DERNEKLERDE BAĞIŞ ALMA VE YARDIM TOPLAMA
18 Nisan 2024
A. Derneklerde Bağış Alma
Türk hukukunda bağış alma ve yardım toplama farklı kanuni düzenlemelere dayanmaktadır. Buna göre bağış konusu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK.) 285-298’nci maddeleri arasındaki hükümler çerçevesinde yürütülürken, yardım konusu ise 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu ile ilgili yönetmelik kapsamında yürütülmektedir.
Bağış sağlar arası bir hukuki işlem olup, bağışlanana karşılıksız bir mal varlığı kazanımı sağlanmaktadır. Bağışlayanın fiil ehliyeti tam olmalıdır. Taşınmaz bağış vaadi sözleşmesi ancak resmi şekilde (noterde) yapılırsa geçerlidir. Ölüme bağlı bağışlar vasiyetname ile yapılabilmektedir. Bağışçı, bağış konusu şey bağış alana teslim edilinceye kadar, her zaman bağışlamaktan vazgeçebilir. TBK. hükümleri kapsamında belli koşullarda bağışlananın geri alınması mümkündür. Bu süre kural olarak bir yıldır. Uygulamada 65 yaş üzeri kişiler tarafından yapılacak bağışlarda noterde ve Tapu Sicil Müdürlüğü’nde sorun çıkmaması için, hem de mirasçıların hukuki bir niza çıkarmaması için, bağışçıya bir doktor raporu aldırılması önemlidir.
Ayrıca bağışlar, salt taşınmazın mülkiyetinin devri şeklinde değil, sadece mülkiyetin kullanım haklarının veya iradının tamamen veya kısmen bağışlaması şeklinde de olabilmektedir. Tüm bu durumlarda tapu kaydına işlenecek şerhlere dikkat etmek gerekmektedir. Bir diğer husus da derneklerin bağışlama yoluyla kazandıkları taşınmazları tapuya tescil tarihinden itibaren bir ay içinde mahallin en büyük mülki amirliğine bildirmesidir. Alınan bağışın mutlaka derneklerin malvarlığını ve gelirlerini arttırıcı yönde olması gerekir. Bu nitelikleri taşımayan taşınmazlar kabul edilmeyebilecektir. Aynı şekilde taşınmazın kullanımının makul olmayan şartlara bağlandığı durumlarda, şartlar kaldırılmadıkça ya da hafifletilmedikçe bağış kabul edilmeyebilecektir.
B. Derneklerde Yardım Toplama
Dernekler adına yardım toplama faaliyetleri, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu ile ve bu kanuna göre çıkarılmış Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında yapılmaktadır. Kanunun 3’üncü maddesinde bu husus “Kamu yararına uygun olarak, amaçlarını gerçekleştirmek, muhtaç kişilere yardım sağlamak ve kamu hizmetlerinden bir veya birkaçını gerçekleştirmek veya desteklemek üzere dernekler… yardım toplayabilir” denilmek suretiyle belirtilmiştir.
Madde 5’e göre yardım; makbuzla, belirli yerlere kutu koyarak, bankalara hesap açtırarak, yardım pulu çıkararak, eşya piyangosu düzenleyerek, kültürel gösteriler ve sergiler yoluyla, spor gösterileri, gezi ve eğlenceler düzenlemek veya bilgileri otomatik ya da elektronik olarak işleme tabi tutmuş sistemler kullanmak suretiyle toplanabilmektedir.
Madde 6’da da kural olarak kişi ve kuruluşların izin almadan yardım toplayamayacağı belirtilmiştir. İzin alınmadan girişilen yardım toplama faaliyetleri güvenlik kuvvetlerince derhal menedilmekte ve sorumluları hakkında kovuşturma yapılmaktadır. Kamu yararına çalışan dernek, kurum ve vakıflardan Cumhurbaşkanlığınca izin verilenlerin ise, izin almadan yardım toplayabilecekleri kanun hükmünde belirtilmiştir.
Yardım toplama faaliyeti bir ilin birden fazla ilçesini kapsıyorsa o ilin valisinden, bir ilçenin sınırları içinde ise o ilçenin kaymakamından alınmaktadır. Şayet yardım toplama birden fazla ili kapsıyorsa, yardım toplama faaliyetine girişecek gerçek veya tüzel kişilerin yerleşim yerinin bulunduğu ilin valisinden alınmakta ve izni veren valilik bu hususu ilgili valiliklere ve İçişleri Bakanlığı’na bildirmektedir. Yardım toplayacak kişi ve kuruluşlar isteklerini belirtir dilekçe ve gerekli belgelerle birlikte izin vermeye yetkili makama başvururlar. Gerekli belgeler Yardım Toplama Esas ve Usulleri Hakkında Yönetmelik 6’ıncı maddesinde belirtilmiştir. Bu şekilde yapılan başvurunun sonucu iki ay içinde yardım toplama talebinde bulunanlara bildirilir. Şayet izin verilmişse bunun süresi de bildirilir. Bu süre azami bir yıldır. Ancak haklı sebeplerin bulunması halinde bir yıldan az olarak verilen süre, bir yıla kadar uzatılabilir.
Yardım toplama faaliyeti, yardım toplamaya izin veren makamdan alınacak bir fotoğraflı kimlik belgesi ile yapılır. Bankada hesap açmak veya elektronik olarak işleme tabi tutulmuş sistemler kullanmak suretiyle yardım toplama izni verilen kişi ve kuruluşlar, yardım toplama faaliyetinde kullanmak üzere açılacak hesap numaralarını, SMS numaralarını ve benzeri bilgileri izni takip eden otuz gün içinde izni veren makama bildirirler.
Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, işçi ve işveren sendikalarından ve mesleki kuruluşlardan maddi yardım alabilir ve adı geçen kuruluşlara maddi yardımda bulunabilirler (Dernekler Kanunu m.10).
Öte yandan Dernekler Kanunu 21’inci maddesi ile derneklere, mülki idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak koşuluyla yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alabilme olanağı sağlanmıştır. Nakdi yardımların bankalar aracılığıyla alınması zorunludur. Türkiye’de kurulu yabancı dernekler de bu haklardan yararlanabilirler.
Derneklerde yardım toplanması faaliyetlerinden dernek yönetim kurulları sorumludur. Yardım toplama süresinin bitiminden itibaren on gün içinde toplanan yardımın kesin hesabını çıkarmak ve bir örneğini izin veren makama vermekle yükümlüdürler. Zorunlu hallerde bu süre, izin veren makamca otuz güne kadar uzatılabilir. Yardım toplama faaliyeti ile sağlanan net gelirin gerçekleştirilmek istenen amaç doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığı da izin veren makamın gözetim ve denetimindedir. Söz konusu makam bu denetimi denetçileri eliyle yapar. Denetleme raporunda belirtilecek hususlar Kanun’un 19’uncu maddesinde belirtilmiştir.
Kanunun 24’üncü maddesine göre; şayet yardım toplama makbuzla, belirli yerlere kutu koymak suretiyle veya bilgileri otomatik ya da elektronik olarak işleme tabi tutmuş sistemler suretiyle, bankalarda hesap açtırarak, yardım pulu çıkararak yapılmışsa giderler, toplanan brüt gelirin yüzde onunu geçemez. Ancak eşya piyangosu düzenleyerek, kültürel gösteriler tertipleyerek, sergiler açarak, spor gösterileri, gezi ve eğlenceler düzenleyerek yardım toplanmışsa bu durumda giderler, brüt gelirin yüzde kırkını geçemeyecektir. Giderlerin gösterilen oranları geçmesi halinde aradaki fark, şayet haklı bir neden yoksa, sorumlu kurul üyelerine ödettirilir.
Kanunun 25’inci maddesinde, “toplanan yardımın amacı gerçekleştirecek miktara ulaşamaması veya amacın gerçekleşmesinden sonra bir miktarın artması hallerinde; söz konusu yardımlar, izin veren makamlarca, yardım hangi amaç için toplanmışsa o veya benzeri amacı gerçekleştirebilecek kuruluş veya kuruluşlara devrettirirler” hükmü yer almaktadır.
Yardım toplama faaliyetinde elde edilen mal ve paraları zimmetine geçiren kişi, kamu görevlisi olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanunu’nun zimmet suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır (m.28). Öte yandan yardım toplama faaliyetinde Kanuna aykırı davrananlara uygulanacak yaptırımlar/cezalar ile yaptırımların ne şekilde uygulanacağı da Kanun’un 29’uncu maddesinde belirtilmiştir.
Özetle, dernekler izin almak kaydıyla yardım toplayabilirler. Yardım toplamadan sorumlu organ, dernek yönetim kuruludur. Yardım toplamak için amaca uygun bir proje ortaya konulmak zorundadır. Yardım toplamada muhatap kuruluş İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü/İlçe Sivil Toplumla İlişkiler Şefliği’dir. Yardım toplama kural olarak bir yıldan uzun süreli olamaz. Yardım devlet malı sayılır ve bu parayı kişisel amaçları için kullananlar devlet memuru gibi cezalandırılır. Toplanan yardımın proje bütçesini gerçekleştirecek orana ulaşamaması halinde tümüne, bütçeyi aşması hallerinde ise aşan kısmına el konularak, benzer amaçlı bir kuruluşa aktarılır.
C. Derneklere Kamu Bütçelerinden Yardım Yapılması
17.07.2006 tarih ve 2631 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Dernek, Vakıf, Birlik, Kurum, Kuruluş, Sandık ve Benzeri Teşekküllere Genel Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerinin Bütçelerinde Yardım Yapılması Hakkındaki Yönetmelik” esaslarına göre dernekler kamu bütçesinden de yardım alabilmektedirler. Söz konusu Yönetmeliğin 5’inci maddesinde yardım yapılabilme koşulları şöyle belirtilmiştir:
“İdarelerce teşekküllere yardım yapılabilmesi için;
a. İdare bütçesinde bu amaçla ödenek tefrik edilmiş olması,
b. Yardımlarda kamu yararı gözetilmesi, yardımların öncelikle toplumun ihtiyaç ve sorunlarına çözüm sağlaması ile toplumsal gelişmeye katkıda bulunulmasına yönelik olması,
c. Teşekkülün, yardım yapacak idarenin görev alanına giren konularda faaliyet göstermesi,
ç. Teşekkül ile yardım yapacak idare arasında protokol yapılması,
d. Teşekkülün, 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflardan olmaması,
e. Teşekkülün anayasa ve kanunlarla yasaklanmış faaliyetlerde bulunmamış olması,
f. Teşekkülün, üyelerine veya ortaklarına kazanç paylaşımı veya kar dağıtımı amacının bulunmaması gerekir.
Yardım alan dernekler, yardımın amacına uygun olarak harcanıp harcanmadığına ilişkin bilgi, belge ve kayıtların birer örneğini ve faaliyet raporlarını, faaliyetin bitiminden itibaren bir ay içinde idareye bildirmek zorundadır.
Bu arada yardım yapan kamu kuruluşlarının yaptıkları yardımın akıbeti ile ilgili her türlü incelemeyi yapma hakları vardır. Yapılan incelemelerde yardım konusu faaliyetin gerçekleştirilemeyeceğinin anlaşılması ya da yardımın amacına uygun kullanılmadığının tespiti halinde konu ilgili derneğe tebliğ edilir ve tebliğden itibaren on beş gün içinde söz konusu yardım tutarı yardımı yapan kamu kuruluşuna aynen iade edilir.”
D. Konuya İlişkin Yargı Kararları
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/26396 E. 2020/11102 K. sayılı kararı:
“Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, katılan ...'nın kurucu başkanı olduğu, Ankara'da faaliyet gösteren ve Ankara Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünde kayıtlı bulunan Kanserle Savaş ve Aile Yardım Derneğinin İzmir'de herhangi bir şubesinin bulunmadığı ve İzmir ilinde herhangi bir şahsa yardım toplama amacıyla yetki vermediği halde, üzerinde Kanserle Savaş ve Aile Yardım Derneği (Kansav) yazılı bağış makbuzları olan bir takım kağıtlarla dernek adına yardım toplamaya başladığı, İzmir Şubesi olarak bağış makbuzlarının üzerinde ... Mh. 569 Sk. N:29/1 ... adresinin yazılı olduğu, ancak burada Lösemi Araştırma ve Yardım Derneği adı altında başka bir derneğin bulunduğu ve dernek yönetim kurulunda sanığın yer almadığının tespit edildiği, olay tarihinde bağış makbuzlarıyla müşteki ...'in adresine giderek yardım almak istediği sırada şüphelenen müştekinin durumu polise haber vermesi sonucu olayın ortaya çıktığı, bu suretle sanığın üzerine atılı kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlediği iddia edilen olayda; sanığın savunması, müşteki ve katılan beyanları, tutanaklar, dernek yazıları, ile dosya kapsamından sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.”
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2012/8827 E. 2014/3659 K. sayılı kararı:
“Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanık ...'in İzmir Zihinsel Engelliler Geliştirme ve Koruma derneği üyesi olup, dernek adına yardım toplamaya yetkili olduğu, kendisinde bulunan yetki belgesi ve İzmir ili dışında kullanılmaması gereken 5253 sayılı Dernekler Kanunu kapsamında bulunan alındı belgeleri'ni diğer sanık ...'a teslim ederek bilgisi dahilinde Nazilli ilçesi ve çevresinde yardım toplamak üzere gönderdiği, sanık ...'ın temyiz incelemesine konu olmayan sanıklar ... ve...ile birlikte Buharkent ilçesine bağlı sırasıyla ..., ..., ...ve ... köylerinde geçersiz makbuzlarla yardım toplamaya başladıkları, toplanan paraların makbuzlarının sanık ... tarafından düzenlendiği, sanığın köylerde toplanan bağışlar kadar muhtar adına toplanan gerçek miktarın yazılı olduğu tek bir makbuz düzenleyip, makbuz dip koçanlarına 5 TL yazarak aradaki toplam 133 TL'yi mal edindiği anlaşılmakla; sanık ...'ın özel belgede sahtecilik ve derneği araç olarak kulanarak nitelikli dolandırıcılık, sanık ...'in ise derneğe ait makbuzları muhafaza ve koruma yükümlülüğü bulunduğu halde bilerek diğer sanığa teslim ederek kullanma amacına aykırı şekilde tasarrufta bulunmak suretiyle suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 32/f fıkrasında belirtilen suçu işlediğine dair kabulde isabetsizlik görülmemiştir.”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2012/16037 E. 2014/2764 K. sayılı kararı:
“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21/05/2002 gün ve 2002/9-124-2002/256 sayılı Kararında açıklandığı üzere; Yardım Toplama Kanununun, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinin 2. fıkrasının, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi bünyesi içerisindeki yardım toplama faaliyetleri ile dernekler, sendikalar ve bunların üst kuruluşlarına, spor kulüplerine, mesleki kuruluşlara ve bağış kabulüne yetkili vakıflara kendi statülerine göre üyeleri ve diğer kişiler tarafından yapılacak bağış ve yardımlarla bunların öz kaynaklarından sağlayacakları gelirler, bu kanunun kapsamı dışındadır." şeklindeki amir hükmü uyarınca, derneklerin bu kanun kapsamı dışında olduğu, Yardım Toplama Yasasının 28. maddesindeki düzenlemenin dernek görevlilerini kapsamadığı, somut olayda da, Anamur ilçesinde faaliyet gösteren Korunmaya Muhtaç Bireyleri Koruma Derneğinin başkan ve saymanı olan sanıkların şiddet mağduru kadınlara Bozyazı ilçesinde bulunan bungalov tipi evlerde barınma imkanı tanınması, el becerileri kazandırarak üretkenliklerinin artırılması amacıyla Valilik oluruyla ülke genelinde yardım toplama faaliyetinde bulunma hususunda izin aldıkları, bu amaçla makbuz bastırdıkları ancak izin süresi bitiminde toplanan yardımlara ilişkin kesin hesabı çıkarmadıkları ve 1.150 TL tutarındaki parayı da kendi nam ve hesaplarına kullanarak mal edindikleri anlaşılmakla, sanıkların eylemlerinin zimmet suçunu değil hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre ise;
Dernek yetkilisi sanıklar tarafından 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu kapsamında bastırılan ve toplam değeri 120.000 TL olan 16 cilt makbuzdan 1.150 TL'lik bölümünün kullanıldığı, kalanların ise kullanılmaksızın yargılama aşamasında Mahkemeye ibraz edildiği, tahsil edildiği anlaşılan bu miktarın suç tarihi itibarı ile ekonomik koşullar ve paranın alım gücü nazara alındığında değerinin az olduğu dikkate alınarak TCK'nın 249/1. maddesi gereğince sanıkların cezalarından indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,”