibinin mecra hakkının maliki kabul edildiği bir durumda, aynı yerden ihtiyaç sahibi bir başka kişi, topluluk veya taşınmaz maliki yeni bir mecra geçirmek istediğinde açılacak davada hem mecra hakkı sahibinin hem de yükümlü taşınmaz malikinin davalı olarak gösterilmesi gerekmektedir. Zira yükümlü taşınmazdan daha önce geçirilen mecranın dışında yeni bir mecra geçirilmesi durumunda, yükümlü taşınmazın katlanma yükümlülüğü ağırlaşabileceği gibi, tahsis amacına uygun kullanılabilirliğini de etkileyecektir. Bu ise yeni bir tazminat konusu oluşturabilecektir. Mecra hakkı sahibi yönünden ise, hakkının kullanımının verimliliği ya da bir zarar görmesi söz konusu olabileceğinden, davada yararının korunması yönünden bulunması gerekir.Daha önceden kurulmuş bir mecra irtifakının bulunduğu yerden, başka bir mecra irtifakının geçirilmesi, ancak bu iki mecranın aynı zamanda aynı yerden geçirilmelerinde bir sakınca olmayan mecralarda ve şartlarda mevcuttur. Birbiri ile bağdaşmayan, kullanımları halinde birbirine ya da yükümlü taşınmaza çok fazla külfet yükleyip bu surette zarar doğuracak iki mecra aynı yerden geçirilemez.
B. Mecra İrtifakı Tesis Edilemeyecek Yerler
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler ile kamunun hizmetindeki binalar ve yerler üzerinde mecra hakkı tesis edilemez. Örneğin, ormanlar, meralar, okullar, parklar, camiler, demiryolları, yaylalar gibi yerlerde mecra irtifakı söz konusu olamayacaktır.
Konuya ilişkin Yargıtay kararı şu şekilde örneklendirilebilir:
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2009/14303 E.2010/284 K. Sayılı Kararı:
“Davacı tarafından, davalılar aleyhine 04.12.2008 gününde verilen dilekçe ile mecra irtifakı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.09.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı, davalıların sulama amacı ile trafo tesis ettiklerini kendisinin de ihtiyacı olması nedeniyle kurdukları trafodan yararlanmasına izin verilmesini istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece dava kabul edilmiştir.
Hükmü davalılar temyiz etmiştir.
Davadaki istemin dayanağı Türk Medeni Kanunu’nun 744.maddesidir. Gerçekten anılan hüküm uyarınca “Her taşınmaz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla suyolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür.”
Mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkin davalar, özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alması nedeniyle yapılacak araştırma ve incelemede, öncelikle davacının mecra ihtiyacının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. İhtiyacın saptanması halinde de, çevre taşınmazların tamamının üzerinde irtifak hakkı kurmaya elverişli olup olmadığı incelenip, hukukun genel bir ilkesi olan “fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi” uyarınca taraf yararları da gözetilerek en az masrafı gerektiren ve bundan da en az zarar görecek kişi taşınmazı üzerinden mecra irtifakının bağlanacağı su, elektrik, gaz ve benzerine ait yol ya da kaynak ile yararına mecra hakkı kurulan taşınmaz arasında kesintisiz bağlantı sağlayacak şekilde kurulmalıdır. Ayrıca mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği ayrıca belirlenerek kararda gösterilmelidir. Kısaca, mecra tesisi için mecranın geçirileceği bütün taşınmaz malikleri davada taraf olmalı, mecra ihtiyacı yukarıda sözü edilen yasa hükmü çerçevesinde belirlendikten sonra istek bunun sonucuna göre değerlendirilmelidir. Öte yandan Türk Medeni Kanunu’nun 748.maddesi uyarınca mecra irtifakının tapu siciline tescili zorunludur. Hak tapu siciline tescil ile doğar.
Somut olayda ise, mecra ihtiyacı olduğunu iddia eden davacı yasanın öngördüğü yönteme uygun bir dava açmamıştır. Esasen davalılar tarafından fiilen yararlanılan elektrik hattı da yasal şekilde kurulmuş değildir. Yasal bir nedene dayanmayan kullanmaya ayrıca davacının da katılmasını sağlamak yasalara aykırılığın mahkeme kararı ile de sürdürülmesi demektir.
Bütün bu açıklamalara göre, yasal dayanağı olmayan davanın reddi yerine bazı gerekçeler gösterilmek suretiyle kabulü doğru olmamıştır.
Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.”