TAŞINMAZIN (TARLA VE ARAZİLERİN) ORMAN ARAZİSİ İÇERİSİNDE KALMASI VE AÇILABİLECEK DAVALAR
04 Eylül 2021
Ülkemizde uzun yıllar mülkiyet kadastrosu Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından, orman kadastrosu ise Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tarafından gerçekleştirilmiştir. İki ayrı kadastro işleminin iki farklı kurum tarafından yürütülmesi tapu kayıtları arasında uyumsuzluğa sebep olmuştur.
Tapulu arazilerin sonradan orman olarak tescil edilmesi neticesinde, tarla ve arazi sahiplerinin ellerindeki tapuya rağmen mallarından olması sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
- Bu gibi hallerde yapılması gereken ilk şey, kadastroya 30 gün içerisinde kadastro mahkemesinde ya da 10 yıllık süre içerisinde genel mahkemelerde dava açılmasıdır. Fakat bu sürelerin çoğu zaman tapu sahipleri tarafından kaçırılmış olduğu gözlenmektedir.
- Diğer yandan açılan davalarda ise, mahkemeler taşınmazın orman olarak tespitinde kamu yararı bulunduğu gerekçesiyle tarla ve arazilerin orman olarak tescili yönünde kararlar verebilmektedir. Bu durumda ise, taşınmaz sahibinin tazminat talep edebileceği yasal yolları devreye sokması gerekmektedir.
Orman kadastrosu ile taşınmazın orman olarak tespit edilmesi çeşitli ihtimaller şeklinde ortaya çıkabilir.
-
Bu ihtimallerden ilki; yapılan orman kadastrosu neticesinde taşınmazın tamamının ya da bir kısmının orman olarak tespit edilmesi ve taşınmazın tapusuna bu yönde şerh konulmasıdır. Bu şerh üzerine taşınmazın sahibinin taşınmaz üzerindeki devir, satış gibi işlemleri yapması engellenmektedir. Yasa gereğince orman olduğu tespit ve tescil edilen taşınmazın devri için taşınmaz sahibine haber verilerek rızaen terk işlemi yapılması talep edilmeli, taşınmaz malikinin kabul etmemesi halinde taşınmazın tapusunun orman olarak tescili için dava açılması gereklidir. Fakat bu süreç bazen ihmal edilmekte, taşınmazın tapusunda orman şerhi yıllarca kalmaktadır. Bu durum ise mülkiyet hakkının ihlalidir ve bir tür kamulaştırmasız el atma halidir. Orman şerhi konulması nedeniyle uğranılan zarar dava açılarak istenilmelidir.
-
İkinci ihtimal ise; orman kadastrosu sonrasında tapulu taşınmazın orman olarak tescili için OGM tarafından tapu iptal tescil davası açılmasıdır. Bu durumda taşınmazının gerçek değerinin ödenmesi sağlanmalıdır.
-
Üçüncü ihtimal ise; geçmiş dönem tapusu bulunmasına rağmen taşınmazın orman olarak tescil edilmesidir. Özellikle 1940 veya 1950’li yıllardan kalma tapularda bu durumla karşılaşılmaktadır. Taşınmaz tapulu olarak özel kişiye ait olmasına rağmen artık orman olarak tescil edilmiş, taşınmazın sahiplerine veya mirasçılarına herhangi bir bildirimde bulunulmamış ve tazminat ödenmemiştir. Medeni Kanun uyarınca tapu kayıtlarının tutulması devletin sorumluluğunda olduğundan taşınmaz sahibi ya da mirasçılar ellerindeki tapuya dayanarak Hazineden tazminat talep edebilirler.
Mülkiyet hakkı hem Anayasa hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında korunmakta olup, taşınmazın orman olarak tescili yoluyla mülkiyet hakkının ihlal edildiği ve gerekli tazminatın ödenmesi yönünde çokça Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi kararı mevcuttur.