BOŞANMA VE/VEYA AYRILIK DAVASINA İLİŞKİN TALEP EDİLEBİLECEK NAFAKALAR
11 Haziran 2020
Nafaka, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek tarafın, diğer taraftan mali gücü oranında isteyebileceği ödemedir. Yoksulluğa düşecek eşe, nafaka bağlanması için nafaka yükümlüsünün kusurlu olması şart değildir. Ancak, nafaka alacak eşin boşanmaya yol açan olaylarda kusurunun daha ağır olmaması gerekir. Bu durum Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde tanımlanmıştır.
Nafaka alacaklısı lehine nafaka hükmolunan yeniden evlenmiş, taraflardan biri ölmüş ise davaya gerek kalmadan nafaka kendiliğinden sonra erer. Nafakanın dava yolu ile sona erdirilmesi için uygulamada en sık açılan dava, nafaka alacaklısının yoksulluğunun sona ermesi sonucu nafakanın kaldırılmasına yönelik davadır.
1) Tedbir Nafakası
Boşanma davasından önceki tedbir nafakası, eş ve reşit olmayan çocuklar yararına hükmedilecek tedbir nafakasıdır. Nafakaya hükmedilebilmesi için kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu her türlü delil ile ispat etmesi gerekir. Hükmedilecek nafaka tarafların sosyal ve ekonomik şartlarına uygun olmalıdır.
Ayrılık ve Boşanma davası açıldığı takdirde, Hakim, MK md.137 maddesi nedeniyle resen çocuklar ve eşin bakımı ve eğitimi için maddi tedbirleri almak zorundadır. Tedbir nafakası, boşanma davası tarihinden başlayıp hükmün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere hükmedilir.
2) Yoksulluk Nafakası
Yoksulluk nafakasını tanımlayacak olursak, boşanma sonucu bir taraf yoksulluğa düşecek ise bu mağduriyeti engellemek adına diğer taraftan talep edilecek nafaka türünü yoksulluk nafakası olarak ifade etmemiz mümkündür. Nafakalar, ödeyecek tarafın sosyal ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak hakim tarafından takdir edildiğinden yoksulluk nafakası da kişilerin sosyal ve ekonomik durumları göz önünde bulundurularak takdir edilecektir.
3) İştirak Nafakası
18 yaşını doldurmamış müşterek çocuk için verilen nafaka türüdür. Evlilik birliğinde anne ve babaya çocukların bakım, gözetim, eğitim, sağlık vb. sorumlulukları yüklenmiştir. Taraflar boşanmış olsalar da anne ve babanın bu yükümlülükleri devam edecektir. Velayeti kendisinde olmayan çocuk için her anne /baba giderlere katılmak zorundadır. Nafaka alacaklısının ölmesi(çocuğun ölmesi) veya çocuğun ergin olması ile birlikte iştirak nafakası sona erecektir.
Boşanma davasında talep edilmemiş iştirak nafakası için ayrı bir dava açılabilir, çocuk için nafaka talep edilebilir. Yine boşanma davasında hükmedilmiş bir iştirak nafakası var ise şartların değişmesi halinde iştirak nafakasının arttırılması/yükseltilmesi de talep edilebilir. Böyle bir talebin varlığı halinde dava açılmalı ve değişen şartlar mahkeme önüne sunulmalıdır.
Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun 329. maddesinde de anne ve babanın iştirak nafakası talep edebilen hakkı şu şekilde düzenlenmiştir: “Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.” Yine Türk Medeni Kanunu’nun 331. maddesi de durumun değişmesi halinde tarafların yeniden iştirak nafakasını arttırma veya iştirak nafakasının kaldırılmasını yargılar ve kararını ona göre verir. Türk Medeni Kanunu’nun 331. maddesi şu şekildedir : “Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.”
4) Yardım Nafakası
Evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte 18 yaşından büyük müşterek çocuğun sağlık, eğitim giderleri devam edecektir. Üniversite eğitiminin ve diğer ihtiyaçların karşılanması adına anne ve babanın yükümlülükleri devam eder. İşte bu nedenle Türk Medeni Kanunu’nda çocuk 18 yaşını doldursa da nafaka hakkı mevcuttur. Bu tür nafakaya da yardım nafakası denmektedir.
Nafakanın ödenmemesi durumunda ise cebri icra ile tahsili yoluna gidilebilir. Kanun koyucu nafakanın tahsilini kolaylaştırmak için bazı tedbirler ihdas etmiştir. Nafaka borçlusu, aylık nafaka bedelini ödememesi durumunda nafaka alacaklısının şikayeti üzerine diğer şartların da mevcut olması durumunda İcra İflas Kanunu'nun 344. maddesine göre 3 aya kadar tazyik hapsine mahkum edilecektir.