VAKIF KAVRAMI VE VAKIFLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER
24 Nisan 2024
A. Vakıf Kavramı
Türk Medeni Kanunu’nun 101’inci maddesinde vakıf, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları olarak tanımlanmıştır. Gerek 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nda gerekse Vakıflar Yönetmeliği’nde başkaca bir vakıf tanımlaması mevcut değildir.
Kanundaki tanımdan da anlaşılacağı gibi, bir vakfın oluşabilmesi için iki unsurun bir arada bulunması gerekmektedir. Birinci unsur; yeterli bir mal varlığının bulunması. İkinci unsur ise; bu malvarlığının özgüleneceği bir amacın varlığı. Tanımdan da gayet açık bir şekilde anlaşıldığı gibi, mal varlığını hem gerçek kişiler hem de tüzel kişiler özgüleyebilmektedir.
Anayasamızda “Vakıf kurma hürriyeti” şeklinde ayrıca düzenlenmiş bir madde yoktur. Ancak Anayasamızın 33’üncü maddesinde düzenlenen “Dernek kurma hürriyeti” maddesinin son fıkrasında “Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır” denilmek suretiyle vakıfların da önceden izin alınmaksızın kurulabileceğini, bunlara mütevelli veya yönetici sıfatıyla üye olunabileceği ya da üyelikten çıkılabileceğini görebilmekteyiz. Bu arada uygulamada bazı sorunlara yol açan Türk Medeni Kanunu’nun 101’inci maddesindeki “Vakıflarda üyelik olmaz” hükmünün de Anayasa Mahkemesi’nin 17.04.2008 tarih ve E.2005/14, K.2008/92 sayılı kararıyla iptal edilmiş olduğunu belirtelim.
Yine Anayasanın 33’üncü maddesinden hareketle vakıflarla ilgili şunları da söylememiz mümkündür:
- Hiç kimse bir vakıf kurmaya veya vakfa üye olmaya veya vakıfta üye kalmaya zorlanamaz. Vakıf kurucusu/kurucuları ancak vakfın tasfiyesi yolu ile vakıfla bağlarını ortadan kaldırabilirler.
- Vakıf kurma hürriyeti ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
- Vakıf kurma hürriyetinin kullanılmasında uyulacak şekil, şart, usul Türk Medeni Kanunu’nun 101-117 ve 372 ile 526’ncı maddelerinde ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
- Vakıflar, kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir. Ancak milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa; Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca faaliyetten men edilebilir. İçişleri Bakanlığı’nın bu kararı, yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim kararını kırk sekiz içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar. Yetkili mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
- Vakıflar Kanunu m.10’a göre; vakıf yöneticileri, vakfın amacına uymak ve vakfı yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yönetmekle yükümlüdürler. Bu hususa aykırı hareket edilmesi durumunda Vakıflar Meclisi’nin kararına dayalı olarak denetim makamı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün vakfın yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesine başvurusu ile ilgililer görevden alınabilir. Telafisi imkansız sonuçlar doğurabilecek hallerde dava sonuçlanıncaya kadar, Vakıflar Meclisi’nin kararı üzerine Denetim makamınca, vakıf yönetiminin geçici olarak görevden uzaklaştırılması ve kayyum atanması, ihtiyati tedbir bağlamında asliye hukuk mahkemesinden istenebilir.
B. Vakıflar ile Dernekler Arasındaki Belli Başlı Farklar
- Vakıflar bir mal topluluğudur. Dernekler ise, bireysel ve örgütsel emek topluluğudur. Diğer bir deyişle, vakıflarda mal ve onun gelirleri amacı elde etmeye yöneliktir, derneklerde ise kişilerin emek ve gayretlerinin birleşimiyle amaç elde edilmeye çalışılır.
- Vakıflar bir veya birden fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulabilirken, dernekler en az yedi gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulabilmektedir.
- Derneklerde zorunlu organ olarak; genel kurul, yönetim kurulu ve denetçiler söz konusu iken, vakıflar için sadece yönetim organı zorunludur.
- Dernekler, kurucu üyelerce imzalı tüzüklerini kuruluş yerlerindeki en büyük mülki idare amirine vermekle tüzel kişilik kazanır. Vakıflar ise, noter onaylı vakıf resmi senedinin asliye hukuk mahkemesince tescile karar verilmesiyle tüzel kişilik kazanır.
- Derneklerde giriş aidatı ve yıllık aidat ödenmesi zorunlu iken, vakıflarda böyle bir zorunluluk söz konusu değildir.
- Vakıflar bir mal topluluğu olduğundan kurulabilmesi için, amacı gerçekleştirebilecek yeterlilikte ve miktarı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce her yıl yeniden takdir edilen bir taşınmaz mal, para, hak veya ekonomik değeri olan menkul kıymet gerektirirken, dernekler için böyle bir zorunluluk yoktur.
- Vakıflar “resmi senet” denilen bir kurucu belge ile kurulurken, dernekler “dernek tüzüğü”ne istinaden kurulurlar.
C. Vakıflarla İlgili Bazı Kavramlar
Vakfiye ya da vakıfname; eski vakıflarda, yani mülga olan 743 sayılı Türk Medeni Kanun öncesi kurulan vakıflarda, vakfın malvarlığını, vakıf şartlarını ve vakfedenin isteklerini içeren belgeye denilmektedir.
Resmi senet; yeni vakıflarda, yani mülga 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ile 4721 sayılı yürürlükteki Türk Medeni Kanunu ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu hükümlerine göre kurulan vakıflarda, vakıf şartlarını ve mal varlığı ile ilgili düzenlemeleri içeren belgeye denilmektedir.
Yeterli mal varlığı/Uygun mal varlığı; vakıflarda vakfın amacının gerçekleşmesi için gerekli olmaktadır. Bu konuda Vakıflar Meclisi’nin asgari mal varlığı belirleme kararı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün görüşü belirleyici olmaktadır.
Amaca özgülemek; vakıflar hukukunda mal varlığını ait olduğu gerçek veya tüzel kişinin tasarrufundan alıp, vakfın tasarrufuna vermek ve bu tasarruf yetkisini de vakfın amacı ile sınırlamak demektir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 47’nci maddesinde “Başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanırlar” denilmek suretiyle amaca özgülemekten söz edilmiştir.
Eski vakıflar; mülga 743 sayılı Türk Medeni Kanunu öncesi kurulan vakıflardır. Bunlar; mazbut vakıflar, mülhak vakıflar, cemaat vakıfları gibi vakıflardır.
Yeni vakıflar; mülga 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu hükümlerine göre kurulan vakıflardır.
Aile vakfı; aile bireylerinin eğitim ve öğrenimleri, donatımı ve desteklenmeleri amacıyla kurulan vakıflardır. Türk Medeni Kanunu’nun 372’nci maddesinde düzenlenmiştir. Aile vakıfları, aile fertlerinin yılın belirli zamanlarında toplanıp eğlenmesi, seyahat etmesi, bir aile kitaplığı veya bir aile mezarlığı oluşturulması, aile bireyleri için bir yazlık veya dağ evi tipi bir dinlenme birimi oluşturulması amacıyla da kurulabilir. Ancak aile bireylerine düzenli gelir sağlamak amacı ile ya da vakfa özgülenen mal veya hakkı, kuşaktan kuşağa geçirecek şekilde aile vakfı kurulamaz.