Davalar & Makaleler

VAKFIN ORGANLARININ OLUŞUMU VE İŞLEYİŞİ

08 Mayıs 2024

Türk Medeni Kanunu m.109’a göre vakıfların bir yönetim organının bulunması zorunludur. Ayrıca vakfeden, vakıf senedinde gerekli gördüğü başka organları da gösterebilir. Bilhassa geniş amaçlı vakıflarda karar, yönetim ve denetim organlarının oluşturulmasında büyük yarar vardır.

A. Karar Organının Türleri ve Görevleri

Tek organlı vakıflarda vakfın yönetim organı, adı ister yönetim kurulu isterse mütevelli heyeti olsun tek olup, karar ve yönetim yetkisi ondadır.

Ulusal veya uluslararası alanda çalışmayı amaçlayan vakıflarda ise karar organının, genel olarak “mütevelli heyeti” şeklinde olduğu görülmektedir. Bu durumda vakfedenler, kendileri mütevelli heyetinde yer alabildikleri gibi, kendileri ile birlikte vakfa kurucu olarak mal varlığı özgülememiş olsalar bile, bilgi ve deneyimleri ile vakfa yararlı olabileceklerini düşündüğü kişileri mütevelli heyetine alabilirler.

Vakfedenlerin bazen de bir mütevelli heyeti oluşturarak kendilerini bu heyetin dışında tuttuklarını görülmektedir. Birçok iş insanı bu yönde bir uygulamayı tercih etmektedir.

Ayrıca bazı vakıflarda hem kurucular kurulu/vakfedenler kurulu hem de mütevelli heyeti oluşturulduğunu ve karar organı yetkisinin aralarında paylaştırıldığı görülmektedir.

Netice itibariyle vakıf karar organı; yönetim kurulu, vakfedenler kurulu, mütevelli heyeti veya genel kurul şeklinde oluşturulabilmektedir.

Karar organının başlıca görevleri ise şu şekildedir: Bunların resmi senette belirtilmesi gerekir.

  • Yönetim organını belirlemek/seçmek ve gerektiğinde görevden almak.
  • Vakfın faaliyet planı ve bütçesi hakkında karar vermek. Bütçe yetkisi, karar organı tarafından başka bir organa devredilemez.
  • Yönetim organına yetki devrinde bulunarak, onun görevlerini belirlemek ve gerektiğinde bu görevleri değiştirmek.
  • Vakfın denetçilerini/denetim organını belirlemek/seçmek ve gerektiğinde görevden almak.
  • Karar organında boşalan üyelerin yerini doldurmak veya liyakatleri nedeniyle karar organında yer alması düşünülenleri seçmek.
  • Vakfın mal varlıkları hakkında karar vermek.
  • Vakıf yönetim kurulunca hazırlanan faaliyet raporu ile denetim kurulunca hazırlanan raporları görüşüp incelemek, yönetim kurulunun faaliyetlerinin ibrası ya da ibra edilmemesi konusunda bir karar vermek.
  • Vakıf resmi senedinin değiştirilmesi, vakfın feshi ve tasfiyesi konularında karar almak.
  • Karar organının toplantı ve karar yeter sayılarının da vakıf resmi senedinde gösterilmek zorundadır. Bu konuyla ilişkili olarak; üyelikten çıkarılma, görevden alma, vakıf resmi senedinde değişiklik yapılması, vakfın feshi ve tasfiyesi konularında karar alınabilmesi için nitelikli çoğunluk aranacağının belirtilmesi uygulamada yaygınlıkla görülmektedir. Oylamalarda eşitlik halinde başkanın oyu esas alınacaktır.

B. Yönetim Organının Türleri ve Görevleri

Vakıfların başlıca yönetim organı “vakıf yönetim kurulu” dur. Bazı geniş ölçekli vakıflarda yönetim kurulunun içinden “icra kurulu” adı verilen bir kurul da oluşturulabilmektedir. Böylece yönetimin daha hızlı ve etkin olması sağlanmak istenmektedir.

Yönetim kurulunun başlıca görevleri ise şunlardır:

  • Vakfı, amacın gerçekleşmesi için mevzuat ve resmi senet doğrultusunda yönetmek.
  • Vakfı temsil ve ilzam etmek.
  • Vakfın iç örgütlenmesini oluşturmak.
  • Vakıf idari personelini görevlendirmek, gerekli hallerde görevden almak.
  • Vakfın mal varlığını ve gelirlerini basiretli bir tacir gibi yönetmek.
  • Vakfın faaliyet raporunu ve bütçesini hazırlayıp karar organına sunmak. Tek organlı bir vakıf ise bunları hazırlattırıp onaylamak.
  • Tek organlı vakıflarda resmi senedin değiştirilmesi, vakfın feshi ve tasfiyesi konularında karar almak ve icra etmek, ayrı bir karar organının olduğu vakıflarda bu konuları karar organına sunmak ve alınan kararı icra etmek.
  • Vakıf iç denetçilerinin denetim sonuç raporlarının gereğini yerine getirmek.
  • Varsa vakıf karar organınca alınan kararları yerine getirmek.
  • Türk Medeni Kanunu’nun 114’üncü maddesinde belirtilen “Yönetim organı her takvim yılının ilk üç ayı içinde vakfın bir önceki yıla ait malvarlığı durumunu ve çalışmalarını bir rapor halinde denetim makamına bildirir ve durumun uygun araçlarla yayımlanmasını sağlar” hükmünün gereğini yapmak.

Vakıf yönetim organı, vakıf senedinde belirtilen hususlar kapsamında oluşturulur. Görev süreleri de vakıf resmi senedinde belirtilir. Vakıf yöneticilerin çoğunluğunun Türkiye’de yerleşik olması zorunludur.

Vakıfların organlarında ölüm, istifa ya da herhangi bir nedenle eksilme olursa vakıf resmi senedindeki hükümlere göre eksiklik giderilir. Şayet böyle bir hüküm yoksa, vakıf senedinde değişikliğe yetkili organın, bunun da bulunmaması halinde icraya yetkili organın kararı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün görüşü alınarak mahkemece eksiklik giderilir.

Yönetim organının toplantı ve karar yeter sayıları vakıf resmi senedinde gösterilir. Eşitlik halinde yönetim kurulu başkanının oyu esas alınacaktır.

C. Denetim Organı

Derneklerde denetim organı zorunlu bir organ iken, vakıflar için böyle bir zorunluluk yoktur. Vakıflarda tek zorunlu organ yönetim kuruludur. Ancak uygulamada geniş amaçlı vakıflarda karar organı tarafından bir yönetim organı belirlenirken, bir de denetim organı veya denetçiler de belirlenmektedir. Denetçiler ile yöneticiler arasında üçüncü dereceye kadar kan ve sıhriyet hısımlığı ilişkisi olmamalıdır.

Denetçi bir kişi de olabilir, birden fazla da olabilir. Denetçiler raporlarını bireysel olarak hazırlayıp sunarlar. Heyet olarak belirlenmeleri onların heyet halinde çalışacaklarını göstermez. Bu nedenle toplantı veya karar usulleri yoktur. Denetçiler raporlarını karar organında görüşülmek üzere yönetim kuruluna sunarlar.

D. Diğer Organlar

Vakıflar isteğe bağlı olarak, danışma ve bilim kurulları, onur ve disiplin kurulları da kurabilirler. Bunların vakıf resmi senedinde gösterilmesi zorunlu değildir. Karar ve yönetim organlarınca vakfın gereksinimleri doğrultusunda oluşturulabilir ve gerektiği zaman da ortadan kaldırılabilirler.

E. İdare Personeli, Şube ve Temsilcilikler

Vakıf yönetim kurulu vakıfta görev yapacak personeli belirler. Bu konuda İş Kanunu hükümleri belirleyicidir.

Yeni vakıflar, vakıf senedindeki yazılı amaçlarını gerçekleştirmek üzere Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne beyanda bulunmak şartıyla şube ve temsilcilikler açabilirler. Yurtdışında da şube ve temsilcilik açma hakları vardır.

Şube ve temsilciliklerin tüzel kişiliği yoktur, faaliyetlerinin vakıf tüzel kişiliği altında yürütürler. Bulundukları yerde vakfı temsil ederler. Şube ve temsilciliklerde görev alan yöneticilerin Vakıflar Kanunu m.9’da belirtilen suçlardan mahkûm olmamaları gerekmektedir. Yöneticileri çoğunluğunun Türkiye’de ikamet etmesi zorunludur.

Şube ve temsilciliklerin vakfın amacının gerçekleşmesine yeterince katkısı olmadığı denetim sonucunda görülürse, Vakıflar Genel Müdürlüğü bu şube ve temsilciliklerin kapatılması hususunu vakıf merkezine bildirir.

F. Yargı Kararları

Vakfın organları, oluşumu ve işleyişine ilişkin Yargıtay kararları şu şekilde örneklendirilebilir:

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2007/1882 E., 2007/2180 K. Sayılı Kararı:

“Dava dilekçesinde vakıf yönetim kurulu kararının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Vakıf senedinin 25. maddesinin (i) fıkrasında, vakıftan üye çıkarılmasına yönetim kurulunca karar verileceği belirtilmiş, 14. maddede vakfın en yetkili organının genel kurul olduğu hükme bağlanmıştır.

Genel kurulu bulunan vakıflarda, yönetim kurulunun verdiği kararlar aleyhine doğrudan yargı yoluna başvurulamaz.

Somut olayda yönetim kurulunun vakıf üyeliğinden çıkarma kararına karşı vakıf genel kuruluna başvurmadan (vakıflarda da kıyasen uygulanan 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 83. maddesinin 2. fıkrası uyarınca) yani iç denetim yolları tüketilmeden mahkemeden yönetim kurulunun aldığı kararın iptalinin istenmesi yerinde değildir.

Bu nedenle mahkemece, iç denetim yollarını tüketmeyen davacının davasının bu nedenle reddi gerekirken işin esasına girilerek vakıf senedindeki hükmün gereğini yerine getirmediği gerekçesi ile davanın esastan reddi doğru değil ise de sonucu bakımından doğru olan kararın bu gerekçe ile reddinde bir isabetsizlik görülmediğinden hükmün ONANMASINA,”

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2015/19202 E.2015/18997 K. Sayılı Kararı:

“Dava dilekçesinde, vakıf senedinde yapılan değişikliğin tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm ilgili kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Dava dilekçesinde vakıf senedinde yapılan değişikliğin tesciline karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

1-5737 sayılı Vakıflar Kanununun 10.maddesinin son fıkrasına göre, Vakıf yöneticilerinin ancak mahkeme kararı ile görevden uzaklaştırılmaları mümkün iken, bu yetkinin değişiklik senedinin 9/c maddesi ile Yönetim Kuruluna verilmesi,

2-Türk Medeni Kanununun 106.maddesinde, vakıf senedinde vakfın amacı, malvarlığı, örgütleri ve yönetim şeklinin yer alması gerektiği belirtildiği halde, buna aykırı olarak değişiklik senedinin 10/son maddesinde, belirsizlik oluşturacak şekilde, mütevelli heyetinin mevcut vakıf senedinde öngörülen organlar dışında başka vakıf organı oluşturabilme ve bunların görev ve yetkilerini belirleyebilmesine imkan tanıyan hükümlere yer verilmesi ve bunun tesciline hükmedilmesi,

3-Vakıf senedinin 12/a maddesi ile tadil senedinin 14/b maddesi birlikte değerlendirildiğinde, vakfın denetim kuruluna seçilecek üyelerden en az birisinin Erzincan ili Kültür ve Eğitim Derneği tarafından gösterilen ve genel kurulca mütevelli heyetine seçilen kişi olduğu anlaşılmasına rağmen, tadil senedinin 14/2. maddesinde maddi hatalar sonucu “mütevelli heyetince” seçilen diye yazılmış olması ve bunun tesciline karar verilmesi,

4-Vakfın organlarında yer alan üyelerin yedekleri bulunmasına rağmen, tadil senedinin 14/k maddesinde öngörülen vakıf organlarında boşalma halinde eksikliklerin nasıl giderileceğine ilişkin “Erzincanlı olanlar arasından” şeklindeki düzenleme, uygulamada tereddütlere sebebiyet verecek şekilde olduğu halde bu değişikliğin de tescili,

Doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA”

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/9825 E.2015/13876 K. Sayılı Kararı:

“Somut olayda ...Vakfının 24.02.1971 tarihli Vakıf Senedinin 7. maddesinde vakfın üç organı olduğu bunların; vakıf müdürü, denetim kurulu ve yönetim kurulu olduğu belirtilmiş, 01.03.2005 tarihli senet değişikliği ile vakıf müdürlüğü organ olmaktan çıkarılmıştır. Davacının 1993'ten itibaren vakıf müdürü olduğu 01.08.2003 tarihinde olumsuz davranışı ve yönetimde görülen konuları dışarıya sızdırdığı gerekçesi ile işten çıkarıldığı anlaşılmaktadır.

Davacı bu kararın iptali istemi için ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davadaki yargılama sonucunda mahkeme 2003/361 esas 2005/73 karar sayısı ile davacının senet kapsamına göre vakıf organı olduğu, hakkındaki görevden alma işleminin mevzuat gereği ancak mahkeme kararı ile yapılabileceği, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

Vakıf senedine göre vakıf müdürünün yönetim kuruluna üye teklif etme ve tüzükte değişiklik yapılması önerisinde bulunma yetkilerine sahip olması, vakfın organı olarak görevden alınması konusunda Türk Medeni Kanun hükümlerinin uygulanması, vakıfla arasında hizmet akdinin bağımlılık unsurunun bulunmaması, davacının anılan vakıf tüzel kişiliğinde kişi-organ olarak çalıştığının anlaşılması karşısında olayda işçi-işveren ilişkisinin varlığından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bu sonuca göre ancak işçiler için söz konusu olacak işsizlik sigortası ödeneği isteğinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA,”

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/847 E. 2020/8188 K. Sayılı Kararı:

“Dava dilekçesinde; ... mütevellisi ...'nun, vakıf adına imzaladığı 22.06.2010 tarihli danışmanlık sözleşmesi nedeniyle, vakfı gereksiz yere yükümlülük altına soktuğu, ihmal ve basiretsiz işlemleri nedeniyle vakfı zarara uğrattığı açıklanarak, Vakıflar Kanunu 10. maddesi gereği vakıf yönetiminden azledilmesini istenmiş, davalı mütevelli vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davanın reddine dair verilen ilk karar; Dairemizce hükme esas alınan bilirkişi raporunda çelişkili ifadeler bulunduğu gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı mütevelli ... vekilince temyiz edilmiştir.

  1. TMK'nin 405. maddesine göre, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır. Aynı Kanun'un 448. maddesine göre de, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil eder.

Re'sen UYAP ortamında temin edilen nüfus kayıtlarının incelenmesinden, azli istenen davalı ...'nun Karşıyaka 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/257-2018/604 sayılı, 12.06.2018 kesinleşme tarihli kararı ile kısıtlanmasına karar verildiğine anlaşıldığına göre, davalıya atanan vasi davaya dahil edildikten sonra yargılamaya devam edilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.

  1. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 10. maddesinde, vakıf yöneticilerinin vakfın amacına ve yürürlükteki mevzuata uymak zorunda olduğu, bu zorunluluğa uymayanlar ile; vakfın amacı doğrultusunda faaliyette bulunmayan, vakfın mallarını ve gelirlerini amaçlarına uygun olarak kullanmayan, ağır ihmal ve kasıtlı fiilleriyle vakfı zarara uğratan, denetim makamınca tespit edilen noksanlık ve yanlışlıkları verilen süre içerisinde tamamlamayan, düzeltmeyen veya aykırı işlemlere devam eden, medeni hakları kullanma ehliyetini kaybeden veya görevini sürekli olarak yapmasına engel teşkil edecek hastalığa veya maluliyete yakalanan, vakıf yöneticilerinin, meclisin vereceği karara dayalı olarak denetim makamının başvurusu üzerine vakfın yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesince görevlerinden alınabileceği, hüküm altına alınmıştır.

Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, 10.02.2005 tarihi itibariyle ...'nın mütevellilik görevini yürüten davalı ...'nun 22.06.2010 tarihinde dava dışı ... Mücevherat Turizm İnşaat Taahhüt A.Ş. ile vakfın taşınmazlarının tespiti konulu, 135.000,00 TL masraf ve ayrıca vakfa kayden veya nakden dönecek taşınmazlardan elde edilecek gelirden %25 pay bedelli danışmanlık sözleşmesi imzaladığı, vakfın 2000-2010 dönemine ilişkin yapılan idari denetim sonucunda düzenlenen teftiş raporunda, 22.06.2010 tarihli sözleşmenin imzalanması nedeniyle vakfın zarara uğratıldığının bildirildiği, sözkonusu teftiş raporuna istinaden Vakıflar Meclisi'nin 20.6.2012 tarihli kararı ile davalı mütevellinin görevden alınmasına karar verildiği ve akabinde eldeki davanın açıldığı, davalı mütevellinin cevap dilekçesinde sözleşme imzalanan şirketin vakfa ait 275 adet taşınmaz tespit ettiğini savunarak taşınmazların listesini ibraz ettiği, mahkemece bozma öncesi aldırılan bilirkişi kurulu raporunda, "22.06.2010 tarihli sözleşmede aksaklık bulunduğu, mütevellinin kusurlu olduğu, tenkit edilecek durumda olduğu fakat ağır bir kusurunun bulunmadığının" bildirildiği, rapora istinaden davanın reddine dair verilen kararın Dairemizce yeni bir rapor alınması gereği ile bozulduğu, mahkemece bozma sonrası aldırılan 25.06.2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, "vakfı yükümlülük altına sokan sözleşmenin denetim makamının görüşü alınmadan düzenlendiği gerekçesiyle mütevellinin ağır kusurlu olduğunun kabulünün gerektiğinin" bildirildiği, Mahkemece bu son rapor hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.

Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki, davalı mütevellinin dava konusu vakıf adına sözleşme düzenlemesi için denetim makamının görüşünü alması gerekmediği gibi, sözkonusu raporda sözleşme nedeniyle vakfın zarara uğratılıp uğratılmadığı somut olarak tespit edilmiş değildir. Buna göre, mahkemece cevap dilekçesinde dökümü bildirilen 275 adet taşınmazdan dolayı vakfın gelir elde edip etmediği, bu taşınmazlara ilişkin açılan dava bulunup bulunmadığı araştırılmadan, neticede davalı mütevellinin dava konusu vakıf adına imzaladığı 22.06.2010 tarihli danışmanlık sözleşmesi nedeniyle vakfın zarara uğratılıp uğratılmadığı net olarak ortaya konulmadan, davanın kabulü doğru olmamıştır.

Buna göre mahkemece yapılacak iş, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda rapor hazırlamak üzere Vakıflar hukuku alanında uzman yeni bir heyeti bilirkişi heyeti oluşturmak, aldırılacak rapor ile birlikte davalı mütevellinin davaya sebep 22.06.2010 tarihli sözleşmenin imzalanmasında ağır kast ve ihmalinin bulunup bulunmadığı hususları birlikte değerlendirmek, oluşacak sonucuna göre karar vermektir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı mütevelli ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, sair yönleri incelenmeksizin, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,”

Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesi 2013/1952 E 2013/5955 K Sayılı Kararı:

“Dava dilekçesinde, dava konusu vakfın 20.02.2011 günlü genel kurulunda alınan 9 numaralı kararın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar vekili dava dilekçesinde, dava konusu vakfın 20.02.2011 günlü genel kurul toplantısında alınan 9 numaralı kararın iptalini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplantının usulüne uygun yapılmaması ve taşınmaz satımı için mahkeme izni alınmaması gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

5737 sayılı Vakıflar Yasası'nın 6. maddesinde; yeni vakıfların yönetim organının ... senedine göre oluşturulacağı, 12. maddesinde; vakıfların, mal edinebileceği, malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunabileceği; Mülhak, cemaat, esnaf vakıfları ile yeni vakıflara, başlangıçta özgülenen mal ve haklar, ... yönetiminin başvurusu üzerine, haklı kılan sebepler varsa, Denetim Makamının görüşü alınarak mahkeme kararı ile sonradan iktisap ettikleri mal ve hakları ise bağımsız ekspertiz kuruluşlarınca düzenlenecek rapora dayalı olarak ... yetkili organının kararı ile daha yararlı olanları ile değiştirilebilir veya paraya çevrilebileceği; Vakıflar Yönetmeliği'nin 17. maddesinde ise vakıflar, varlıklarını, ekonomik kural ve riskleri gözetmek suretiyle değerlendirebileceği, paralarını Türkiye'de kurulu bankalara yatırabilecekleri belirtilmiştir.

Dava konusu Antalya ... Eğitim ve Kültür Vakfı'nın (...), Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/177 E.-235 K. sayılı ilamı ile Türk Medeni Yasası hükümlerine göre tesciline karar verilen yeni bir ... olduğu, vakfın yürürlükte bulunan senedinin 6 maddesine göre, 285 TL nakit malvarlığı ile tescil edildiği, 12. maddesinde, mütevelli heyeti toplantılarının tarihi, yeri, saati ve gündemi, toplantı gününden en az yedi gün önce bir mahalli gazetede ilan edilir veya ... temsilcisi ve mütevelli heyet üyelerine, üyelerin vakfa bildirdikleri son adreslerine imza karşılığı mektup ile bildirileceği, mütevelli heyeti üye tam sayısının yarısından bir fazlası ile toplanacağı, çoğunluk sağlanamadığı takdirde toplantı en az bir hafta sonra aynı gün ve saatte aynı yerde çoğunluk aranmaksızın yapılacağı, mütevelli heyet karar yeter sayısının toplantıya katılanların yarıdan bir fazlası olduğu, 14. maddesinde ise yönetim kurulunun, mütevelli heyetinin de vereceği yetki ile taşınmaz satımı veya her türlü tasarrufta bulunabileceği ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu vakfın 20.02.2011 tarihinde mütevelli heyetinin olağan ikinci toplantısının yapıldığı, bu toplantının 9. maddesinde vakfa ait 4861 (1488 ada 1) parseldeki 6.416 m²'lik taşınmazın satışı için yönetim kuruluna yetki verildiği, satışa konu taşınmazın kuruluş malvarlıkları arasında yer almayıp, vakfın tescilinden sonra 17.12.1998 tarihinde kazanıldığı, taşınmazın satışı için ... Gayrimenkul A.Ş. adlı eksper kuruluşunca 000433 sayılı raporun düzenlendiği, davacılara toplantı tarihinden en az 7 gün önceden yazılı bildirim yapıldığı ayrıca toplantının en az yedi gün önceden mahalli ... Gazetesinin 05.02.2011 günlü sayısında ilan edildiği, söz konusu 9 numaralı kararının toplantıya katılan 68 mütevelli üyesinden 45'nin kabul oyuyla kabul edildiği, buna göre sonradan edinilen bir ... taşınmazında tasarrufta bulunabilmek için vakıflar mevzuatınca bir engel bulunmadığı gibi toplantı ve karar yeter sayısı için ... senedinde öngörülen koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,”

*Yararlanılan Kaynaklar: Ömer Aykul, Yeni Vakıflar Hukuku, 6. Baskı, Seçkin Yayınevi, 2024.

Bu sitede paylaşılan çalışmalar yalnızca bilgilendirme amaçlı olup, Türkiye Barolar Birliği'nin ilgili düzenlemeleri uyarınca reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.

Popüler

Öne Çıkan

Yeni

Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması Sürecinde Toplu Görüşmelere Kadar Yaşanan Yasal Prosedür
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Mayıs 2019
YLSY Öğrenim Programı Kapsamında Yurtdışında Lisansüstü Öğrenim Gören Öğrencilerin Karşılaştığı Hukuki Sorunlar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
03 Mayıs 2019
İş Makinelerinin Mülkiyetinin Tespiti ve Tescili
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Mayıs 2019
Doktorların Kamu Hastanelerinde ve/veya Özel Hastanelerde Çalışma Halleri
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
09 Mayıs 2019
Kamulaştırma Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
11 Mayıs 2019
Trafik Kazaları Sonrasında Karşılaşılan Hukuki Süreç ve Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Mayıs 2019
Aldatan Eşin Sevgilisinin, Aldatılan Eşe Manevi Tazminat Ödemesi Hakkında
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Mayıs 2019
Karşılıksız Çek Şikayetinde Başvuru Hakkı ve Şirket Yetkilisinin Belirtilmesi
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Mayıs 2019
Konkordato Halinde İşçi Alacaklarının Durumu
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
21 Mayıs 2019
Konkordato Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
24 Mayıs 2019
Tahkim Nedir?
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
26 Mayıs 2019
Kişiler Hukukuna İlişkin Davalar
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
29 Mayıs 2019
Kredi Kullanımında Hayat Sigortasının Yapılması Durumu, Vefat Eden Kişinin Kredi Borcuna İlişkin Mirasçıların Karşılaştığı Problemler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
01 Haziran 2019
Lex Mercatoria And Arbitration
Av. Fatmira MULAJ
03 Haziran 2019
Maçlarda Görev Alan Polis Memurlarının Harcırah Alacağı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
06 Haziran 2019
Medeni Hukukun Tanımı ve Kapsamı
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
08 Haziran 2019
Milletlerarası Tahkimde Ayrılabilirlik İlkesi
Av. Fatmira MULAJ
11 Haziran 2019
Miras Hukukunda Ortaklığın Giderilmesi Davası (Paylaşma Davası)
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
14 Haziran 2019
Miras Hukukuna İlişkin Dava ve Talepler
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
16 Haziran 2019
Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davası
Av. Dr. Aydın Ebrar GÜNAL
19 Haziran 2019