SOYBAĞINA İLİŞKİN DAVALAR
20 Haziran 2020
A) Babalığın Tespiti Davası
Türk Medeni Kanunu, çocuk ile baba arasındaki soybağının kurulması ve çocuğun hukuki düzenlemeler altında haklarının korunması amacıyla babalık davası kurumunu düzenlemiş ve yasal zemine oturtmuştur. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun 301 ve devamındaki maddelerde bu hususlar düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; “Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve hazineye, dava ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” denilerek babalık davası yasal düzenlemeye tabi tutulmuştur.
Gayrimeşru bir şekilde dünyaya gelmiş olan çocuğun ve annesinin babasına DNA testi sonucundan sonra babalık davası açma hakkı bulunur.
Babalık davasında çocuk babasından nafaka talep etme şansına sahiptir.
Bunun dışında çocuk babalık davası ile babasının nüfusuna geçerek belli haklar da elde eder.
DNA testinin sonucunda yüzde yüz çocuğun babasının kim olduğu ortaya çıktığı zaman anne ve çocuk Aile Mahkemelerine giderek babalık davası talebinde bulunabilir.
Ayrıca çocuk, babasına manevi tazminat davası da açabilecektir. Çünkü bunca zamandır babasının kendisi ile hiçbir şekilde iletişime geçmeyip onu yok saymasından dolayı çocukta meydana gelen ruhsal çöküntünün sonucunda manevi zararı oluşacaktır.
Türk Medeni Kanunu’nun 303’üncü Maddesine göre; “Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.”
B) Soybağının Reddi Davası
Soybağının reddi davası baba ile çocuk arasında mevcut olan soy ilişkisini ortadan kaldırmaya yönelik yenilik doğurucu bir davadır. Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden itibaren üç yüz gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır ve çocuk kocanın nüfusuna kayıt edilir. Çocuk ile baba arasında gerçek anlamda soybağı yoksa aradaki bu ilişki soybağının reddi davası açılması ile ortadan kaldırılır.
Türk Medeni Kanunu madde 286 ve 291’inci hükümlerinde soybağının reddi davasını açabilecek kişilere yer verilmiştir. Buna göre;
Bu davayı koca veya çocuk açabilir. Yani annenin bu davayı açma hakkı yoktur. Ayrıca diğer bazı ilgililerin de bu davayı açabileceği kabul edilmektedir. Diğer ilgililerin dava açma hakkı özel bazı durumlarda söz konusu olabilir.
Kocanın açacağı soybağının reddi davasında, davalı ana ve çocuktur. Bu davada ana ile çocuk arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır; dolayısıyla sadece ana ya da çocuğa karşı açılan davanın reddi gereklidir. Ancak, ana veya çocuktan birinin ölmüş olması halinde dava sağ kalan eşe karşı; her ikisi de ölmüşse mirasçılarına karşı açılmalıdır. Yargıtay ananın ölmüş olması durumunda sadece çocuğa karşı dava açılmasını yeterli görmemekte, husumetin ölü olan ananın mirasçılarına da yöneltilmesini aramaktadır.
Çocuğun veya onun adına kayyımın açacağı ret davasında, ana ve koca davalı olarak gösterilir. Bu durumda ana ve koca arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunur.
Ret davası, kocanın alt soyu, ana veya babası tarafından açılacaksa ana ve çocuğun; baba olduğunu iddia eden kişi tarafından açılacaksa ana, çocuk ve kocanın davalı olarak gösterilmesi gerekir.
Koca veya diğer ilgililer tarafından çocuğa ve anaya karşı soybağının reddi davası açıldığı takdirde vesayet makamı çocuğu davada temsil ettirmek üzere bir kayyım atamalıdır.
Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Soybağının reddine ilişkin kararın sonuçları geçmişe etkilidir. Soybağının reddine ilişkin kararın sonuçlarından biri de çocuk için ödenmiş nafakalara ilişkindir.
Geçmişe etkili olarak çocuk için ödenen iştirak nafakasını soybağını reddeden erkek geri alabilir. Boşanmadan sonra düzenli olarak ödenen nafakaların iadesi için dava açılır. Ödenen iştirak nafakası soybağının reddi davasında sonrasında istenebilir.
C) Tanıma ve Tanımanın İptali
Bir çocuk üzerinde babalık hakları bulunduğunu ispat etmek isteyen kişi evlilik dışı doğan çocuğun baba tarafından tanınması için nüfus memuruna veya ilgili mahkemelere yazılı başvuru yolu ile başvuru yapabilmektedir. Aynı zamanda baba elinde bulunan resmi senetler ya da vasiyetname yolu ile de bu durumu beyan edebilir.
Tanınmanın gerçekleşmesi için gerekli olan kişinin rızası eğer kişi ergin duruma gelmemişse veya kısıtlı ise kendisini temsil eden bir velinin veya vasinin rızası gerekmektedir.
Bir çocukla ilgili olarak herhangi bir erkeğin soybağının bulunması durumunda tanınma işlemi gerçekleştirilemez. Öncelikle bu bağın geçersiz olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Çocuğun babaya ait olduğunu içeren beyanın nüfus memuru, noter veya sulh hakimi tarafından bildirilmesi sonucunda mahkeme bu durumu baba ve çocuğun nüfus bilgilerinin yer aldığı nüfus müdürlüklerine bildirmek zorundadır. Nüfus memurluğu da bu süreç içinde gerçekleştirdiği tanıma işlemlerini ilgili olan anne ve çocuğa bildirmelidir. Eğer çocuk bir vasi tarafından vesayet altında bulunuyorsa bu durumda bildirmenin vesayet makamına da yapılması gerekir.
Kanun babaya evlilik birliği dışında doğan çocuğunu bir beyan veya başvuru ile tanıyabilmesine olanak tanıdığı gibi tanıyan babaya ve tanıma işleminin ilgililerine tanıma işlemini iptal ettirmek üzere dava açma hakkını da vermiştir. Tanımanın iptali davası olarak bilinen bu dava türünde, baba yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle yapmış olduğunu evlilik dışı çocuğun tanımasının iptalini isteyebilir. Bu durumda dava anneye ve çocuğa karşı açılır. Ayrıca çocuk ve annenin de tanımanın iptali davası açma hakkı vardır. Bu durumda da dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Çocuğun ölümü hâlinde altsoyunun, Cumhuriyet savcısının, Hazine ve diğer ilgililerin de dava açma hakkı vardır.