TÜKETİCİ KREDİ SÖZLEŞMESİ
02 Temmuz 2019
Giderek gelişen ekonomik ilişkilerin bir sonucu olarak bankalar ve banka aracılığıyla yapılan işlemler günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Bankacılık alanındaki en önemli işlemlerden biri de, hiç kuşkusuz kredi işlemleridir. Ülkemizde ve dünyada bankalar tarafından değişik amaçlarla, farklı kişilere, değişik tür ve isimler altında kredi verilmektedir.
Tüketici kredisi de, hukuken özellikle ülkemiz açısından gelişmeye başlayan, mutlaka ticari amaçlar dışında kullanılmak üzere, bankalar veya özel finans kurumları tarafından, gerçek veya tüzel kişilere verilen bir kredi türüdür. Bu kredi ile tüketicilerin, kendi olanakları ile sahip olamadıkları, tüketime yönelik ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre, tüketici kredisi sözleşmesi, kredi verenin tüketiciye faiz veya benzer bir menfaat karşılığında ödemenin ertelenmesi, ödünç veya benzeri finansman şekilleri aracılığıyla kredi verdiği veya kredi vermeyi taahhüt ettiği sözleşmeyi ifade eder. Tüketici kredileri artık sadece, bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak alınan krediler değildir. Kredi verenin tüketiciye, faiz veya benzeri bir menfaat karşılığında ödemenin ertelenmesi, ödünç veya benzeri finansman şekilleri aracılığıyla kredi verdiği veya kredi vermeyi taahhüt ettiği bütün sözleşmeler tüketici kredisi olarak değerlendirilmektedir.
Ülkemizde kullanımı giderek yaygınlaşan tüketici kredisi, bireysel bankacılığın önemli bir hizmeti ve tüketiciler açısından da vazgeçilmez bir finansman aracıdır. Fakat hukuki ve ekonomik yönden oldukça karmaşık bir yapıya sahip olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ayrıca tüketici kredisi sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olmakla birlikte, kredi veren konumundaki banka ve finans kurumlarının, sözleşmenin karşı tarafı olan tüketiciye göre çok güçlü oldukları açıktır. Özellikle sözleşmenin genel işlem şartları kullanılarak akdedildiği bir durumda, tüketicinin kredi veren karşısında korunması, iki taraf arasında adil bir denge sağlanması zorunludur. Bu denge yasal düzenleme ile sağlanabilmiştir.
6502 sayılı TKHK ile değişikliğe uğrayan tüketici kredisi ile m.22/1 tüketici kredisi sözleşmesi, m.3/h ve m. 32/1 uyarınca tüketici kredisi olarak kabul edilen konut finansman sözleşmesi ve 22/2 gereği tüketici kredisi sayılan kredi kartı sözleşmesi kastedilmektedir. Tüketici kredisi, bir mal veya hizmeti satın almaya yönelik olarak, banka veya finans kuruluşları ile tüketici arasında yazılı şekilde yapılan kredi sözleşmesidir.
Tüketici kredisi sözleşmesi, sözleşme imzalandığı anda hükümlerini doğurmaya başlar. Taraflar kural olarak sözleşmede, kredinin tüketiciye verileceği bir tarih tespit ederler, bu tarihte kredi veren, kredi miktarı olan parayı tüketiciye vermek veya bağlı krediler açısından bu parayı doğrudan satıcıya ya da hizmet sunana vermek zorundadır. Burada işin mahiyeti gereği, önce kredi verenin borcunu ifa etmesi gerekmektedir. Daha sonra da, tüketici kredisi sözleşmesinde tespit edildiği şekilde, diğer bir ifade ile tespit edilen tarihlerde veya saptanan aralıklarla ve yine saptanan miktarda, tüketici aldığı krediyi geri ödemeye başlayacaktır.
Tüketici kredi sözleşmesinin kredi alan tarafı mutlaka bir tüketici olması gerekmektedir. Tüketicinin, kredi verene göre daha güçsüz konumda olması nedeniyle hukukumuzda düzenlemeler yapılmış, tüketiciyi koruyucu etkisi olan haklar tanınmıştır. Bu kapsamda çalışmamızda başta 6502 sayılı TKHK olmak üzere, bahsettiğimiz mevzuat hükümleri doğrultusunda değerlendirmelerde bulunulmuştur.