EŞLER ARASINDAKİ MAL REJİMLERİNE İLİŞKİN DAVA VE TALEPLER
26 Haziran 2020
Eşler arasındaki mal rejimlerine ilişkin kurallar 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 202 ila 281’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Medeni Kanun’da dört çeşit mal rejimi öngörülmüştür. Bunlar; edinilmiş mallara katılma rejimi, mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimidir. Eşler, mutlaka Kanun’da gösterilen bu mal rejimi türlerinden birine tabi olmak zorundadır.
Eğer, eşler kendileri bu sayılan rejimlerden birini mal rejimi sözleşmesi ile aralarında belirlememişlerse, Kanun karşısında yasal mal rejimi olarak adlandırılan “edinilmiş mallara katılma rejimi” ni seçmiş kabul edilirler. 01.01.2002 tarihi öncesinden başlayıp devam eden evliliklerde, eşler ayrıca mal rejimi sözleşmesi yapmamışlarsa, 31.12.2001 tarihine kadar “mal ayrılığı rejimi”; 01.01.2002’den sonraki tarihler için “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerli olacaktır.
Uygulamada eşler arasındaki mevcut mal rejimin sona erdiğinde mal rejiminin tasfiyesi yani mal varlığının paylaşılması zorunlu değildir. Mal rejiminin tasfiyesi için eşler arasında mal rejimi ile ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunması gerekir. Usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmakla birlikte, davalının açtığı bir karşı dava ya da birleşen dava yoksa onun mal rejimine yönelik ileri süreceği alacak, takas gibi talepler sonuç doğurmaz.
Mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili bir talebin aile mahkemesi tarafından incelenebilmesi için; mutlaka bu konuda usulüne uygun harcı yatırılarak açılmış bir davanın veya karşı davanın bulunması zorunludur.
Katkı payı alacağı davası, değer artış payı davası, artık değere katılma alacağı davası gibi mal rejiminin tasfiyesine yönelik davalar kural olarak; kişisel hakka dayalı, para alacağına yönelik, nispi harç ve nispi vekalet ücretine tabi olan davalardır. Hak kaybına uğramamak için dava dilekçesinde gösterilen değerin harca esas olarak gösterildiğinin belirtilmesi ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması doğru olur.
Halk arasında evlilik sözleşmesi olarak bilinen, medeni kanundaki tanımı ile mal rejimi sözleşmesi, henüz evlenmemiş çiftlerin veya evli olan eşlerin yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi dışında bir mal rejimi seçebildikleri ve edinilmiş mallar ve kişisel mallara dair belli değişiklikler yapabildikleri, malların nasıl yönetileceğini kararlaştırdıkları, boşanma halinde bu malların ne şekilde tasfiye edileceğini düzenledikleri bir aile hukuku sözleşmesidir.
Edinilmiş mal ise her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği, evlilik süresince emeği gerektiren kazanımları da kapsayan, malvarlığı değerleridir. Medeni Kanun,
- eşlerin çalışma karşılığı elde etmiş oldukları edinimler,
- sosyal güvenlik ödemeleri, sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptıklar ödemeler,
- çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
- kişisel malların gelirleri
- ve edinilmiş malların yerine geçen değerleri
edinilmiş mal olarak sayarken,
- eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
- mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan
- veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
- manevî tazminat alacakları, kişisel mallar yerine geçen değerleri"
de kişisel mallar olarak saymaktadır.
Eşlerden her biri, diğerinin rızasını almadan, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Yani eşlerden her biri hem edinilmiş malını hem de kişisel malını yönetecek ve yasal sınırlar içerisinde bunların üzerinde de serbestçe tasarrufta bulunabilecektir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin evlilik birliğinden önce edinilmiş veya sonra edinilecek mallarının, önceki kanun döneminde olduğu gibi kendi adlarına tapuda tescili yapılır. Eşlerden her biri kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur. Edinilmiş malla ilgili bir borç olsa dahi yine bu sorumluluk vardır.
Eşler kanunda belirtilen mal rejimlerinden birini seçmiş yahut seçmedikleri için kanunen edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmuşlarsa; aralarındaki mal rejimini değiştirmek konusunda bir talepleri olmasa bile mevcut mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüşmesi durumu olağanüstü mal rejimi olarak kanunda düzenlenmiştir. TMK 206’ncı maddesinde gösterilen veya buna benzer başka bir haklı nedenin bulunması halinde eşlerden birinin talebi üzerine aile mahkemesi tarafından eşler arasındaki mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verilebilir. Evlilik birliği devam ettiği halde bu davanın kabulü ve kararın kesinleşmesiyle mal rejiminin tasfiyesine yönelik diğer davalar açılıp esastan incelenebilir.
Evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemeye başlamaz, başlamışsa da durur. Mal rejimi davalarında tasfiye başlamamış bile olsa tasfiyenin istenebilir olduğu boşanma kararının kesinleştiği tarihte 10 yıllık zamanaşımı süresi başlar ve bu sürenin geçirilmesiyle dava hakkı düşer. Bu nedenle davanın boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir.