TÜKETİCİ KREDİSİ SÖZLEŞMELERİ
24 Temmuz 2024
Tüketici sözleşmeleri, genel olarak girişimciler ile gerçek ya da tüzel kişi olan tüketiciler arasında gerçekleştirilen ve girişimcilerin kendi işletme faaliyetleri çerçevesinde, tüketicilerin ticari, mesleki ya da işletmesiyle ilgili olmayan nihai özel ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir malın mülkiyetini veya kullanım hakkını devretmeyi ya da hizmetin sağlanmasını, tüketicilerin ise bunlar karşılığında bir bedel ödemeyi yükümlendikleri sözleşmelerdir. Bu yazımızda tüketici kredisi sözleşmeleri, kredi kartı sözleşmeleri ve konut finansmanı sözleşmelerine değineceğiz
TKHK 22’nci maddesinde tüketici kredileri, kredi verenin tüketiciye faiz veya benzeri bir menfaat karşılığında ödemenin ertelenmesi, ödünç veya benzeri finansman şekilleri aracılığıyla kredi verdiği veya kredi vermeyi taahhüt ettiği sözleşmeler şeklinde tanımlanmıştır. Tüketici kredi sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Tüketicinin Korunması Hakkında Yönetmeliği’nin 11’inci maddesine göre belirli süreli kredi sözleşmelerinde şu hususların açık ve anlaşılır şekilde sözleşmede yer alması gerekmektedir:
- Kredi türü,
- Tüketicinin adı ve soyadı açık adresi, telefonu,
- Kredi verenin unvanı, açık adresi, diğer iletişim bilgileri,
- Kredi sözleşmesinin süresi,
- Kredinin toplam tutarı ile tüketiciden talep edilecek alacaklar,
- Aylık ve yıllık akdi faiz oranı,
- Gecikme faizi,
- Ödeme planı,
- Cayma hakkının kullanım şartları,
- Tüketicinin erken ödemede bulunma hakkı ve ödenen tutara göre kredi verenin indirim yapma yükümlülüğüne ilişkin bilgi,
- Bileşik faiz uygulanamayacağına ilişkin bilgi,
- Tüketicinin ödemelerini ödeme tarihinde yapmamasının ve temerrüde düşmesinin hukuki sonuçları.
TKHK m.22/2’de belirli özellikleri haiz kredi kartı sözleşmelerinin de tüketici kredisi olarak nitelendirileceği düzenlenmiştir. Buna göre, faiz veya benzeri bir menfaat karşılığında, tüketicinin ödenmesinin üç aydan daha uzun süre ertelendiği ya da benzer şekilde tüketiciye taksitle ödeme imkanının sağlandığı hallerde, kredi kartı çıkaran kuruluş ile tüketici arasındaki ilişki, tüketici kredisi olarak nitelendirilecektir. Kredi kartı sözleşmelerinde tüketiciye cayma hakkı tanınmıştır. Bu süre sözleşmenin düzenlenmesinden itibaren on dört gündür (TKHK m.24). Kredi veren, cayma hakkı konusunda tüketicinin bilgilendirildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Yoksa süre geçse bile tüketici bu hakkı kullanabilecektir.
Konut finansmanına dair sözleşmeler de tüketici kredisi sözleşmeleri arasında sayılmaktadır. Buna göre tüketici ile konut finansmanı sağlayan kuruluş arasındaki sözleşmelere konut finansmanı sözleşmeleri denilmektedir. Burada mesleki veya ticari olmayan bir konut edinmeye yönelik bir miktar kredinin verilmesi ve tüketicinin de krediyi belli bir ödeme planı çerçevesinde geri ödemeyi borçlanması söz konusudur. Konut finansman sözleşmelerinde kredi veren finansman kuruluşunun en önemli bordu, sözleşmeyle kararlaştırılan krediyi tüketiciye kullandırmaktır. Bunun dışında, sözleşme kurulmadan önce tüketiciyi bilgilendirme, sözleşmede öngörülen şartları tüketici aleyhine değiştirmeme ve sır saklama gibi borçları da bulunmaktadır. Tüketicinin en temel borcu ise, kredi bedelini zamanında geri ödemektir.
Tüketici kredi sözleşmelerine ilişkin Yargıtay kararları şu şekilde örneklenebilir:
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/22395 E.2013/3129 K. sayılı kararı:
“Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, dava dışı ... ’in davalı banka ile bireysel kredi sözleşmesi imzaladığını, kredi borcu ödenmediğinden davalının kendisi ve dava dışı asıl borçlu ... aleyhine icra takibi başlattığını, kredi sözleşmesine imza atmadığını,kefil olmadığını ileri sürerek, icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile fazlası saklı kalmak üzere tahsil edilen 2.300TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. “Mevzuatları gereği tüketicilere nakit kredi vermeye yetkili olan banka, özel finans kuruluşu ve finansman şirketleri” kredi veren olarak tanımlanmıştır. T.K.H.K.nun 10. maddesi gereğince “Tüketici kredisi tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir” hükmü getirilmiştir. Aynı yasanın 23. maddesinin 1. fıkrasında ise “ bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” hükmüyle kanunun uygulanmasından doğacak ihtilaflara bakacak görevli mahkeme belirtilmiştir.
Somut olay Değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının Diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarda birinci bentte Açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA,”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/7374 E. 2019/1733 K. sayılı kararı:
“Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, ... için müteahhit firma ... İnş. Turz. San.Tic. A.Ş. ile sözleşme imzaladığını ve bu sözleşmeye istinaden davalı banka ... Şubesi ile 05.08.2008 tarihli konut kredisi sözleşmesini imzaladığını, müteahhit ile yapılan adi yazılı sözleşmenin yasal şartları taşımadığından şekil olarak geçersiz olduğunu, bu nedenle kredi sözleşmesinin de geçersiz olduğunu, ... 1. Noterliğinden keşide edilen ihtarname ile kredi sözleşmesini feshettiklerini, müteahhit şirketin inşaata hiç başlamamış olduğunu, buna rağmen ödemelerini yapmak zorunda bırakıldığını, ...nin tanıtımına bankaca da son verildiğini, ihtarname sonrası bankanın 20.792,00 TL iadede bulunduğunu, bakiyenin faiz alacağı olduğundan bahisle ödeme yapmadığını, bankanın 26.498,00 TL daha ödeme yapması gerektiğini, 26.498,00 TL alacağın ihtarnamede belirtilen süre sonundan itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı banka ile imzaladığı konut finansman sözleşmesine göre kullandığı kredi ile dava dışı firmanın inşa etmeyi üstlendiği ... adlı projeden bir daireyi satın almış, dava dışı yüklenicinin taahhüt ettiği sürede daireyi tamamlayıp teslim etmediği için bankadan kullandığı kredi nedeniyle ... oldukları taksitlerin faizlerinin tazminini istemiş, mahkemece davalının yasal sorumluluğunu yerine getiren davacıya ödenmiş kredi, ana para tutarları karşılığında 20.785,00 TL iade ödemede bulunduğu, davacının dava konusu bakiye alacak talebinin bankaya ödediği kredi faizlerinin iadesi anlamına geldiği ve talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 10/5 ve 10/B-9. fıkrasında, "... kredi veren konut finansmanı kuruluşu, krediyi belirli bir konutun satın alınması ya da belirli bir satıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, konutun hiç ya da zamanında teslim edilmemesi halinde kredi veren, satıcı ile birlikte tüketiciye karşı kullandırılan kredi miktarı kadar müteselsilen sorumlu olacağı" hükme bağlanmış, ayrıca Yasanın 4/3 maddesinde (Değişik üçüncü fıkra: 21/2/2007-5582/22 md.) "İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır. Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması halinde dahi, kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz." hükmüne yer verilerek kredi verenin sorumluluğunun esasları düzenlenmiştir.
Somut olayda, dava dışı ... İnş. Turz. San.Tic. A.Ş. ile davalı banka arasında davaya konu proje için protokol akdedilmiş olduğu ve müteahhitten protokol kapsamında bankaya davacının muhtemel borçlarına karşılık garantör taahhütnamesi verdiği, müteahhit ile davacı arasında akdedilmiş olan inşaat sözleşmesinin 5.maddesinde; peşinat sonrası kalan bakiye Şekerbank’tan sağlanacak hükmünü yer aldığı anlaşılmaktadır. Dava dışı inşaat şirketinden taşınmaz satın alan davacıya davalı banka tarafından kredi kullandırılacağı ve bu kredinin niteliği itibariyle bağlı kredi olduğu anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Yasanın 10/5 ve 10/B-9. maddesi gereğince bağlı kredi kullandıran davalı Banka da, taşınmazın teslim edilmemesinden doğan zarara satıcı şirketle birlikte davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Dosya kapsamından müteahhit firmanın inşaata hiç başlamamış olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmeden dönme hakkını kullandığı anlaşılan davacının kullandırılan kredi miktarı ile sınırlı olarak bankanın sorumlu olduğu ve konut kredisi içinde olan kredi faizlerinden de davalı bankanın sorumluluğu kabul edilerek sonucuna uygun karar verilmelidir. Mahkemenin bu yönleri gözardı ederek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA,”