MİRAS SEBEBİYLE İSTİHKAK DAVASI
02 Kasım 2020
Davanın konusu mirasçılık hakkına saldırı olması nedeniyle davacının mirasçılık hakkının saptanmasıdır. Yani mirasçılığın ya da üstün tutulan bir miras hakkının varlığı davanın temelidir. Bu nedenle miras bırakandan mirasçıya intikal eden bir dava hakkı değil, davacının bizzat mirasçılık hakkından doğan ve tereke kapsamında olması gereken mal veya malların geri alınmasını sağlayan bir davadır. Örneğin terekeden mal saklayan veya bölüşme dışında bırakan mirasçı ya da üçüncü kişiye karşı açılabilen bir dava türüdür.
Miras sebebiyle hak ediş isteminin temelinde, mirasçılar arasındaki miras çekişmesinin doğurduğu çekişme yer almaktadır. Biri diğerinin mirasçılık sıfatına itiraz edince dava miras sebebiyle hak ediş, itiraz edilmeyince istihkak niteliğinde kabul edilmesi gerekmektedir.
Dava, bir kimsenin bir terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçısı olarak sahibi bulunduğunu ileri sürüp, elinde bulunduran kimseden malın kendisine teslimini istediği ve davalı tarafında davacının mirasçılığından doğan hakkına karşı koyduğu halde açılabilir.
Bu dava, malı elinde mirasçı sıfatıyla bulundurduğunu ya da malı elinde bulundurması için hiçbir neden göstermeyen kişiye karşı açılabilir. Bu dava, mirasçıya muristen kalan bir dava olmayıp, mirasçının bizzat şahsından doğan bir davadır.
A. Yargıtay Kararı
Yargıtay irs (veraset) uyuşmazlığı olmayan durumlarda bu tür davadan söz edilemeyeceğini (HGK 12.10.1960-32/36) ifade etmiştir. Bu kararda davanın niteliği ve koşulları vs. hususlar ayrıntılı olarak şu biçimde ifade edilmiştir:
“Bir kimse, bir terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçı olarak sahibi olduğunu ileri sürüp o terekenin veya o terekeye giren bir malın bu terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini istediği ve davalı tarafından davacının mirastan doğan hakkına itiraz ettiği hallerdedir ki, MK m.577 (TMK m.637) maddesine uygun bir miras sebebiyle istihkak davası söz konusu olabilir. Bu davada davacı, mirasçılık sıfatına dayanan kimsedir. Davalı ise davacının mirasçılık sıfatına karşı itiraz eden ve terekenin tamamına veya terekeye giren bir malı elinde bulunduran bir kişidir…”
B. Davaya İlişkin Hususlar
Mal ya da hakların davalı kişinin eline muris sağlığında veya ölümünden sonra geçmiş olmasının bir önemi yoktur. Burada malın ele geçirilmesiyle yaratılan fiili durum ile mirasçının irs (veraset) dolayısıyla sahip olduğu hakkı karşı karşıyadır. Fiilen elde bulundurana karşı dava açma söz konusudur.
El konulmuş olan malın tereke veya terekeye giren mal olması gerekir. Tereke dışı bir malın teslimi, miras sebebiyle istihkak davasının konusunu oluşturmaz. Bilindiği gibi tereke kavramından amaç; ölen muristen geriye kalan haklar, mallar ve borçların tümüdür. Miras ibaresi ise, terekenin mirasçılara geçişini ifade eder.
Davada, davacının öncelikle kendisinin yasal ya da atanmış mirasçı olduğunu kanıtlaması gerekir. Bu da genelde mirasçılık belgesi ve mirasçı atandığına ilişkin vasiyetname veya sözleşmenin dava dosyasına sunulması ile mümkün olmaktadır. Diğer yandan ise davacı, halen terekenin veya bazı malların davalının elinde bulunduğunu iddia ve ispat etmek durumundadır.
C. Miras Sebebiyle İstihkak Davası ile Adi İstihkak Davasının Yarışması
Miras sebebiyle istihkak davası, mirasçılık sıfatına bağlı ve bundan doğan bir dava olarak MK m.683’deki mülkiyet hakkına dayalı adi istihkak davasından ayrılır; miras sebebiyle istihkak davası açacak kişi mirasçı sıfatına sahip olmalı ve bunu önkoşul olarak ispat etmelidir. Adi istihkak davası, mirasçılığa değil, mülkiyet hakkına dayandığından miras sorunları dışında da adi istihkak davası açılabildiğinden, miras sebebiyle istihkak davasına göre adi istihkak davasının uygulama alanı daha geniştir.
*Yararlanılan Kaynak : Erhan GÜNAY: Soru ve Cevaplarla Miras El Kitabı