MİRASTAN MAL KAÇIRMA (MURİS MUVAZAASI) DAVASI
19 Haziran 2019
A. Miras bırakan(Muris) Muvazaası
Miras bırakanın(Muris) sağlığında yapabileceği işlemler genel olarak ikiye ayrılmıştır. Bunlar ölüme bağlı tasarruflar ve sağlararası işlemlerdir.
Kanun hükmüne ve toplumun bu konudaki değer yargılarına rağmen bazı kimseler mirasçılar arasında eşitliği bozan, mirasçısına zarar vermek amacı taşıyan temliki tasarruflarda bulunmaktadır. İşte bu durumlardan biri de, murisin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yaptığı, aslında bağış olan işlemi, tapuda resmi memur önünde satış, ölünceye kadar bakım sözleşmesi ve bahsedeceğimiz diğer işlemler ile gizlemeleridir. Buna “muris muvazaası” denilmektedir.
Miras bırakanın muvazaalı işlem yapması genelde, miras bırakan kimsenin yaşlılığında ve ölümünden çok kısa süre önce gerçekleşmektedir. Onu bu muvazaalı işlemleri, temlikleri yapmaya iten sebepler arasında, “erkek çocukların kızlara üstün tutulma amacı”, “ikinci ya da son eş faktörü”, “zayıf durumda bulunan mirasçının güçlendirilmesi”, “kendisine olumlu yaklaşan kişilere minnet duygusu” ve “psikolojik nedenler” etkili olmaktadır.
Genel olarak TBK.m.19’ da düzenlenen nisbi muvazaanın tipik ürününü oluşturan “muris muvazaası”, murisin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yaptığı, aslında bağış olan işlemi, genel olarak tapuda resmi memur önünde satış, ölünceye kadar bakım sözleşmesi olmak üzere birtakım işlemler ile gizlemelerine denilmektedir.
Murisin yaptığı muvazaalı işlemler nedeniyle oluşturduğu olumsuz durumlara bağlanacak hukuki sonuçlara, Yargıtay, 7.10.1953, 1.4.1974, 22.5.1987 ve 16.3.1990 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararları ile açıklık getirmeye çalışmıştır. Doktrinde, alınan İçtihadı Birleştirme Kararlarında benimsenen hatalı ve çelişkili bir çözüm olduğu yönünde farklı hukuki yorum ve çözüm önerileri bulunmaktadır.
B. Muris Muvazaasından Söz Edilemeyen Haller
Yargıtay’ın emsal kararları ve doktrindeki bilgiler ışığında muris muvazaasından söz edilmeyecek halleri şu şekilde belirtebiliriz:
- Muris taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil, gerçekten bakıp gözetilmek amacıyla temlik etmişse, işlemin muvazaa nedeniyle iptali istenemez. Resmi akitte belirtilen irade ile miras bırakanın iradesi arasında uyum varsa muvazaadan söz edilemez.
- Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesine dayanarak infaz yapılmadan tapu sicil kaydı oluşmadığı için, önce sözleşmenin iptali istenmeden, muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasının dinlenmesi olanağı yoktur.
- Murisin sağlığında açtığı tapu iptal ve tescil davası reddedilmiş ve bu hüküm kesinleşmişse, artık mirasçılardan mal kaçırma amacı olmadığından daha sonra mirasçıların açtığı muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davası reddedilir.
- Murisin, mallarını mirasçıları arasında “bölüştürmek” kastı ile hareket ettiğinin anlaşılması durumunda muris muvazaası nedeniyle mirasçı tarafından açılan davanın reddi gerekir. Çünkü amaç, mal paylaştırma ve denkleştirme olup, mal kaçırma değildir.
- Taşınmaz satışının bedelli olduğu ve tapudan gösterilen satış bedelinin gerçeğe yakın olduğu belirlenmişse, muvazaa davası reddedilir. Çünkü muvazaanın koşulları oluşmamıştır.