ZARAR SİGORTALARI
03 Eylül 2024
Zarar sigortaları, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacının sigorta bedelini ve sigortalının uğradığı zararla sınırlı olarak tazminat ödemeyi üstlendiği sigortalardır. Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddelerinde zarar sigortası başlığı altında mal sigortaları ve sorumluluk sigortalarına yer verilmiştir.
A. MAL SİGORTALARI
1. Mal Sigortası Kavramı
Mal sigortaları, kişinin mal üzerindeki menfaatini teminat altına alan sigortalardır. Bu sigorta türüne hakim olan ilkeler şu şekildedir:
- Mal sigortalarının konusunu, kişinin bir mal ya da mal topluluğu üzerindeki menfaati oluşturmaktadır. Buna menfaat ilkesi denilmektedir.
- Zarar sigortalarında sigortacı, sigortalının uğradığı zararı tazmin eder. Buna da tazminat ilkesi denilmektedir. Burada uğranılan zararla, ödenen tazminat miktarının eşit olması gerekir. Bazen aynı menfaatin, aynı rizikolara karşı, aynı süre için, birden çok sigortacıya, aynı veya farklı tarihlerde sigorta ettirilmesi hali de söz konusu olabilmektedir. Birden çok sigortanın varlığı halinde de sigorta ettirene en fazla sigorta bedeli kadar ödeme yapılacaktır. Birden çok sigorta yaptırılması halinde sigorta ettiren sigortacılardan her birine hem rizikonun gerçekleştiğini hem de aynı menfaat için yapılan diğer sigortaları bildirmek zorundadır.
- Zarar sigortalarında geçerli olan zenginleşme yasağı prensibinin hayata geçirilmesine yönelik bir diğer ilke de halefiyet ilkesidir. Bu şu demektir; sigorta tazminatını ödeyen sigortacı hukuken sigortalının yerine geçer, yani onun halefi olur. Böylece sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı üçüncü kişiye karşı sahip olduğu dava hakkı da ödediği tazminat ölçüsünde sigortacıya geçer. Şayet üçüncü kişilere karşı herhangi bir dava açılıp takip başlatılmışsa, sigortacı dava veya takibi kaldığı yerden sürdürür. Bunun için sigortalıya yapmış olduğu ödemeyi ispat etmesi yeterlidir. Özetle, sigortacının halefiyetinden söz edilebilmesi için; öncelikle taraflar arasında geçerli bir sigorta sözleşmesi olmalıdır. Ayrıca sigortacı tarafından yapılan ödemenin sigorta sözleşmesine dayalı olarak yapılmış olması gerekir. Son olarak, sigortalının zarardan sorumlu olan üçüncü kişiye karşı dava hakkı bulunmalıdır. Halefiyet ilkesinin sonucu olarak; sigortalı zarardan sorumlu olan üçüncü kişiye karşı sahip olduğu dava hakkını kaybeder, hak sigortacıya geçer. Sigortalı, halefiyet ilkesi uyarınca sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortalının haklarına halef olan sigortacının, zarardan sorumlu olan üçüncü kişiye karşı açacağı dava, sigortalının açacağı dava ile aynı esaslara tabidir. Halefiyetle ilgili bir kural da halefiyetin sigortalının aleyhine, zararına kullanılamayacağıdır.
2. Mal Sigortası Örnekleri
a. Kasko Sigortası
Kasko sigortası; sigortacının, sigortalının poliçede belirtilen ve karayolunda kullanma izni olan motorlu ve motorsuz kara araçlarından, römork veya karavanlardan iş makinelerinden, lastik tekerlekli traktörler, diğer zirai tarım makinelerinden doğan menfaatin sözleşmede öngörülen rizikoların gerçekleşmesi sonucunda doğrudan uğrayacağı maddi zararları teminat altına alan ihtiyari (isteğe bağlı) bir mal sigorta türüdür.
Kasko sigortasıyla teminat altına alınan rizikolar şunlardır:
- Aracın karayolunda veya demiryolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz araçlarla çarpışması,
- Gerek hareket gerek durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar,
- Üçüncü kişilerin kötü niyet veya muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açtığı zararlar,
- Aracın yanması,
- Aracın veya araç parçalarının çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi.
Sigorta sözleşmesi ile Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.1 maddesinde sayılan bu rizikolardan bazılarının ya da tamamının teminat altına alınması mümkün olup, buna bağlı olarak da kasko sigortası “dar kasko”, “kasko”, “genişletilmiş kasko/tam kasko” sigortası şeklinde karşımıza çıkabilmektedir.
Genel şartların A.5 maddesinde şu hususlar teminat dışında bırakılmıştır:
- (Savaş ilan edilmiş olsun olmasın) Savaş, her türlü savaş olayları, istila, yabancı düşman hareketleri, çarpışma, iç savaş, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunların gerektirdiği inzibati ve askeri hareketler nedeniyle meydana gelen zararlar,
- Herhangi bir nükleer yakıttan veya nükleer yakıtın yanması sonucu nükleer atıklardan veya bunlara atfedilen nedenlerden meydana gelen iyonlayıcı radyasyonların veya radyo-aktivite buluşmaları ve bunların gerektirdiği askeri ve inzibati tedbirlerin neden olduğu bütün zararlar,
- Kamu otoritesi tarafından çekilme hali hariç olmak üzere, araçta yapılacak tasarruflar nedeniyle meydana gelen zararlar,
- Sürücü belgesine sahip olmayan kişilerin kullanması sırasında meydana gelen kazalar,
- Aracın, uyuşturucu madde veya Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce kullanılması veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alındıktan sonra yapılan kazalarda meydana gelen zararlar,
- Araca, sigortalı veya fiillerinden sorumlu olduğu kişilerce kasten verilen zararlar,
- Aracın istiap haddini aşan yük taşıması sırasında meydana gelen zararlar,
- Terörle Mücadele Kanunu’nda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden doğan sabotaj sonucunda oluşan zararlar ile bu eylemleri önlemek ve etkilerini azaltmak amacıyla yetkili organlar tarafından yapılan müdahaleler sonucu meydana gelen biyolojik, kimyasal kirlenme, bulaşma ve zehirlenmeler nedeniyle oluşacak bütün zararlar.
b. Zorunlu Deprem Sigortası
Zorunlu deprem sigortası, depremin doğrudan neden olduğu maddi zararlar ile deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, dev dalga veya yer kaymasının sigortalı binalarda neden olacağı hasarlar için sigorta bedeline kadar Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından teminat sağlanmasına yönelik zorunlu bir mal sigortasıdır.
Bu sigorta ile, depremin doğrudan neden olduğu maddi zararlar ile deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, dev dalga (tsunami) veya yer kaymasının sigortalı binalarda neden olacağı hasarlar (temeller, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarları, tavan ve tabanlar, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar, çatılar, bacalar ve yapının benzer nitelikteki tamamlayıcı kısımlarında meydana gelenler de dahil olmak üzere), sigorta bedeline kadar Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından teminat altına alınmıştır.
Şu hususlar Zorunlu Deprem Sigorta Genel Şartları’nın A.3 maddesinde sigorta teminatı dışında bırakılmıştır:
- Enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgâh ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri dolaylı zararlar,
- Her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri,
- Ölüm dahil olmak üzere tüm bedeni zararlar,
- Manevi tazminat talepleri,
- Deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak, dev dalga (tsunami) veya yer kaymasının dışında kalan hasarlar,
- Belirli bir deprem hadisesine bağlı olmaksızın binanın kendi kusur ve özellikleri nedeniyle zamanla oluşan zararlar.
B. SORUMLULUK SİGORTALARI
Sorumluluk sigortaları, üçüncü kişilerin sorumluluk hükümlerine dayanan tazminat talepleri sebebi ile sigorta ettirenin malvarlığında meydana gelen yükleri ortadan kaldırmaya yönelik bir sigorta türüdür. Sorumluluk sigortalarına ilişkin düzenlemeler Türk Ticaret Kanunu m.1473-1486 arasında düzenlenmiştir.
Bu başlık altında sigorta himayesi sağlanan sorumluluk, kişinin avukatlık, mimarlık, hekimlik gibi bir mesleği icra etmesinden kaynaklanabileceği gibi; araç işleteni, yapı maliki, yönetim kurulu üyesi olunması gibi birtakım sıfatlara sahip olunmasına da bağlı olabilir. Özellikle kusursuz sorumluluk hallerinin artması nedeniyle, zorunlu sorumluluk sigortalarının artmasına neden olmuştur.
TTK m.1473/1’de sorumluluk sigortası ile ilgili olarak “Sigortacı sorumluluk sigortası ile sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder” denilmektedir. Sorumluluk sigortalarında rizikonun sözleşmede tarif edilmesi esası benimsenmiştir.
Sorumluluk sigortalarında rizikonun belirlenmesinin asıl işlevi, hangi sigortalı olayların sigortanın maddi himaye süresi içinde gerçekleşmesi halinde sigortacının edim yükümlülüğünün doğacağının belirlenmesidir. Sorumluluk sigortalarında sigorta ettirenin sigorta himayesi talebi, sorumluluk sigortacısına yöneltilen bir kurtarılma talebi niteliğindedir. Sigorta ettiren, zarar görenin ileri sürdüğü haklı veya haksız tazminat taleplerinden kurtulmaya yönelik birleşik bir talep hakkına haizdir. Üçüncü kişinin ileri sürdüğü talep şayet haksız ise müstakbel malvarlığından, haklı ise mevcut malvarlığında pasif bir kalem meydana gelir. İşte sorumluluk sigortalarında sigortacı, sigorta ettireni yalnızca üçüncü kişinin ileri sürdüğü tazminat talebinden kurtarmayı değil; aynı zamanda haksız tazminat talebini hukuki himaye sağlamak suretiyle bertaraf etmeyi de üstlenir. Kurtarılma talebi ve hukuki himaye talebi birleşik bir talep niteliğindedir.
TTK 1475’inci maddesi gereği, sigortalı sorumluluğunu gerektirecek olayları on gün içinde sigortacıya bildirmek zorundadır. Aynı zamanda sigortalı kendisine yöneltilen bir istemi de aksi kararlaştırılmamışsa derhal sigortacıya bildirmek zorundadır.
Sigortacı, sigortalının sorumluluk konusu olayı kasten gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmaz.
Sorumluluk sigortalarında TTK 1478’inci maddesi gereği zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir. Sorumluluk sigortacısı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalının yerin geçer ve sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya geçer.
TTK m. 1420/1 gereğince; sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482’inci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. TTK m.1482’de saklı tutulan hususa göre de; sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğramaktadır. Bu hükme aykırı sözleşme yapılamaz (TTK m.1482/2). Zamanaşımının durması ve kesilmesi gibi hususlarda Türk Borçlar Kanunu hükümleri geçerlidir.
- Enver Alper Güvel/Afitap Güvel: Sigortacılık (Kavramlar-Türler-Belgeler-Mevzuat), Seçkin Yayıncılık, 7. Baskı, 2015.
- Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı: Sigorta Hukukunda Uzman Arabuluculuk, 2021.