ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN İPTALİ DAVASI
24 Temmuz 2020
Genel tanımla, “ölüme bağlı tasarruf”, miras bırakanın(muris) ölümünden sonra yerine getirilmesini arzuladığı hususları içeren hukuki bir işlemdir. Örneğin; murisin vasiyetname düzenlemesi bu niteliktedir. Tek taraflı irade beyanıyla muris vasiyetname düzenlemektedir. Miras sözleşmesi de bir yanı muris olmak üzere kurulan iki yanlı bir ölüme bağlı tasarruftur.
Türk Medeni Kanunu m.505 uyarınca, miras bırakanın sağlığında malları üzerinde saklı payları zedelememek koşuluyla “tasarruf özgürlüğü” bulunmaktadır. Diyelim ki miras bırakanın mirasçıları arasında saklı pay sahibi kimse yoksa, malının tümü üzerinde, varsa saklı pay dışındaki kısım üzerinde tasarruf edebilir. Miras bırakan, bu tasarruf özgürlüğünün sınırları içerisinde malvarlığının tamamında veya bir kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir.
Söz konusu bu tasarruflardan olumsuz etkilenen mirasçıların çeşitli sebeplerle iptali konusunda dava açmalarında hukuksal yarar vardır. Dava açabilen mirasçının saklı pay sahibi mirasçı olması veya olmaması önemli değildir. Ölüme bağlı tasarruf, iradeyi fesada uğratan nedenin kanıtlanması halinde iptal olunur.
TMK m.557: “Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir.
- Tasarruf miras bırakanın tasarruf ehliyetinde bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
- Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,
- Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise,
- Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.”
şeklinde belirtilen iptal sebeplerinden birinin veya birkaçının dayanak olarak iddiaya konu edilmesi mümkündür. Ancak dava dilekçesinde birden fazla sebebe dayanıldığı ileri sürülmüşse mahkemenin her bir sebebi araştırması gerekir. (2. H.D. 21.02.2013-23518/2842)
Anılan hükümde ölüme bağlı tasarrufun sebepleri sınırlı olarak sıralanmıştır. Bu yazılı sebepler dışında kalan bir nedenle ölüme bağlı tasarruf işlemi iptal edilemez. Örneğin vasiyetnamenin muvazaalı olduğundan söz ederek iptali istenemez. Çünkü kural olarak muvazaa, iki taraflı tasarruflarda söz konusu olup tek taraflı irade beyanı niteliğinde olan ölüme bağlı tasarruflarda (vasiyetnamelerde) söz edilemez. Bu nedenle muvazaa ileri sürülerek bir vasiyetnamenin iptali isteminin reddi gerekir. (3.H.D. 09.12.2013-15169/17434)
Keza saklı payın zedelendiği gerekçesiyle, ölüme bağlı tasarrufun iptali davası açıldığında davanın iptali değil, tenkis davası olarak incelenerek karara bağlanması gerektiği 3.H.D. 20.10.2011-7727/16009 s. kararında belirtilmiştir.
İptal kararı, ölüme bağlı tasarrufun tamamını ya da bir bölümünü ortadan kaldırmış olabilir. Örneğin; davacı vasiyetnamenin tamamının iptalini isteyebileceği gibi bir bölümünün de iptalini istemiş olabilir. Davacının tümü yerine sadece bir bölümüne yönelik iptal istemine yasal engel yoktur. Kimse kendi yararına bir hak talebinde bulunmaya zorlanamaz.