SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI VE TARAFLARI
19 Ağustos 2024
A. SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN TANIMI
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1401’inci maddesinde sigorta sözleşmesi şöyle tanımlanmıştır:
“Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarar uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.”
B. SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI
Sigorta sözleşmesinin tanımından hareketle sigorta sözleşmesinin unsurları şunlardır: prim, sigorta menfaati, riziko, sigorta tazminatı/sigorta bedeli.
Prim
Sigorta primi, sigortalının, sigortacıya rizikoyu paylaşma ve yönetme ödevi karşılığında yapacağı ödentidir. Diğer bir deyişle, sigortacının rizikoyu taşıma ediminin karşılığı, sigorta güvencesinin bedelidir. Prim, sigorta sözleşmesinde sigorta ettirenin asli edimini ve sigortacının sigorta himayesi sağlama ediminin karşılığıdır. Prim ödenmesi sigorta sözleşmesinin temelini oluşturur. Yasalara göre sigorta priminin para olarak ödenmesi zorunludur. Prim, peşin olarak ya da taksitle ödenebilir. Sigorta sorumluluğunun başlangıcı, sözleşmenin imzalandığı tarih değil, primin ilk taksitinin ya da tamamının ödendiği tarihtir. Şayet sigorta sözleşmesinin ve sorumluluğunun başlangıç tarihlerinin farklı olması isteniyorsa bu durum poliçede belirtilmelidir. Sigorta primi belirlenirken gözetilmesi gereken bazı ilkeler vardır. O ilkeleri şöylece belirtmemiz mümkündür:
- Prim tutarı, sigortacının ödediği tazminat tutarlarını ve maliyetlerini karşılamaya yetecek düzeyde olmalıdır.
- Prim, adil olmalı ve eşit riziko altındaki sigortalılara farklı prim uygulanmamalıdır.
- Prim, ekonomik ölçülere göre makul bir düzeyde olmalıdır. Yani, prim yüksek olup sigorta yaptıracakları caydırmamalı, öte yandan düşük olup sigorta şirketini zarara uğratmamalıdır.
- Prim, güvenlik önlemleri alınmasını teşvik edici ve hasarı önleyici nitelikte olmalıdır.
Sigorta Menfaati
Sigorta sözleşmesinin tanımında bir kişinin para ile ölçülebilir bir menfaati söz konusudur. Menfaat, sigortalının eşya ile olan değer ilişkisini ifade etmek üzere kullanılmaktadır ve zarar sigortalarına özgü bir kavramdır. Bu nedenle can sigortalarında menfaatten söz edilmemiştir. Öte yandan hayat sigortalarını düzenleyen maddelerde de başkasının hayatı üzerine sigorta yapılabilmesi için, o kişinin hayatının devamında lehtarın menfaatinin bulunması şarttır denilmek suretiyle sigorta menfaatine dikkat çekilmiştir. Sözleşmenin kurulması sırasında mevcut olan menfaat şartının sözleşmenin yapılmasından sonra ortadan kalkması halinde TTK. m.1490 gereği, sözleşme o andan itibaren geçersiz hale gelecek, ancak bu halde sigorta ettirene iştira değeri ödenecektir.
Riziko
Sigortacılıkta riziko, bir kimsenin para ile ölçülebilir çıkarını tehdit eden gerçekleşme olanağı bulunan, ancak kesin olmayan tehlikedir. Rizikonun gerçekleşmesi belirli koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bunlar;
- Hasar tesadüfi olmalıdır. Eğer hasarı doğuran olayın gerçekleşmesi her birim için kesinse sigorta doğmayacaktır. Bunun tek istisnası hayat sigortalarıdır.
- Hasar belirlenebilmeli ve ölçülebilir olmalıdır.
- Riziko çok büyük olmamalıdır. O durumda sigorta şirketinin gücünü aşabilir. Bu ise rizikonun tazminini güçleştirecektir.
- Sigorta kapsamına alınan şeyler olabildiğince homojen olmalıdır.
Sigorta Tazminatı
Sigorta tazminatı, rizikonun gerçekleşmesi ve hasarın oluşması nedeniyle doğan zararı gidermek için sigortacı tarafından sigortalıya ödenen miktardır. Sigortacı, kesinleşmiş tazminat miktarını en geç bir ay içerisinde sigortalıya ödemek zorundadır. Sigorta tazminatının ödenebilmesi için şu koşulların gerçekleşmesi gerekir:
- Gerek sözleşme yapılırken gerekse hasar anında sigortalı ile sigorta konusu arasında bir çıkar ilişkisinin bulunması,
- Gerçekleşen riziko ile meydana gelen hasar arasında doğrudan bir sebep-sonuç ilişkisinin bulunması (illiyet bağı),
- Sigortalının rizikonun gerçekleşmesine kasıtlı olarak sebep olmaması,
- Sigortalının, hasarın gerçekleşmemesi için ve gerçekleşmesi durumunda da zararın büyümemesi için gerekli önlemleri alması gerekir.
Sigorta şirketleri sigorta tazminatını ödedikten sonra sigortalının yerine geçer ve halefiyet hakkına sahip olur. Yani, zarar verenlerden ödediği sigorta tazminatını alma hakkına sahip olur. Sigortacı, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek dava açabilir, açılmış davayı kaldığı yerden takip edebilir. Sigortacının zararı kısmen tazmin etmesi durumunda, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara, yani zararı verenlere karşı ayrıca dava açabilir. Halefiyet ve rücu açısından önemli bir konu, sigorta konusunun bütünüyle hasar görüp görmediğidir. Sigorta konusu olan şey, rizikonun gerçekleşmesi sonucu bütünüyle tahrip olursa, sigortacı, sigorta hasarının tamamı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Böylece üçüncü kişilere karşı sigortalı yerine geçecektir.
Sorumluluk sigortalarında 6102 sayılı TTK 1473-1486’ncı maddeleri gereği sigortacı, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat ödeyeceği hükme bağlanmıştır.
C. SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN TARAFLARI
Sigortacı
Sigortacı, sigorta sözleşmesinde kararlaştırılan rizikoyu taşımayı üstlenen ve rizikonun gerçekleşmesi durumunda sigorta tazminatını ya da sigorta bedelini üstlenen, ayrıca sözleşmeden doğan prim borcunun da alacaklısı olan taraftır.
Sigorta Ettiren
Sigorta ettiren, sigorta sözleşmesinin diğer tarafını oluşturan ve bu anlamda sözleşmeden doğan prim borçlusunun da borçlusu olan kişidir. Gerçek veya tüzelkişi olabilir. İşlemi aracı aracılığıyla da yapabilir. Sigorta ettirenin aynı zamanda sigortadan faydalanan kişi olması mümkün olmakla birlikte, bu zorunlu değildir.
Temsilci
Diğer bir kişinin adına onu temsilen sigorta sözleşmesi yapan kişidir. Başkası ad ve hesabına sigorta sözleşmesi yapan temsilci, sözleşmenin doğrudan tarafı olmadığından sözleşmeden doğan hak ve borçlara da sahip olmaz. Onun sorumluluğu temsilcilik işlemini yasalara ve dürüstlük kuralına uygun yapıp yapmamakla sınırlıdır.
Sigortalı
Menfaati sigorta edilen ve böylelikle sigorta sözleşmesinden yararlanan, diğer bir ifadeyle sözleşmeden doğan hakların sahibi olan kişiye sigortalı demekteyiz.
Sınırlı Ayni Hak Sahipleri
Sınırlı ayni hak sahiplerine ilişkin yasal düzenlemelerden TTK m. 1456’ncı maddeye göre: “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder”. denilmektedir.
Riziko Şahsı
Hayat sigortası sözleşmesi ile ölüm ya da hayatta kalma ihtimaline karşı hayatı sigorta edilen kişi “sigortalı” olarak anılsa da doktrinde bu kişiye “riziko şahsı” denilmektedir.
Lehtar
Lehine sigorta sözleşmesi yapılan ve rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta bedelini alacak olan kişiye lehtar denilmektedir. Lehtar, gerçek ya da tüzel kişi olabilir. Lehtar, aksi kararlaştırılmadıkça sigortacıdan edimi talep ve tahsil yetkisine sahiptir.
- Enver Alper Güvel/Afitap Güvel: Sigortacılık (Kavramlar-Türler-Belgeler-Mevzuat), Seçkin Yayıncılık, 7. Baskı, 2015.
- Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı: Sigorta Hukukunda Uzman Arabuluculuk, 2021.