TÜRK TİCARET HUKUKUNDA HAKSIZ REKABET
15 Temmuz 2024
Türk Ticaret Kanunu (TTK.) 54’üncü maddesine göre; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Haksız rekabetle, dürüstlük kuralına aykırı hareketler karşısında emeğin korunması amaçlanır. Diğer bir deyişle, rekabetin dürüstlük kuralına uygun yapılmasını sağlamaktır. Özetle, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek haksız rekabet oluşturabilmektedir. Haksız rekabetten söz edebilmek için, davranış veya uygulamanın bir zarara veya en azından bir zarar tehlikesine yol açması gerekir. Ancak tazminat talebi için zarar tehlikesinin varlığı yeterli olmayıp ortaya bir zararın çıkmış olması gerekir.
TTK. 55’inci maddesinde haksız rekabet halleri uzun bir liste halinde sayılmıştır. Buna göre özetle;
- Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar,
- Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek,
- Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek,
- İş şartlarına uymamak, dürüstlük kuralına aykırı davranışlarla zarara veya zarar tehlikesine yol açmak haksız rekabet halleridir.
- Yine kurum hakkında asılsız iddialarda bulunmak, kuruma iftira atmak, marka ve patent haklarını ihlal etmek haksız rekabet alanına giren konulardır.
Haksız rekabet sonucu müşterileri, kredisi, itibarı veya başkaca ekonomik menfaatleri zarar gören veya zarar görme tehlikesine maruz kalan kişiler, müşteriler ile mesleki ekonomik birlikler haksız rekabet nedeniyle dava açabilirler. Müşteriler araç ve malların imhasını isteyemez. Mesleki ve ekonomik birlikler haksız rekabetin önlenmesi gibi davaları açabilirlerse de tazminat davası açamazlar. Haksız rekabet durumunda davalılar ise; haksız rekabette bulunan kişi, çalışanları haksız rekabette bulunmuş iş sahipleri, basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleri olabilmektedir.
Haksız rekabetten şüphelenilmesi durumunda, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılması, şayet zarar ortaya çıkmışsa bunun tazmini talep edilebilir. Ayrıca, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi, tecavüzün önlenmesi, zorunluluk halinde haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araç ve malların imhası da talep edilebilmektedir. Mahkeme talep edilmesi halinde, gideri davayı kaybeden tarafa ait olmak üzere hükmün kesinleştikten sonra ilan edilmesine de karar verebilir. Haksız rekabet halinde tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar (6098 sayılı TBK m.72).
Haksız rekabette bulunan gerçek kişilere TTK.’nın 62’nci maddesi kapsamında iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilebilir. Tüzel kişilerin adına bir haksız rekabet yapıldığı anlaşılırsa, söz konusu yaptırımlar tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekli olan organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır. Tüzel kişi hakkında da bunlara özgü güvenlik tedbirlerine başvurulabilmektedir.
Haksız Rekabete ilişkin Yargıtay kararları şu şekilde örneklendirilebilir:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/3835 E.2017/5898 K. Sayılı Kararı:
“Taraflar arasında görülen davada ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/12/2015 tarih ve 2015/500-2015/941 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ... ... Adliyesi revizyon işi kapsamında alınacak jeneratörlerin tedariki konusunda idare ile anlaşma sağladığını, aynı alanda faaliyet gösteren bir başka firma olan davalının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göndermiş olduğu bir yazı ile müvekkili hakkında "herhangi bir referansı ve tecrübesi yoktur" şeklinde gerçeğe uymayan bir beyanda bulunduğunu, müvekkilini kötülediğini ileri sürerek, haksız rekabetin tespiti, yanlış ve yalan beyanların düzeltilmesi ile 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının TSE belgesinin yalnızca 155 KVA ve 710 KVA jeneratör setlerini kapsadığını, müvekkilinin gerçeğe aykırı beyanda bulunmadığını, davacının adliyenin revizyon işi kapsamında alımı yapılacak olan jeneratör güçlerinde daha önce herhangi bir tecrübe ya da referansının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 709,2 KVA, 155 KVA, 48 KVA, 35 KVA, 715 KVA, 850 KVA jeneratör gruplarının modelleri kapsamında KVA belgeli olduğu, ihaleye konu güçleri kapsamadığı, davalının Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne hitaben yazdığı dilekçenin TTK’nın 55/1-a-1 maddesi kapsamında yanlış veya yanıltıcı olmadığı, ... ... Adliyesi’nin inşasından kısa bir süre sonra jeneratörden kaynaklı çıkan yangın sonucu meydana gelen hasarda göz önüne alındığında böyle bir dilekçenin gereksiz yere verildiğinden de bahsedilemeyeceği, somut olayda haksız rekabet şartlarını oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı tarafça haksız rekabetin tespiti, men’i, yanlış ve yanıltıcı beyanların düzeltilmesi, hükmün ilanı ve manevi tazminat istemi ile açılan işbu davada mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 6102 sayılı TTK'nın 54. maddesi uyarınca, haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Aynı Yasa'nın 55/1.a.1 maddesinde "Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek " ve yine, 55/1.b maddesinde de " Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek" halleri haksız rekabet teşkil eden eylemlerden sayılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, dosya içerisinde bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gönderilen müzekkere cevabı ekinde yer alan, davalının dava konusu yazısı kapsamında yaptırılan araştırma sonucu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün Bakanlık’a göndermiş olduğu 21/11/2014 tarihli yazıda, davalının iddialarının yersiz ve dayanaksız olduğu, iş kapsamında yapılacak olan 4 adet dizel jeneratörün orta gerilim jeneratörü olup, TSE ile yapılan görüşmede orta gerilim jeneratörleri ile ilgili bir belgelendirme yapılmadığının belirtildiği, bu konuda şikayetçi firma dahil hiçbir firmanın orta gerilim jeneratörleri için TSE belgesi bulunmadığından dosya incelemelerinde TSE belgesinin dikkate alınmadığı bildirilmiştir.
Bir başka deyişle, bizzat ihale makamı tarafından TSE belgesi aranmadığı gibi, davalı tarafça Bakanlık’a gönderilen yazıda belirtilen “ ...Ayrıca firmanın satın alması düşünülen bu güçlerde herhangi bir referansı ve tecrübesi yoktur...” şeklindeki beyanın da bizatihi gereksiz yere incitici nitelikte bir beyan olduğu, kaldı ki karar gerekçesinde adliyede çıkan yangın konusuna yer verilmesinin de bu yönde yapılmış bir tespit bulunmadığından yerinde olmadığı anlaşılmakla, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/2370 E.2018/8090 K. Sayılı Kararı:
“Taraflar arasında görülen davada ... ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/03/2017 tarih ve 2016/626-2017/243 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketle iş ilişkisi bir şekilde sona ermiş olan bir kısım acentelerin bir araya gelerek "Yurtiçi Kargo Mağdur Şube Müdürleri Dayanışması" adı altında eylem grubu oluşturarak....com isimli internet sitesi kurduklarını, bu site üzerinden davacı aleyhine yayın yaptıklarını, davalının sahibi olduğu şirketin daha önce davacının acentesi olduğunu, acentelik ilişkisi bittikten sonra davalının anılan internet sitesinde davacı hakkında "acentelerin haksız ve hukuksuz uygulamalarla borç batağına saplandığını, kandırıldıkları, alçakça, rezilce, düşmanca uygulanan politikalarla işsiz, güçsüz bırakıldıkları, akla hayale sığmayacak yalan ve iftiralarla sınıfsal olarak onların karşısında yer aldığı" şeklinde ifadeler yer alan yazı yayınladığını, bu ifadelerin haksız olduğunu, eleştiri sınırını aştığını, davacının ticari itibarını zedelediğini ileri sürerek, 10.000,00 TL manevi tazminatın yazının yayınlandığı tarihten itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, söz konusu yazının yayından kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, internet sitesinde paylaşılan yazının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; yazıda kullanılan ifadelerin davacı tarafından sunulan hizmeti ve faaliyetleri gereksiz yere incitici açıklamalarla kötüleme niteliğinde olması sebebiyle ... 55/1-a-1 maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği, ayrıca yazının davacının ticari itibarını ve saygınlığını zedeleyici nitelikte olduğu, dolayısıyla TBK 58. maddesi uyarınca manevi tazminat şartlarının oluştuğu, ... 56/1-c maddesi uyarınca davalının haksız rekabet teşkil eden bu yazısının söz konusu internet sitesinden kaldırılması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 2.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, dava konusu yazının internet sitesinden çıkartılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, haksız rekabetin tespiti ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, ... isimli internet sitesinde davalı tarafından yazılan ve yayımlanan ifadelerin davacı tarafından sunulan hizmeti ve faaliyetlerini gereksiz yere incitici açıklamalarla kötüleme niteliğinde olduğu, davacının ticari itibar ve saygınlığını zedelediği ve ... 55/1-a-1. maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55. maddesi "(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; 1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek," düzenlemesini içermektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, bu tür haksız rekabetin oluşabilmesi için başkalarının faaliyetini gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek gerekmektedir.
Dosyada mevcut olan ve ... İçi Kargo aleyhine işçilik alacaklarının tahsili talebiyle açılan dava sonucunda verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 2013/15353 E.,2013/15302 K. ve 24.06.2013 tarihli kararında " ...davalı şirket ile şube müdürleri arasında imzalanan acente sözleşmesinin muvazaalı olduğu, gerçekte şube müdürü olan çalışanlara acente sıfatı verilmek suretiyle davalı işverenin işyerindeki faaliyetini sürdürdüğü ve bu değişikliği kabul etmeyen işçilerin işten çıkarıldığı...." hususu belirlenmiştir. Bu durumda davalının kendisinin de içinde bulunduğu çalışanların internet sayfasında davaya konu ifadelerle tepkide bulunduğu anlaşılmıştır. Davacının haksız uygulamalarına yönelik tepkiye bağlı nitelemelerin haksızlığa uğrayan davalının düşüncelerini açıklaması ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA,”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/11283 E. 2016/6338 K. Sayılı Kararı:
“Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/04/2015 tarih ve 2014/1790-2015/330 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkil şirket çalışanı olan ve kısa bir süre önce işinden ayrılan ...’in müvekkili şirket bünyesinde edindiği mesleki ve ticari sırları kullanmak suretiyle aynı alanda faaliyet göstermeye başladığını, davalıların davalı şirkette ortak veya sigortalı çalışan olarak görünmeksizin çalışmakta olduklarını, ...’ün tanıtımını yaptığı www.....com adresli internet sitesindeki www.....com/... linki ile ulaşılan sayfada, müvekkili tarafından inşa edilen pek çok tesise ait fotoğrafların izinsiz ve haksız olarak reklam amacıyla kullanıldığını, müvekkilinin çevre teknolojileri alanında iş yaptığını ve Türkiye’de münhasıran müvekkille çalışan... firması ile davalıların irtibat kurarak ticari ilişkiye girmiş olduklarını ve haksız kazanç temin ettiklerini ileri sürerek davalıların haksız rekabet yaptığının tespiti, men’i, www.....com adresinde müvekkile ait resimlerin kullanımının men’i ve ref ini; 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; müvekkillerinin haksız rekabet oluşturacak hiçbir eylem ve faaliyetlerinin olmadığını; müvekkil şirketin dava tarihinden 3 ay önce kurulmuş olduğunu, internet sitesindeki resimlerin pek çok sitede bulunabilen görseller olduğunu, ... firması ile ticari ilişkilerinin olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların davacı şirkette çalıştıkları süre boyunca edindikleri bilgileri ve davacı şirketin müşterileri portföyünü kullanarak kendi kurdukları davalı şirkete müşteri olarak etkilemek için faaliyette bulundukları, davacı şirket aleyhinde olumsuz beyanlarda bulundukları, davacı şirketin ürünlerini kötülediklerini ve bu suretle davalıların TTK 55/1/a/1, 4 ve 5. 6 bendleri uyarınca haksız rekabet yaptıkları, zira davacı aleyhindeki beyan ve faaliyetlerinin "yanıltıcı" ve "gereksiz yere incitici" niteliğe sahip olduğu, dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemi olarak kullanıldığı, davalıların bunlara aykırı davranışlarından dolayı davacının maddi ve manevi zarar talebinde bulunabileceği, davalı şirketin davacı şirket müşterisi olan firmaya yaptığı bu satış işleminin haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği, bundan dolayı davacının zarara uğramasının söz konusu olduğu ve defter incelemesine göre davalının bu firmaya yaptığı satıştan elde ettiği 289,85 TL brüt satış karının davacının uğradığı zarar olarak kabulü gerektiği, aynı zamanda manevi tazminat şartlarının da oluştuğu gerekçesiyle maddi tazminat davasının kısmen kabulüyle 289,85 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işlenecek ticari faiziyle, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat davasının kabulüyle, 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek ticari faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, haksız rekabetin tespiti meni ve maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde davacı, davalıların davacı şirketteki işlerinden ayrılmalarından sonra şirket bünyesinde edindikleri mesleki ve ticari sırları kullanmak suretiyle aynı alanda faaliyet göstermeye başladıklarını, davacı şirkete ait işlere dair fotoğrafları reklam amacıyla kullanarak kendi iş ürünleri hakkında gerçek dışı açıklamalarda bulunduğunu, davacı şirketin müşterilerini çalmaya çalıştığını ileri sürerek haksız rekabetin menini talep etmiş; mahkemece yargılama sırasında dinlenen tanık beyanları da esas alınarak davalıların elde ettikleri ticari sırları kullanarak ve davacı şirketin müşterilerini portföyünü kullanarak faaliyet gösterdiği, davacı şirket hakkında olumsuz beyanda bulundukları, davacı şirketin ürünlerini kötüledikleri, davacı hakkındaki beyan ve faaliyetlerinin yanıltıcı ve gereksiz yere incitici nitelikte olduğu gerekçesiyle davalıların haksız rekabette bulunduklarına kanaat getirilmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK'nun 119/e. maddesinde ifade edildiği üzere davacı iddiasının dayanağı olan tüm vakıaları dava dilekçesinde göstermek zorundadır. Dava sebebini maddi vakıalar oluşturur. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz (HMK 25. madde). Hakim, ancak, dava dilekçesinde ileri sürülen maddi vakıaları değerlendirmek ve hukuki nitelendirmesini yapmakla mükelleftir. Diğer bir ifadeyle, maddi vakıaları sunmak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Somut olaya baktığımızda; dava dilekçesinde, davalıların davacı şirketi ve işlerini kötüleyici, davacı şirket hakkında yanıltıcı ve gereksiz yere incitici faaliyetlerde bulunduğuna dair bir maddi vakıa mevcut olmadığı halde, mahkemece tanık beyanları doğrultusunda bu sonuca varılması ve taraflarca ileri sürülmeyen maddi vakıaların varlığı kabul edilerek hükme gerekçe yapılması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA; ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/8562 E.2018/1963 K. Sayılı Kararı:
“Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen .../03/2015 tarih ve 2014/708-2015/346 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin tescilli "..." markası adı altında çay ürünlerini satışa sunduğunu, davalı firmanın da "..." markasıyla faaliyet gösterdiğini ve 556 sayılı KHK'ya muhalefet iddiası ile müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin mallarını satan firmalara ihbarnameler göndermek suretiyle müvekkiline ait "..." markalı malların satışına engel olduğunu ve haksız rekabet yarattığını ileri sürerek 1.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraf markalarının farklı olmasına rağmen, davacının, müvekilinin tescilli ambalaj paketine karıştırılma ve iltibasa yol açacak düzeyde benzer bir ambalaj paketi kullandığını ve bu şekilde kâr elde etmeye çalıştığını, taklidin kasıtlı ve kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından kullanılan "..." markalı ambalaj ile davalının kullandığı "...+şekil" markası arasında benzerlik bulunduğu, bu benzerliğin 556 sayılı KHK aykırı olduğu gerekçesiyle davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine suç duyurusunda bulunulduğu, davacı şirket yetkilisinin eyleminin suç oluşturduğu gerekçesiyle açılan davanın neticesi beklenmeksizin davalı tarafından davacı ürünlerinin satışını yapan marketlere ihbarnamaler gönderildiği ve davacı ürünlerinin taklit olduğu ve 556 sayılı KHK gereği ürün satışının durdurulmasının istenildiği, bunun üzerine bazı marketlerin ürünleri raftan indirdiği, davalının bu eyleminin ...'nin 54. ve devamı maddeleri gereği haksız rekabet oluşturulduğu, davalının bu eylemi sonucu davacının itibarının zedelendiği, piyasada küçük düşürüldüğü, davacının ticari defterlerine göre zararının 126,86TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 126,86TL maddi 5.000,00TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, haksız rekabete dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, davalının eylemlerinin haksız rekabet yarattığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Haksız rekabet sayılabilecek eylemlerin başlıcaları 6102 sayılı ... 55. maddesinde sayılmış olup, 55.maddesinin 1/a.1. bendinden ifade edildiği üzere, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek haksız rekabet yaratır. Davalı, davacıya "..." markalı ürünlerinin ambalajı ile tescilli "...+şekil" ibareli markası arasında benzerlik bulunduğu ve buna son vermesi gerektiği gerekçesiyle ihtarname göndermiş, sonrasında davacı hakkında suç duyurusunda bulunmuş ve davacının müşterilerine de aralarındaki yasal süreçten bahsederek bir ihtarname göndermiştir. İhtarnamede de, davacı ... Çay Gıda San. İth. İhr. Paz. Tic. Ltd. Şti.'nin taklit ürünlerinden dolayı 556 sayılı KHK uyarınca cezai ve hukuki sorumluluklarının ortaya çıkmaması açısından taklit ürünlerin alım ve satışının durdurulması aksi halde bu yasa gereği ilgili mercilere yasal başvuruların yapılacağı ifade edilmiştir. İhtarnamelerin içeriği dikkate alındığında, davacının malları, iş ürünleri, fiyatları, faaliyetleri veya ticari işleri hakkında yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarda bulunulmadığı, ihtarnamelerin yasal şikayet sonrası yapılan bir uyarı niteliğinde olduğu ve haksız rekabet yaratmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA,”